Gidiyor işte,
İzi belli belirsiz,
Toz kaldırmaz yüreği…
Açıkta kalmış yamaçların eteğini,
Yarım yamalak düşlerde sürüyerek,
Gidiyor…
Kim tutuşturdu elime kalemi?
Yarı açık,üstü kapalı,
Mapushane duvarlar çöktü üstüme.
Kim getirdi kışı?
Her savruluşunda yelkovan,
İçine gömüldüğüm,
Her şeyi yalan bu şafağın…
Akşamların ve gecelerin yüzüne,
Sırıtkan,
Bir o kadar yapmacık maske takmışlar.
Bu yerler değil miydi?
Daraldım sakim…
Bilirsin en saçmasından,
Doğalımız yaşamak zorundadır,
Aslına dokunamayan elleriyle.
İşte yana yakıla,
Geldiğimiz aynılıkta,
Soğumaya yüz tutmuş oda,
Bir yanda ağrılı satırlar,
Diğer taraf Suç ve Ceza…
Buz kesmiş ay ışığını,
Lodosu sırtlasa da,
Kışa dalmış gözü…
Bilirsin sığmaz geceye,
Taşarda kalemin almaz…
Uğrasın istemezsin,
Bilirsin,
Ayağı kesik şehrine.
Çek duman niyetine,
Gözlerin,
Sarılmış ellerime…
Karmaşık duygularından fırlayarak,
Nikotin dolu havaya aldırmaksızın,
Saplanıyor geceye…
Hanginiz çaldı insanlığımı?
Elinden umudu al,
Gülümserdi oysa…
Satırlara sığmaz oluşu,
Sebebi belli beklentisizliklerde gizli.
İşte,
Çığ,
Çığlık çığlığa…
Önüne katarak umutları,
Saflığında beyazın,
Ağır ağır sürüklüyor bilinmezliğe…
Belki ölümcül bir son,
Altı leş…
Hepsi birbirinin eşi gecede,
Ayrı isyanları taşıyan,
Aynı ayrılıklara Altı leş…
devrik,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!