Biz üç kişiyik, bu koca şehirde
Erhan, Zeynel ve ben ender…
Üç denklem, üç şifre, üç atom çekirdeği,
Ve bizi biz eden amansız sevda.
Ne kabul ederseniz edin.
Kalkıp geldik Denizli’ye b..k var gibi,
İş bulduk, ev tuttuk; alafranga tuvaletli,
Düzen kurmuşuk, kendi çapımızda…
Çapımızı sormayın! Çapımız belli değil.
Açta kaldık zaman zaman
Biz doğuştan open
Gelişi güzel değil sonradan…
Bütün bunları yaptık, sen yoktun! Yoktun be Erhan;
Yine dört ayağının üzerine düştü teres.
Onun dış dünyayla ilişkisi yoktu zaten.
Doktorunun sözüne gittik, kendi haline bıraktık.
O kendi kendine suyu zehir bıçaklar ortasında kalmış
Kendine ait küçücük dünyasında
Gözleri güleç, yüreği insan birini arıyordu,
Bulmuş.
Hasretini çeker uzaktan,
Sevdiğini sevmekten değil; babasından korkar.
Kızdı mı dünyaya aya söver
Aya kızdı mı, ayın anasına söver.
Günün ilk ışığı vurunca penceresine
Huriye’m, Huriye’m diye sayıklar.
Yılandan korkmaz Huriye’den korktuğu kadar.
Böyle geldim dünyaya,
Pişman da değilim! Diyor başka bir şey de demiyor…
Dedim ya onu kendi haline bıraktık.
Huriye’nin hasretiyle yanadursun,
Ya bizim Zeynel! ...
İki yıl Elazığ’da okudu,
Ruhunu da Elazığ’a bırakmış! ... Sa…k.
İki ideoloji arasına sıkışmış kalmış.
Kafamı duvara vurmadan anlayabilmek,
Beyninin içindekileri kavrayabilmek,
Ve intihar etmeden tartışabilmek için;
Çıldırasıya paraladım kendimi.
Ama nafile anlayamadım…
Ceketini duvarlara astığından beri, dünyaya sataşır.
Tehlikeli filmler izler; Tenten, Temel reis, ayı yoği
He-man ve Sinbad cabası.
Alnı açık, yüreği cesur, başı dimdik.
Ağaçları eğebilirsiniz ama Zeynel’i asla
Oyy. Pakmaya Zeynel’im, faysalım finansım.
Parasız kaldı, Sevgilisinden istedi.
Yedi milyon! Dile kolay tam yedi milyon…
Nice yedi milyonlara Zeynel’im.
Sesini duymak için hoparlör’e gerek yok.
Aşağı sanayide rahatlıkla duyabilirsiniz.
Bir gün o sesinin yüzünden,
Ya evden kovulacağız,
Ya Ahmet abi ile kanlı bıçaklı olacağız.
Bir garip oğlan velhasıl bizim Zeynel! ...
Ve ben! ...
Beni buralarda aramayın,
Anama da gidip sormayın.
Ben çoktan eskittim o nazlı yarin dudağını
Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim ekim ayını bekledi..
Ben şairim namus işçisi yani yürek işçisi
Muhasebecilik şöyle dursun…
Zengür otelde de yattım
Gazeteler üzerinde de
Ekmek arası domates de yedim
Domatessiz ekmek de.
Ekmek paramı kazandım borçlansam da…
Çok kız arkadaşım oldu
Aşık olmadım! Olamadım…
Reyhanlar, Selmalar, Arzular…
Ayşeler de oldu, Aşık olamadım.
Ben sevebileceğim bir kız bulamadım.
İdeallerim uğruna Anamdan, Babamdan ayrıldım,
Ayrılıklardan ayrılamadım…..
Çamaşırlarımı hep kendim yıkadım, 93’ten beri
Kurt uluması, sırtlan gülüşü, çakal sığınması
Korkutmaz beni! yalnızlık kadar.
Çıplak gövdemi yalayıp geçerde yağmur bulutu,
Yaprak üşür ben üşümem…
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum,
Ace kullanmıyorum.
Neyse dinleyiciler, izleyiciler, okuyucular…
Yaralı değilik,
Kanamız azalmadı,
Benzimizde bir güz yaprağı gibi sararmadı.
Oysa anlatacaklarım, anlatamadıklarım kadar çok.
Sözü uzatmaya gerek yok.
Dinleyin dostlar dinleyin! ...
Yüreğinizle kafanızla dimdik dinleyin!
Yıkılmadık
Ayaktayık
Dertlerimizle baş başbaşayık
Bitmedi
Buradayık…..
Kayıt Tarihi : 4.4.2007 19:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Denizliye geldiğimiz ilk zamanlar........................
![Ender Pehlivan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/04/04/yikilmadik.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!