Yüz yıl dursan karşımda demem diyemem,
Dilimin mühründendir,
Elimdeki gülün dikeninden.
Yar bilse ben bilemem.
Yapamam, edemem,
Gidemem,
Gözüm kapalı.
Bağırıyorum, hani gök yüzünün yıldızları,
Nerede?
Yazıyorum yazabildiğimce,
Kırıyorum zincirleri,
Kaldırıyorum bütün perdeleri,
Ayan beyan, şimşekleri,
Gönüllerden,
Elektrik yetemiyor, neden?
Nedir bu?
Kimin bozgunu?
Hangi gölge oyunu?
Heceler sek sek oynuyorlar aklımda,
Hiç biri varamadı, bir türlü sekize,
Bakma aklım başımda,
Yüz yıl dursan karşımda,
Varamaz lisan-ı hal dudağa.
Kim bu araya giren?
Nedir bu? Gerçekten,
Kim çizdi haritayı?
Yola koyuldun hemen.
Dağların eteklerinden,
Ardın aşınca varıdığın yerden,
Ah şu olanlara,
Yıldızlar şahit.
Posta kuşu güvercin,
Kanadın kırılıp yollara düşersin,
Koca mektuba küçücük mum.
Yolu şaşar mı güvercinin.
Mektup varır mı bir başkasına.
Her yazılan satıra,
Her akan göz yaşına,
Posta kuşu güvercin,
Ah şu konuşulanlara,
Yıldızlar şahit.
Gece olup hava karardığında,
Yıldız ışığın şaşar mı?
Gündüz güneşin doğunca,
Yıldız ışığın söner mi?
Ay gibi parlak parlak durur,
Gök yüzünde gerçekler.
Ah şu gerçeklere,
Yıldızlar şahit.
Kayıt Tarihi : 26.2.2017 23:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)