Kendisi için yuvalanmış oluklardan geçip gidiyordu her sabah kırmızı lokomotif, nerdeyse yarıya kadarının bu oluk-yollar'a gömülü olduğu vagonlarda dış cephedeki pencerelerden anca dışarıyı görebiliyor olan içerinin yolcularının...
Pastel şehrin suları kesikti. Yılbaşına bir gün kalmışken, kırmızı yağması gereken kar mavi yağmaya başladı. Noel babao gece tüm evlerin bacalarından içeri doluşmuş ve çocuklara hep hediyeler bırakmış. 1 Ocak'ta da tüm şehrin suları gelmiş.
Kırmızı lokomotif bunun nasıl olduğunu anlayamayınca gidip Noel baba'ya sormak istedi, onu nasıl bulacaktı peki? Vali'ye danıştığında, dediler ki: 'Sen en iyisi bir yıl daha bekle.' O da bekledi. Yılbaşı gecesi şöminesinin önünde Noel Baba'yı yakaladı, sordu ona sorularını bir bir.
Noel Baba ona, hep kırmızı olursa maddenin hep madde, enerjinin hep enerji kalamayabileceğini anlattı; bunun için, önceki yılbaşında mavi kar yağdırıp daha bir şevkle girmişti bacalardan içeri. Sevindi ve sıçradı loko, ama bir şeyi de merak etti:'Peki mavi yağdırdığında şevkleneceğini biliyorsan, neden kırmızı yağdırırken de bu şevinci geçirebileceğini denemedin? ' Şaşıran Noel baba: 'Her şeyin bir sebebi vardır.' diye cevapladı. 'Olan bir şeyden umut kesme, gelecek yılbaşı gene kırmızı yağacak, sonraki yılbaşı ise yeşil olacak.' 'Olan şeyin sebebi vardır, neden kapıdan değil de bacadan daldığımın bir nedeni vardır.'
Noel baba onu ilginç buldu. Sonra aralarla onu yukarı, evine yanında uçurdu. İşleten mekanizmaları tanıttı, kimi çikolata kimi ise badem ezmesinden olan iç denklemi çözen bazı çarkları gösterdi. Ama bilmiyordu ki lokomotif normalde çok oburdu. Noel baba oralardan ayrıldığı bir an, hemen bir oturuşta hepsini bunların yedi. Derken dünyaya kar yağmamaya başladı hiç. Noel Baba ona kızmak istemedi, mekanizmaları tamir etmeye çalıştı ve bazı hasarları da onardı, yılbaşı gecesi siyah kar yağabildi. Sonra ren geyikleri kızağıyla birlik edip lokomotifi pastel kasabasına doğru fırlattı. Yeri yurduna düşen lokomotif üzüldü, ama gene sevdiklerine de kavuşmuştu. Bi baktı siyah kar yağıyor, bunun sebebi o olmuştu, naptıysa da açlığına hakim olamamıştı, karların altında kaldı şimdi, bu karla etkileşime girdikten sonra kar kırmızıya döndü gece lokomotifse siyah oldu.Her zamanki güzergahı yolu yuvalanmış oluklar'ın ise halen kırmızı kaldığını ilk iş başı yaptığı an anlayacaktı.
..
Kardan ince gök tanesi,
yılbaşı ağacı süsleri gibi değil Nexus'un,
Uzay Yolu Yeni Nesil'deki,
Pickard'ın bakakaldığı ve gerçeği bulamadığı...
O süsler gerçekse ki öyle,
bunun için ancak o vakit orda kalmak lazım -
başka koşulda, değil
- rızalı yıldızları denge çekmek için,
sessizliğin çektiği
Noel Baba kızağına...
..
Baharın tomurcukları açacak
kış olacak.
Her yere çınlama sesleri dolsun
çünkü sokaklar, caddeler rengarenk doluşacak.
Herkeste bir tatlı telaş olacak.
Gene yılbaşı geldi;
ne mutlu size,
iyi insanlara...
dğç
..
Şöyle, bir güzel güneş doğsun;
Yukarımıza bir yere, tüm yılbaşı süsleri dolsun
Ve oraya güneş de gelsin
Hepsi, her şey bir arada bulunsun! !
Yılbaşı sandığında arananlar da bulunsun
Beş gece önce...
..
Kar yağdığında ve yağdığında kar:Yakında yılbaşı var
Sen ile şenlenecek yine ortam,Noel Baba’ya sorarsam:
“Ay Dede’ye bak ve bu biçimde yılbaşı gecesine kalk”
Demişti bana,dediğinde bunu,görecektim seni;
Ben bilirken bunu,Noel Baba biliyor muydu?
Ama o,çocuklara hediyeler dağıtırPatavatsız dalışında bacadan…
Kasabadaki tuğla evin;
Bakıldıkça pemspembe yağan engin ak kar görülerek ısınılan düzgün bağlı
Penceresi perdesi siperinden bakan göz için
..
kAZANDA KALAN BİR ŞEYLER VAR.
KARIŞTIRDIKÇA KARIŞTIRIYOR SHIPTON ANA.
YEŞİLLERİ ATIP MAVİLERLE DEĞİŞTİRİYOR
MERLİN'İN ÖĞRENCİLERİ,
KAVGA ETMEYİ BIRAKIP...
CHEVY, BEKLER Mİ TAVAN ARASINDA?
MAKARALARI SARIYOR BEYAZ PERDE ÜSTÜNE,
..
Asılıp çekerken zaman kendi dişlerini;
Büyük kerpetenin ağzı kapatılıyor bir elde Ve daha da sıkılmaya çalışılıyor,
Küçük, üst üste uçları kargacık çeliğin, yaymak onu daha enlemesine
-Daha çok yerleş, daha sıkı tut, daha çok! …
Pırıl pırıl, ışıl ışıl, en yekpare bir yılbaşı görsem de öyle ölsem.
Ete diş geçiren pamuk şekeri
Yavaşça bırakıyor kendini
Pırlantalardan oluşma her tarafı o yüksek ahşap merdivende,
Çimlikteki malikanenin merdiveninde,
İçerde.
..
KONU BİLEŞENLERİ:
a. NİCEL HALKALAR ZİNCİRİ
b. NİCEL HARİKALAR ZİNCİRİ (istikbaldeki varyasyonları.)
c. İNCEL, HARİKALAR ZİNCİRİ (istikbaldeki varyasyonları.)
d. İNCEL HARİKALAR LASTİĞİ (istikbaldeki varyasyonları.)
a.
Yılbaşı Geliyor (I.)
..
denmez mi üstüne bunun,
'n'apmakta koşan velet? '
De bakim;
O, her zamanki özgörün mü?
Çok güzel şey bence bunlar.
(Noel Bab ya St., Santa Claus)
Yılbaşı ağacını süslemek gibi
..
Lapa lapa.
Yumak yumak kar yağıyor,
dışarıda;
baca temizlikçisi bacadan baktığında
yumak yumak...
Maden işçisi.
Şöminede ateş, kıvılcımlar kalorifer pencerede.
Kim koydu kırmızı beyaz Noel Baba çorabını?
Çalışıyor makinalar, Votkinsk,
ve bulutların altında Kuğu Gölü vızıldıyor.
..
Arkandan kalkan trenin sireninde
Siren’ler vücut bulur,mitolojide:
Hep bir ağızdan başlarlar
Ve sonunda aptal gemicileri
Kayalara bindirtirler.
Güzel sesleriyle gemicileri büyülerler,
Belki kendileri bile bilmezler.
Treni dönersin yakalamaya,o belirir…
Senin arkanda.
..
Avare gönüller kongresi
bir midyenin içinde toplanıyor
deniz fersah dibi.
Konserveden vazgeçildi,
midyede karar kılındı,
nadasın farklı bir haline...
Kapağı açık midye,
bir açılıp bir kapanmıyor bile!
..
Kırlarda dolaşıyordum
her gördüğüm çobana gülücükler saçtım.
Sonra, sonra
öğrendim ki
zaman geçmiş ve dünya değişmiş
_____ve TEPKİSEL bir Coriolanus yaratmışım.
Tepki, savaşa dönüştü gitti.
Bir ormana daldım,
perilerden sonra
bir peri çıktı karşıma:
..
Bizi akıtan şu çok da kendinde
Dere'de yatağı us yumuluyor
bornoza bilişsiz sarf kuru ise
Şuur ve tam aksi tek kavrulmuyor
Yağdı yağmur deli ya sevin ya öl
Kütüphane sükun fırtınaysa yol
Kuşku zil sesleri kaktüsse çöl
Sükun ve bahar üç durulmuyor
..
Kar sarsın
beni ve herkesi
öldükten sonra
ve önce ölümden.
O, toprağı kucaklasın ve
toprak da beni ve herkesi ve
Tunalı taşları da bedenimi..
Buz olsun kar,
..
ışıklı yol kumrusu
ne kadar sarmışsın
o dönen kollar
nereye varır?
içten içe
merkeze doğru...
süzülmek, kanatlı
bakır kaplar bitmesin.
çanak çömlek de.
çadır ve
..
I Düşünce
II Gizliden Gizliye
III Sonak
-
I
Hayat müşterek,
Ne zor.
Zor, akıtan şekerlikten
Geçişini sağlamak esmer toz şekerin
..
(Edinilmişlik-yetkisi ile
'arzuların yankısız akıl-itkisi'
Bir olur da; Diğer yanda ama
aynı mekanda, farzet bir ölümlü,
zorla alı konulur ya.. )
...
:Zardoz’da ebed ile tapınak
E ve insanlar için tapınmak:
… Yunan tanrılarına
..
Ne kadar her şey güzel
Şöyle parmağını bile kıpırdatmaksızın.
Yatıp kalacaksın
İşin bittiği yerde
Ki hep sabahlar olacak
Ve sen kalkıverebileceksin
Hoppacık böylece.
İlgileneceksin tekrar tekrar,
İş ile güç:
Kolay işte bu kadar
..
(Gizli bir öznenin ilerleyişi anlatımında) Gel, güzel yarınlara …
II.
Bir diyalog, dağlarda kalındığında gerçekleşecek: Hakkari Cilo Buzul mefhumu çıkılmakta …
Nadide çiçek yetişiyormuş orada.
Ş. Ağlayan Lale:
..
Let us give a peace to bitterness! ! !
Bir mağaranın tercih kovuklarında göz kırpıştırılan
ikizler;
kovuklar, değil mağara:göz yuvar yuvalarında sıradan anaokulunun faltaşı kesilirler.
Parmak kanatlarının adı nişan, Afgan Halayı’ndaki sade ama güzel bir derinden
Melodiyse sırrın hazzı: herkes horon teper gibi ama sessiz
olanca..
..
N aa.
Uzun yıllar sonra bir yaratık doğmuştu. Adı Bamu’ydu. Gerçi adının nasıl konduğunu, onu kimlerin koduğunu, ya da bunun ne anlama geleceği konularında bir fikir yürütemezdi ama, adı buydu. Ve bu boynuna asılı sallanan o yengeç yampirisi künyede yazıyordu. O nereye koştursa, künye de sallanıp duruyordu. Bamu çok yemek yiyordu, ve kemirirken her şeyi döküp saçıyordu –kemiren bir memeli? Ara sıra koşmaya başladığında; bazen iki ayakları üzerinde koşuyor, bazense dört ayak üzerinde devrilip gitmeye çalışıyordu.
Cangıldan çıktı. Çok yollar gitmişti; ona ulaşan dünya zamanı, ki insanlık tarihinin ona yetişmiş olması gibi belki de… Statik.
Bamu bir şehre ulaştı. Bir şekilde bir şehre ulaştı. Oraya nasıl geldiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Onu sürükleyen şans faktörü, bir otoparkın zemininden dolambaçlı yolları evirip çevirerek yukarı ulaşmasını sağladı onun, sekizinci kata. Büyük otopaktı bu.
Yine karnı acıkmıştı. Yiyecek bir şeyler aramaya başladı. Homurtusuna etki edecek başka bir ses yoktu. Yan merdivenlerden 8. katın çok yayvan, yılbaşı zamanı kalabalık alışveriş merkezlerini andıran ortalık alanına doğru tökezlemeler sergilemişti.Otomatik o makinalardan buldu Ve nasılsa, pörsümüş kotundan çıkardığı bir bozuk parayı o büyükçe kutunun özel, klişe kilit yerinden attı. El maharetiyle çıkarmıştı o parayı üstelik. Kutu da ona bonkör davranmış, ve bisküvi paketini hızla dışarı bırakmıştı. Bisküvilerin hepsini bitirdi. Homurdana homurdana etrafta dolaştı.
Bamu bir mutantikti ve bu dünyada ne yaptığını düşünecek kadar bile aklı kalmamıştı artık; belki de, sabrı.
Yürüdü o, bazı yerlerde büro gibi yerler buldu. Birinin balkonuna çıktı. Gömleğinin üst cebinden seri bir hareketle çıkardığı sigara paketinden bir tane aldı, çakmağı olmadığını fark ettiğinde sigarayı balkondan aşağı attı. Neden en azından kışın, karın ve kurtların Jack London’ı gibi en azından bir kibriti olmadığına hayıflandı ki, ilginçtir…
Çevreyi seyrederken yine o her günkü garip manzarayı gördü. Yapayalnız, bulsa bile o sinemaya gidip, kısaca Woodstock günlerini anmaya yetecek enerjisi bile yoktu Charlton Heston’un yaptığı gibi hayalleriyle sirenlerinde, belki de onu seyredecek kimse olmadığı için beyaz perdenin öte yakasında ve dev dişli, sessizlik abideleşmişi makaraların.
..
“Neden Mr. Anderson! neden? neden! neden (ayağa) kalkasın? Hayatta kalmaktan başka bir şey için mi savaşıyorsunuz? hayatın amacı, sona ermektir (!)
Bana (bunun) ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
: Özgürlük mü? Gerçek mi? Belki de barış! Yanılsamalar bay Anderson, algılamada aldanmalar! Herhangi bir anlamı ya da amacı olmayan bir var oluşu ümitsizce haklı göstermeye uğraşan zayıf insan zekasının ürettiği geçici kuruntular! Ve bunların hepsi de Matrix kadar yapay! Zaten sevgi kadar zavallı bir kavramı insan zekası icat edebilirdi (!) …
Kazanamazsın! ... Neden Mr. Anderson! neden? ”
“Çünkü, bu benim seçimim”
(Neo ve Smith arasında geçen diyalog)
..
Su yer-kulesi yüksekten akıyordu
Gün bilmez-ışıltısında, dağların zirvesi-karanlığı özütü
Envai çiçeklerin ve gür ormanların gölgesinde yükseliyordu
Dağların da ötesine, zirvesindeki kar tabakasını
Katarak kendi hortumuna, sanki gökteki deliği kendi açarak! ...
Bir çam ağacı vardı eteklerde ve kar yukardaydı, dağda;
Öylesine bütünleşmiş bir uyum, sanki yılbaşıydı!
Yılbaşı sevinci, resim merakı, resmet şu çağlayan manzarayı!
Orda hüzün vardı: Çamur mu olacak, orda kar vardı,
Ve dinginlik, öyle bir huzur: Hareketsizliğin sadeliğinde
..
Life is what happens to you while you're busy making other plans.
(‘70 shot-trick thru Westhand) John Lennon
---
Beyaz duvarlar apaydınlık.
Bir ışık, her yerde;
Nerden geldiğini hiç bilmediğin.
..
Bir tek şey insanların kafasını bulandırıyor:
Ölüm; Fakat ben ölümsüzüm;
(Sezebiliyorum, ölebilmeyi,
Ancak 'öl' deyince, ölemiyorum)
Yine de, olacak olan er geç yarına sarkacak -
Pek bir ihtiyaç bırakmadan zamana.
… Er geç var kalacak; böyle, var olacak!
Sınıf farklılığında bekleyişin;
Azim, irade demek değildir.
Veya benzetmez kendini bir balık, bir zırh’a;
..
“Bize şarap ve sevgili, size cami kilise. Sizler cenentliksiniz, cehennemliğiz bizlerse. Kader böyleymiş neylersin, kimsenin suçu yok. Kim ne karışır ezel nakkaşının işine? ” -Ömer Hayyam
*-
I.
Ağaçlardaki yaprakları alıp
Yere atmış çöpçüler
Yarın eğitim alıp
Bakteriyolojiden çakacaklar;
..
- Yıldız gemisi bilgeliğimi bariyerin ötesine taşır mı acaba?
”Afedersin. Bir soru sormak istiyorum. Tanrı'nın yıldız gemisine mi ihtiyacı var? Bir soru soruyorum”
- Benden şüphesi mi var? ... Öyleyse işte istediğin kanıt! ... Benden şüphen mi var?
”Tanrı'nın kendi zevki için.. acı vermesinden.. şüphe ederim ben! “
McCoy'un ağzından (Star Trek -The Final Frontier)
,.,
..
Yaşar güz gözü,
ağlayan tarih limonsineği
hep üretti
mutlu umutlar aynayı.
göz kapağı bu işe yarar.
Ankara'da kar yağar, yağmur
geçmeyecektir günler kavruk
Alışıktır ama insanlar
oynar, danseder.
Yapraklara bakarım.
..
A,
İğne batar gibi olmuştu, yılan sokması adama.
Saldırıya hareketlenen zehirdeki enzimler;
birkaç saniyede etkisini ortaya çıkaracak.
Pıhtılaşma yetisi kaybında ayna göz atışlar’ın
kan’ın adamı’nın; sair sıvılar ve yine kan;
dokulara başlıyordu sızmaya, tedricen.
Ulaşabilecekse ısırılan, ilerideki doktorlara:
acaba günün hangi saatinde saldırı olmuştu;
son kere, hangi zaman doyurmuştu kendisini;
..
A.
Meyve, baharat ve kuruyemişlerin karışımı
Var Celalettin-i Rumi tatlısında.
Un da yok, şeker de …
Büyük kazanda bir macun ezmişti,
Dedelerin dedesi, Dede Korkut, Mercan bebe;
Kundak bezlerinden düştü, sıyrıldı,
Hemen emekledi, o ormanın en için(d) e,
Semasında ceylanların bambi uçuştuğu …
..
***'Herşeyin ne anlama geldiğini ya da nasıl yorumlanacağını bilmemek daha iyidir, çünkü aksi takdirde olayları kendi akışına bırakmaya korkarsınız. Psikoloji, gizemi ve büyü niteliğini yok eder. Anlamlardan konuşmak beni çok rahatsız ediyor. Çünkü anlam çok kişisel birşeydir ve herkese göre değişir...'
I.
……..
Değil mi, nerden nereye? Bir bilmem ne kadar, insan kendisini avaza çığırttıysa; bir o kadar da belki muamma. Ama dönüp bakmana bile duacı olmayacak olan o bir şey –ki ne olduğunu bilmezsin bu salaş sallandırılmış halinle- bilmez senin onu bildiğinden doğru dönüp bakmayacağını -eminsindir çünkü- bunu sen bilirsin. Yine de, senin hazırlayıcın o, şükran borçlu olduğun da odur.
..
Kull, Crom adına! ! İblis yılan tanrı Seth, yerler zangırdıyor yaşlılığa doğru götüren zamanın içindeki aşındırıcı çark hormonların beslemesi hareket eden adelelerin gücüyle sana doğru! Öyle ki, her şey göründüğü gibi, olduğu haliyle –bu, bulunduğum, büyünün sahtesinden uzak mevkide.
Dur, bekle. Senin içinde asıl bir sen var ki bu aykırı, ve seni senden özgül bırakacağım! !
Prangalar adına terlemeyi sevmem, ama hayatta hep terledim.ah Senin için! ! …
Oysa soğuk olsa kazak giymek kolaydır, sıcak olunca ise deriyi soyamıyoruz.
Yılbaşı çamındaki sihirli alaşım, doğal …
-
İçerde bi saunada uyandı adam.
Kimsecikler yoktu çevrede.
..
Mor camların ardında
önemi yok sırça köşk körlemelerin.
Sevginin, var.
Aşkın da …
Ama seni
kaçırmamaya
Ve dostluğu,
..
Canım Ankara’m, sen ne güzelsindir;
Küçücük fıçıcık, dolaş dolaş bitmezsin.
Her gittiğim yerde her hadisen,
Gene dönüp dolaşıp basarsın bağrına.
Üç beş tiyatro yeter sana ve vatana,
Dileyen herkes bunu algıladığında.
Sevsinler sanatı, savaşmasınlar.
Sen Ankara’m, bi yere gitmezsin.
..
Tak eme to Manhattan! It’s a ‘Call o’Cthulhu’…That’s why, first the narrator’s gonna send me these people, then, later i will destroy all the empty skyscrapers there: No one will gonna die. No one … But, it’s somewhat different, when we think the aeroplanes o’CIA on Iraqi skies: It’s not a silent bomb, like American soldiers did, do they have mercy? it’s not a biological war, even no envelopes o’humankind is gonna lost and forgotten… but its call of cthulhu; It’s not a necessity for everybody to fight, while –xtraoerd`ly.- one listens to muse(ic fuse
-
Ne güzeldir kapanışı köy yolları
Hemzemin arterlerinin il hudutlarına …
: Gücü toplar isen
Yürür varırsın hemencik
En yakın bir komşu kente!
*
..
'Kıyımahalli Şeridi Kenti Tesisleri ve Bazıları' çevreyaşanan Masalı
Güneş hızlı çekim doğup batıyor bir kıyı şeridinde. Başboğa'nın bir harfi fazlaydı boa'dan
--
*
Martıların bulutlarda,
ama üzre
..
i
Bağın bahçenin huzruna geçtiğimiz şu yaya geçidi düzlük..
ki kaldırımları gündüz`ün bir şehir asfaltının,yeniden ve yeniden:
Ne gariptir ruhlar ki anlatıvere bilinenleri.
Beş binlik Şili sekoyasında, piramitlerin olacaktı şahit doğuşuna
bekleyen baykuş,ve taşıdı, yılmadı, ilerleyişini,..on eder mavi balinalık kütükağacı.
Değişik bir puhu ki, kaç keresi kadar ama asla sayılara sığmadı:
`Fazlasıdır içteki değerler bundan` dedi
ve ilerledi
ve gerçekten de böyledir
..
Genel planda,bileşenler
Româna /Böl. 1 – Şehirde, ve Jetgiller’in.. kubbe ev’e gidiş
Româna /Böl. 2 – Krugera’nın salonunda…
Româna /Böl. 3 – Efkar ve Yolculuk
Româna /Böl. 4 – İstasyon,ve Krugera’yla konuşma
Româna /Böl. 5 – İstasyonda, vagonarası cinnet
Româna /Böl. 6 – Yolculukarası
Româna /Böl. 7 - Mars, ve Wells faktörü
Româna /Böl. 8 - Ötelenenin B.C. 18.500'ler gerisi'nde Mars'a başka sistemlerden gelenler ve 'KNÜ Yıldızfa'
..
I. BOŞVERMEYEN BACAKLI: KANATLI …
II. BİRLEŞİR GIDILAR
III.BİLİN ADAMLIĞI’NIN HALK SUSKUNLUĞU GİBİ BİR ŞEYLER(BİLİNÇLİ UYGULANAN
YANLIŞLARIN GÖBEĞİNDE SERPİLİRSE…)
IV. KATILAŞAN GİBİ BİR SIVI’DAN SOĞURULARAK SADELEŞMEYE, ‘BERRAKLAŞARAK DİNGİNLEŞMEYE’ (SANKİ) ÇALIŞAN …
V. KARARSIZ ORTALAMALARDA ‘SANA YAĞI-GRİZU’ (’:EVİN ANA, AŞÇIBAŞI)
VI. KARANLIK DEĞİLDİ: ÇİZGİ FİLMDEN IŞIĞA …
..
X, BİLİNEN
-Ve teşhirci yağmurları katman gök bulutların; sansar sansar ayı, bal ve balık yiyen.-
I.
Düşse ekinoks
Sürtünme kuvvetiyle pistonsel,
..
Bileşenler:
1.risk çekirdeği
1b. Bir diyalog
2b. Gladia, İkebana, o tır ve zıplayan varlıklar: Bir fantazya...
2. hanımeli
3. 3 kafadar (ÜÇ KAFADAR(LAR KOMEDYASI) VE ÜST ODADA BİR BEKLEYİŞ GECESİ)
-
..
KONU BİLEŞENLERİ:
INTRO’ya giriş
-
INTRO1
INTRO2- EUROPA’NIN ÇATLAKLARINDAN …
-
Aa-OKALİPTÜS ODASINDAN…
..