Sağanaksın zannetme yada ahmak ıslatan
Ağyarın didesine çaktı yıldırım düştü
Kibirin sonbaharı iklimleri taşlatan
Canhıraş sinesini yaktı yıldırım düştü
Nalanın hicranımsa, abadın közü eşti.
Benim diyen benliğin hırsına doyulmazmış
Kurban ettiğim sürüm adağın sayılmazmış
Yeşermeyen toprağın kabuğu soyulmazmış
O hicran busesini döktü yıldırım düştü
Bahtıma açmaz gül ya, güneşin yüzü küstü.
Kuruyorum yaprağın sararmış gölgesiyle
Eriyorum sahranın yaktığı gölgesiyle
Okunmuyor kelamım şirazın gölgesiyle
Ruhumun hissesine çöktü yıldırım düştü
Şekvana tırmandıkça, ziyanın kozu koştu
Konduğun yeri talan talazla vuruyorken
İkbâlimi söndürüp peşinde sürüyorken
Gözünü görülmedik pinhan hırs bürüyorken
Bizarın cüssesini yıktı yıldırım düştü
Nâr-ı cehennem kül ya, mihmanın özü pişti.
Eylül Ankara
Yasemen Akyürek Ülker KüçükKayıt Tarihi : 9.9.2012 15:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!