ONUR BİLGE YILBAŞI ŞİİRLERİ

ONUR BİLGE YILBAŞI ŞİİRLERİ

Onur Bilge

Ben, her gün, her gece acır, sızlarım
Güneş batar; batar, tüm yıldızlarım!
Bayram geldi geçti, yılbaşı yakın…
Nerdesiniz, nerde, canım kızlarım! ?
..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Bir yılbaşı günüydü. Öğleye doğru Virane’de Orçun ve Neşe’yle buluştuk. Bursa diz boyu kar! Karda sessizlik, dinginlik… Neşe, hafiften bir şarkı tutturmuş. Esengül’ün şarkılarını ondan dinleriz. Ne melankolik kızdır! Sevgilisi yoktur. Platonik takılır.

“İkimiz bir fidanın, güller açan dalıyız… Sen benimle ben seninle bu hayatı yaşamalıyız… Severek birbirimizi, hayatta hep gülmeliyiz…”

Onun en bariz özelliği gülmesidir. Devamlı güler. Gülünce gözlerinin içi güler. Oldukça muntazam bembeyaz dişleri beyaz duru beyaz pembe yanaklı yüzünü daha da aydınlatır.

“Çekmiş beyaz yorganını… Seslenme, kent uyanmasın! Yalan olan anıları anlatma, kimse duymasın! ” demek geldi içimde. Şiir gibi oldu. Not almalıydım. Unutmamak için tekrarlarken çantamı açtım. Küçük not defterimle kalemimi çıkardım. Hemen kaydettim. Kaydedilmeyen kaybediliyordu.

..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Bir yılı kapatıyorduk. Günah hanemizde, sevap hanemizde ne varsa… Bilânçolar çıkıyordu, hesaplar tutturuluyordu. Ben de yılsonu muhasebe işlemlerimi yapmaktaydım. Birkaç dakika kalmıştı. Yıl değil de ömür bitiyor olabilirdi. Ölüm, yaşlı genç dinlemiyordu, herkes için aynı yakınlıkta ve her an için vardı. Bir dakika sonrası garantili değildi.

Dakikalar azaldıkça azalıyordu. Geri sayım başlamıştı. Ömrümün azar azar, yavaşmış gibi ama hızla tükenmekte olduğunu idrak etmeye başladım. Sevap haneme baktım. Kime ne iyilik etmişim, diye… Pek bir şey göremedim. Hatırlayamadım. Öyle aman aman bir şey yapmamışım ki hafızamda kayda geçmemiş. Ufak tefek şeyler işte! Arada bir kıldığım, genelde geciktirdiğim, çoğu kez kazaya kalan namaz, ramazan orucu, eh işte öylesine… Tesettürsüz, vakitlice kılınan namazsız… Sanki herkes tuttuğu için… Sanki ayak uydurmak gibi bir yerde…

Zekât düşmez bana. O kadar çok param pulum yok. Sadaka olarak ne vermiş olabilirim? Anımsamıyorum. Onda da pek bir şey yok. Yaptığım, sadece dolu dolu arkadaşlık, dostluk… Hatır sorma, gönül alma, dert dinleme, çözüm üretmeye çalışma, bir nebze de olsa karşımdakini ferahlatma, o kadar.

Viraneye götürdüğüm çoğu şey evden… Babamın aldıkları ya da annemim pişirdikleri… Çorbada tuzum yok. Burnuma kadar girmedikten sonra dilenciye para vermiyorum. Yoksulu arayıp bulmuyorum. Mahallemizde kaç muhtaç var, bilmiyorum. Eskiden, bir mahalleye taşınıldığında muhtarlıktan yörede fakir fukara olup olmadığı sorulup öğrenilir, onlara el uzatılırmış. Bir tanesi aç yatsa, tok yatanların hepsinden sorulacakmış.

..

Devamını Oku
Onur Bilge

BİR KAYIĞA BİNERLER GECELERİ

”Tadını, yağmura duygulanmanın
Paylaşır kuşlarla biri gizlice
Gülmesini tutamamış bir sincap
Sallanır utanç bahçesinde..."

Gülten Akın

(Bu şiir, diğer şiirleri gibi değil. Akıcı ve şiir gibi şiir değil. Fakat severim Gülten AKIN'ı. FEMİNA bir şaheser! Bu şiirinde de üslup çok bozuk, şekil berbat ama yine de içeriğinde dişe dokunur bir şeyler var.
..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Nedense hep böyle başlardı masallar. Ben bu giriş kısmına takılır kalırdım, çoğu zaman. Evvel ve zaman… Zaman ve öncesi… Zamanın öncesi nereye kadar gider? Hep bunu düşünürdüm. O ilk anı bulmaya zorlardım kendimi, mümkünmüş gibi… Bir kalbur canlanırdı gözlerimin önünde… İri delikli kocaman bir elek… Bir de altın sarısı samanlarla dolu bir samanlık… Kalbur, saman yığınının üstünde… Üstünde samanlar… Kaldırılsa aralıklardan akacaklar… Saman mı eler kalburlar?

Kalbur denince aklıma önce kambur gelirdi ilk zamanlar. Kambur bakkalımız vardı. Evimize çok yakındı. Ne babacan adamdı! Beş kuruşa balık şeklinde çikolatalar satardı. Rengârenk parlak kâğıtlara sarılmış ‘çuku’lar… Satın almaya değer bir onları bilirdim. Paramın karşılığı hep onlar olurdu.

Zaman ilerledikçe balıklı çukular geride kaldı. Onların yerini pek çok şey aldı. Kalbur, yine samanlıkta kaldı. Yalbır yalbır samanlar arasında… Semiray büyüdü, serpildi, yetişkin bir insan halini aldı zamanlar arasında…

Bir gün, Para Banka dersinde konu zamandan açıldı. Tesadüf bu ya derse girenin adı Erol Parasız… Dedim ki:

..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Fırsat buldukça Define’ye hayat hikâyesini anlattırıyorduk. Uzun zamandır bir araya gelememiş, anlatması için sıkıştıramamıştık. Bu pazar, Neşe ve Orçun ile beraber tam havasında yakaladık ve yavaş yavaş yüklenmeye başladık.

"Dedeciğim, evi yok pahasına sattın, borçları kapattın, anneni bir eve yerleştirdin, taşraya çıktın. Haritada yer beğendin, kıyı şeridini taradın ve Antalya’da yerleşmeye karar verdin. Bir ev kiraladın. Bir de dükkân buldun. Et yemekleri hazırlamaya ev yemekleri sunmaya başladın..."

“Hatırlatma be Neşe’m! Baştan yanlış işler yaptım, hayatımda.”

“Neler mesela, dede? ”

..

Devamını Oku
Onur Bilge

MONNA ROSA – IV - VE MONNA ROSA

"Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi.
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara:
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi.
Koyverip telli pullu saçlarımı rüzgara,
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara..."

..

Devamını Oku