YILBAŞI ŞİİRLERİ

YILBAŞI ŞİİRLERİ

Yüksel Nimet Apel

Yeni, yeni yenilik ve iki bin on üçe merhaba...


Merhaba değerli arkadaşlarım.
Kıymetli şairler ve şiir severlere...

Şimdi kısacık iki satır bir yeni yıl kutlaması yapmayacağımı baştan söyleyim de günah gitsin benden.
..

Devamını Oku
Mustafa Gökçek

YILBAŞI





Gözlerini daldırıp uzaklara
..

Devamını Oku
Hasan Hüsnü Sula

Eyvah! Yine bu yılbaşı kar yerine kan düştü.
Filistinin Gazze’nin bağrına volkan düştü.

Feryatlar çığlık çığlık duy bu sesi ey Davud!
Süleymanın mülküne hükümran oldu Tağut.

Baba, oğul bir duvarın eteğinde büzüşmüş
..

Devamını Oku
Sinem Kül

Nasıl sevdi seni…
Büyüse de, kadınlığını bilse de,
Hala çift kurdelalı saçlarını
Sek sek oynayarak zıplatan o küçük kız

Nasıl sevdi seni…
Kırmızı bir kalbi,
..

Devamını Oku
Mustafa Üstün

Al Sancak da, körfezin kıyısında
şiirler söyledim sana, şarkılar yaptım.
Ülkemin 81 şehri içinde
en çok seni sevdim İzmir şehri
sana taptım.

Çalgıcılarınla oturdum kaldırımlarında
..

Devamını Oku
Berkay Aler

Sen kalbimde taht kurmuş
Ebediyen yerleşmişsin
Ve beni o kadar etkilemişsin ki,
İnan tepki bile suskun kaldı.
Nefret bitti içimde
Çarem bile sende kaldı.

..

Devamını Oku
Zekeriya Çavuş

Ne kazması ne de küreği vardı
Kardeşim seni bahçeye dikerken
Sulamak için yalınayak koşardı
Okuldan gelince hemen bahçeye

Ne kovası vardı sana su vermeye
Bir avuç gübresi yoktu beslemeye
..

Devamını Oku
Mustafa Aslan 2

Yilbasi gecesi yanimdaydin,
Bana okadar yakindinki,
Seni hissedebiliyordum,
Ama bir okadarda uzaktin,
Sarilamiyordum,
Saramiyordum,
Öpemiyordum,
..

Devamını Oku
İsmet Can

Koskoca bir yıl daha geçti ömrümden
Bugün yılın son günü
Bense bozuk moralle sokaklarda geziyorum
Kışın dondurucu soğuğuna rağmen
Aptal olmalıyım
Ellerimi paltonun ceplerinde ısıtmaya çalışıyorum
Soğuk
..

Devamını Oku
İbrahim Arslan

O konuşuyordu şimdi. Ne soğuk adamdı...
Şu ise şunun şurasında fazla konuşmadan sözü Eylül aldı.
O'ya sataşıyordu.
- Sen kadın olsan kesin.... dedi.
- Evet bu kadar sıcak olmam, dedi O.
Sıcak, sıcacık olurdum...
- Bırakın bu muhabbeti dedi Tem...
..

Devamını Oku
Hüseyin Celep

Hristiyanların dini ritüellerini biz neden yapalım ki? Onlara kutlu olsun

İngilizce orijinali “christ’s mass” (İsa’nın âyini) olan christmass noelde Mesih’in doğum günü için yapılan âyin ve kutlamaları ifade eder Eski İngilizce’de “christes maesse” olarak 1123’te ortaya çıkmış, 1568’den itibaren de christmas şeklinde kullanılmaya başlanmıştır
Bugüne kadar noel / yılbaşı / milât konularında çok şey söylendi Bundan sonra da söylenmeye devam edecektir Bir şeye karşı olmak ya da olmamak elbette herkesin kendi bileceği bir şeydir Fakat körü körüne karşı olmak yerine, böyle bir şey bilerek hareket edilirse daha insanca olurÜlkemizde noel neredeyse “millî bayram” haline getirilecek Birileri Batı için ve Batı’ya ait değerler için kendini feda edecek durumdadır
Türk milletine asırlardır Batılılaştı / Batılılaşacak diye ölümüne mücadele verdirilmektedir Bunun için harcanan eforu “insanlaşmak” için verseydik, bugün Batı, medenîleşmek için bizi örnek alıp onun için mücadele verecekti
Toplumsal değerlerin oluşumunda, Türk milleti kendine özgü birtakım kriterler geliştirmiştir Bu değerlere sahip çıkan insanlara saygı duymak gerekirken, maalesef dokuz köyden kovulmaktan beter etmektedirler
Dayatmacı zihniyete karşı insanın bütün azaları sukuta uğruyor Açık ve net bir biçimde dile getirilmiş olmasına rağmen, yaygaracılıktan bir türlü vazgeçmiyorlar Bir şeyin doğru olması onlar için önemli değildir Siz ne kadar özgürseniz, bırakınız başkaları da özgür olsun Siz neye inanırsanız inanınız, fakat inandığını söyleyenleri de rahat bırakınız gibi sözler sadece ideal sözler olmaktan ileriye gitmiyor Bütün bunları bir kenara itip, noelle ilgili bilgileri birlikte paylaşalım
..

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Nevruz, Farsça “Yeni Gün” anlamına gelir. Baharın gelişini, tabiatın uyanışını simgeleyen Nevruz, her yıl 21 Mart’ta kutlanır. Türk dünyasının tamamında ve Türk dünyasına komşu olan coğrafyalarda kutlanan Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür. Nevruz; Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan, Ergenekon'dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte de kıvılcımlarından binlerce gönlü tutuşturarak 'ortak kültür ocağı’nda binlerce ruhu ısıtacaktır. Yeni takvime göre ise gece ve gündüzün eşit olduğu martın yirmi birine rastlamaktadır. Nevruz, Türkler’in ilk millî bayramıdır. Çin kaynaklarında; Hunlar’ın milattan yüzlerce yıl önce 21 Mart’ta hazırladıkları yemeklerle kırlara çıktıkları, bahar şenlikleri yaptıkları görülmektedir. Uygurlar’ın Nevruz kutlamalarını tasvir ettikleri tabloları bulunmaktadır. Osmanlılar’ın ise “Sultan-ı Nevruz” adı altında bizzat padişahın katılımıyla törenler yaptıkları bilinmektedir.

Nevruz,Türklerden ve İranlılardan Araplara da geçip islami inanç motifleriyle zenginleşti. İslamiyet’le birlikte Allah’ın dünyayı, Hz.Adem’i Nevruz günü yarattığına iananılmaya başlandı. Zamanla Hz.Nuh’un tufandan sonra karaya ilk bastığı gün,Hz.Yusuf’un kuyudan, Hz.Yunus’un ise balığın karnından kurtulduğu gün, Hz.Ademle Havva’nın Arafat’ta buluştukları gün inançları da Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır. Alevi -Bektaşi kültüründeki Hz.Ali’nin doğduğu gün,Hz.Hüseyin’in doğduğu gün,Hz.Ali’nin Hz.Fatma ile evlendiği gün, Hz.Ali’nin halife olduğu gün, inançları da Nevruz‘u daha kutsal bir gün durumuna getirdi. Türkiye ‘de Nevruz, “Sultan Nevruz, Navrız, Mart Dokuzu” gibi adlarla bir bayram halinde kutlanmaya başlandı.

Coğrafya, tabiat şartları, insan meşguliyetleri takvimlerin oluşmasında birinci derece önemli unsurlardır. Türkler genellikle orta iklim kuşağı veya ılıman iklim kuşağı (30°-60° enlemler arasında) adı verilen bir coğrafyada yaşayan, yirminci yüzyılın başlarına kadar genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinen bir millettir. Takvimleri de bu coğrafya, tabiat şartları ve meşguliyetlerinden doğmuş ve gelişmiştir. Doğal olarak Nevruz, bütün Türk devlet ve topluluklarında bilinmektedir. Bir başka ifade ile Nevruz'u tanımayan, yaşatmayan, uygulaması bulunmayan herhangi bir Türk devleti veya topluluğu yoktur. Bu yönüyle Nevruz; birlik, beraberlik ve barışı ifade etmektedir.
Diğer Türk devletleri ve topluluklarında ise şu isimler altında kutlanmaktadır: Altay Türkleri: Cılgayak Bayramı; Azerbaycan: Novruz, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Bayramı, Ölüler Bayramı; Başkurt Türkleri: Ekin Bayramı, Doğu Türkistan:Yeni Gün, Baş Bahar, Gagavuzlar:İlkyaz; Karaçay-Malkar Türkleri: Gollü, Gutan, Saban Toy, Tegri Toy; Kazakistan Türkleri: Navruz, Nevruz Bayramı, Nevruz Köce, Ulus Günü; Kazan Türkleri ve Karapapaklar/Terekemeler: Ergenekon Bayramı; Kırgızistan Türkleri:Noruz; Kumuk Türkleri:Yazbaş; Nogay Türkleri: Navruz, Saban Toy; Özbekistan Türkleri: Nevroz; Tatarlar: Nevruz; Türkmenler: Teze Yıl; Uygur Türkleri:Yeni Gün adlarıyla bu güne özel bir önem vermektedirler.
Nevruz ülkemizde Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün isimleriyle de bilinmektedir. Nevruz’un Türk tarihinde ve kültüründe köklü bir geçmişi bulunmaktadır. Türklerin Ergenekon'dan çıkış gününün yirmi bir marta rastladığı kabul edilmektedir. On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıl başı da aynı güne rastlamaktadır. Oğuz Kağan'ın bu günü kutsal saydığını ve bayram gibi törenlerle karşıladığı bilinmektedir. Türklerin Nevruz kutlamaları Eski Uygur Dönemi resimlerine de konu olmuştur. Selçuklu Sultanı Sultan Celaleddin Melikşah, devrin uzay bilimcilerini Selçukluların başkenti İsfahan'da toplamış, kendi adıyla anılan Celali Takvimi'ni yaptırmıştır. Şemsi Takvim adıyla İran ve Afganistan'da kullanılan bu takvime göre yılbaşı yirmi bir marttır. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı kabul etmiş, vergileri buna göre düzenlemiştir. Sultan kelimesinin Nevruzla birlikte kullanılması, padişahların halkla birlikte Nevruz kutlamalarına katılmasıyla ilgilidir. Ertugrul Gazi Törenleri, II. Abdülhamid zamanına kadar (eski takvime göre) mart dokuzu yani Nevruz günü yapılmaktaydı.
..

Devamını Oku
Ömer Gündoğan

Yeni Yıl kutlamak Günahmış


Yılbaşı günah diye müslüman kutlamadı
Bre bre edem de sanki sütten çıkmış ak kedi
Sorsan yabancının hiç malını almadı
Maksat desinler adam asla haram yemedi
..

Devamını Oku
Talat Alp

Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
Beni anlatmış sana ve sen ona
“Unuttum artık onu” demişsin
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin...


..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Bir yılbaşı günüydü. Öğleye doğru Virane’de Orçun ve Neşe’yle buluştuk. Bursa diz boyu kar! Karda sessizlik, dinginlik… Neşe, hafiften bir şarkı tutturmuş. Esengül’ün şarkılarını ondan dinleriz. Ne melankolik kızdır! Sevgilisi yoktur. Platonik takılır.

“İkimiz bir fidanın, güller açan dalıyız… Sen benimle ben seninle bu hayatı yaşamalıyız… Severek birbirimizi, hayatta hep gülmeliyiz…”

Onun en bariz özelliği gülmesidir. Devamlı güler. Gülünce gözlerinin içi güler. Oldukça muntazam bembeyaz dişleri beyaz duru beyaz pembe yanaklı yüzünü daha da aydınlatır.
..

Devamını Oku
Cebbar Korkmaz

Hiç tanımadığım bir kasabaydı
Hiç ummadığım bir anda karşıma çıktı
Hiç gömediğim gözleriyle baktı
Hiç duymadığım sesiyle konuştu
Hiç kimseye bu kadar baş eymemişti yüreğim
Hiç kimseye böylesine hefesle bakmamıştı gözlerim
Hiç bu kadar sarhoş olmamıştı hafizam
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

'Yeni yılda yüzde otuz tenzilat
kurban olsun size.' Yazıyordu
bir ayakkabı mağazasının afişinde,
İstiklal Caddesi'nde.

Bayramın birinci günü geldi,
akşamı da yılbaşı,
..

Devamını Oku
Şadi Ünal

Bilin ki yavrum;
Dayanır gibi görünüyorum ayrılığa,
Sahte gülüşler dudaklarımda,
İçimde acı ve keder.


Yine sizden ayrı bir yılbaşı gecesi,
..

Devamını Oku
Nalan Uzer

Ne çok değişti zaman
çocukluğumu hatırlıyorum da
siyah önlük
beyaz kolalı yakamla
ne kadar renksizdi dünya..

Kaldırımlar,
..

Devamını Oku
Necati Ocakcı

Yardan mektup aldım, bu sabah erken
Şaşırdım vallahi, olamaz dedim!
Cep telefonu, Faks, Me Se Ne varken
Postacı kapımı çalamaz dedim? ! ...

Köprüden su değil, geçti ırmaklar
Tarihe karıştı, karalar- aklar
..

Devamını Oku