Ne acılar çektim ben sensiziken
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
Gözümden hep yaşlar akar yalnızken
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
Darbeler üst üste iner durmadan
Dostlarım hor gördü halım sormadan
Kimse selam vermez oldu yormadan
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
Bi sevda sözüne kanarım hemen
Sahtemi hiç sormam yalanmı demem
Tek sen ol yanımda başka istemem
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
İncitti sözlerin yakar canımı
Sensizlik bir hançer döker kanımı
Yokluğun yakıyor ah sol yanımı
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
Çile çekmek değil sensizlik yıktı
Hayalin gözümde çığrından çıktı
Lafzede Yüreğim sevgisiz bıktı
Gel gör ne haldeyim yıkılmışım ben
Kayıt Tarihi : 27.12.2016 00:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rüzgârın sert estiği bir akşamüstüydü. Sokaklar sessiz, gökyüzü gri bulutlarla kaplıydı. O, yalnız başına bankta oturuyor, ellerini dizlerinin üstüne koymuş, gözleri uzaklara dalmıştı. Kalbi, günlerdir sustuğu bir acıyla doluydu; her hatıra, her anı onu yeniden yıkıyordu. Sevdiği kişi yanından ayrılmış, belki farkında olmadan onu derin bir yalnızlığa terk etmişti. Arkadaşlar, dost bildikleri bile ilgisiz, hatta bazen küçümser bir tavırla yaklaşmış, onun acısına kulak vermemişti. Her darbe, her soğuk bakış onun yüreğine işlenmişti; her adımda biraz daha solmuş, biraz daha kırılmıştı. Gözlerinden yaşlar durmaksızın süzülüyordu. Hıçkırıklarla karışık sessiz bir çığlık yükseliyordu içinden: sevda, özlem ve ihaneti bir arada taşıyan sessiz bir feryat… İçindeki aşk hâlâ güçlüydü; yalnızca yanında olmasını istediği kişi vardı. Diğer her şey artık anlamını yitirmişti. Kalbindeki boşluğu doldurmak için hiçbir şey yetmiyordu. Her hatıra bir hançer gibi saplanıyor, her yokluk acıyı yeniden üretiyordu. Çaresizlik içinde kalmış, sevgisizliğin ağırlığıyla baş başa kalmıştı. Dışarıdan bakınca belki sıradan bir yalnız gibi görünüyordu, ama iç dünyasında fırtınalar kopuyordu. Ve o an, sessizce kendi kendine mırıldandı: “Ne kadar uzak olursan ol, ne kadar acı verirsen ver… ben hâlâ buradayım, hâlâ seni bekliyorum. Ama artık yıkılmış bir ben var; kırık bir yüreğim var. Sensiz geçen her an bana bir ömür gibi geliyor.” Rüzgârın sesiyle birlikte bankta oturan yalnız adam, gözlerindeki yaşlarla birlikte içindeki acıyı da gökyüzüne bıraktı. Yalnızca aşkın ve hasretin izleri kaldı geriye.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!