O gece yanan kağıt, kor alevler içersinde döndü
Bir cüzdanın iki yaprağına..
Beyaza inat siyah bir kravat..
Ağlıyordu aşk..
'Bugünleride mi görecektik' diye sesleniyor annem..
Hıçkıra hıçkıra..
Herkeste mutluluktan iki üç damla yaş.
Kaç yıldır bilinmez ama beklemiş aşıklar, o geceyi..
Ve gözgöze gelmek o masada,
Asrın en güzel şarkısı gibiymiş..
'Evet'e hiç bu kadar anlam yüklenmemişti..
Dirhem dirhem ter boşanıyor alnından,
Öpebilirmişim artık herkesin gözü önünde!
Çocukken elini dahi tutamadığım meleği..
Ve bir ayakkabının üzerinde,
Hiç bu kadar tatlı olmayan bir acı hissedilmemiştir..
Ağlıyor aşk!
Siliniyor gözyaşları..
Konuşuyor davetliler mutluluk kokan ağızlarda..
'Ne zaman büyüdüler? '
Yüzlerinde sıcak bir tebessüm bu soruyu sorarken kendilerine...
Karşı çıkan herkes o gece boyun eğiyor siyahla beyazın uyumuna..
Eve gidiyor aşk! Yuvasına..
Kapısında altın bir künyenin içersinde isimleri yazan..
İçeriye giriyor aşk! Yorulmuş..
Su içiyor.. Boğazı kurumuş..
Yaşamaya gidiyor aşk!
Yatağına giriyor!
Bir bedende iki kişi olmaya...
O kalbe dokunmak.. Hiç bu kadar tuzlu olmamıştı dudaklar..
Eriyor aşk! Bir şamdanın eşliğinde..
Çıldırıyor rüzgar, deniz dalgalanıyor dans ediyor adeta..
Ve aydınlanıyor gece..
Uyanıyor aşk..
Yanında bulamıyor eşini..
Aralanıyor kapı..
Hala boynunda siyah bir kravat..
İlk kahvaltısına çağırıyor..
Sevgilisini...
Kayıt Tarihi : 19.2.2011 20:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!