karaya çalan akşamüstlerinde
ceplerim soğuk
ceplerim eksik
ellerim noksan
havada bir telaş
rüzgarlar dağıtır bulutları
ayrılık güzdür
bu yüzden beklerim
mevsimlerin göçünü
toprağa suya düşen cemreyi
ayrılık sürgündür
çok büyüme içimde öyle
gün olur sığmazsın yüreğime
el olur karışırsın rüzgarlara
çok bakma gözlerime
gamze olur sığmam yanağına
koyu bir duman içinden
şaraba vurmuş dizeler
azat olurken
ellerim titrer
kalemim tomurcuk açardı
ruh ki
ruhban sınıflarının aşifte gözlerinde ağlar
İsa'ya Meryem'e
kilise çanlarının kutsanmış tınılarıyla
ruh ki
seni sevme durağında
gece yarısı sessizliği
yalnızlık çakıyor
parmaklarımın arasından
şehirler doğdu içimden
dört koldan
büyür yokluğun
kelimeler dokur
yarı nasır ellerim
ansızın bir yağmur,
yanım yörem ayrılık
sokağım ol
çıkmazlar içinde bırak beni
en güzel eve dönüşlerim olsun
saksıları sıralanmış caddenin
ucunda olsun bekle
sana olsun
Davudi seslere özlem duyulan
sabahların gümüş yüzü...
kan yağmuru yağar ürkek bulutlardan
kadavra olmaya hazır bedenleriyle
örtü olmuşlardır özgürlüğün çatısına
kan yağmuru yağar
'' adımlarından
tanırım seni.''
diyordun.
oysa
aykırı bir lisanda
gelmişti aşk.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!