Kötü şey uzakta olmak
Dostlarından, sevdiğin kadından
Yasaklanmak bütün yaşantılara
Seni tamamlayan, arındıran
Kapatıldığın dört duvar arasında
Sağlıklı, genç bir adam olarak
Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Devamını Oku
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Ustam, şiirinizden esinlenerek aşağıdaki şiirimi yazdım. Şiirinizden alıntılar yaptım. Bilginize sunarım. Saygılarımla.
. Yıkılma Sakın Dedi Ya!
Bir Usta, bir Büyük Usta Ataol Behramoğlu.
Kaleminden kan damlar kimi,
Kimi zaman karakışta sıcak çay porselen fincanımıza,
Ağustosta serin Ege Meltemi, bağrımıza…
“Görüyorsun işte küçük adamları
Köhnemiş silahlarıyla saldıran sana
Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına
Kimisi düpedüz halk düşmanı
Diren öyleyse, diren, yılma
Yürüt daha bir inatla kavganı”
Dedi ve derdi de daha:
Çağsal silah, şark kurnazlığı, yalan dolan…
Bin bir türlü oyunlarla, dinci kılığında!
Ekmeğini bölen, gözünü kör eden; zamanını çalan, emeğinle…
Okyanuslar ötesinden aldığı şımarık derslerle seni kandırana.
Satılmış, dönek, mandacı, haine.
Gözünü dört aç, fal taşı gibi iri mi iri!
Yumruğunu sıkılı tut, kaldır havaya bağır, bağır, bağır.
Tükür suratına, çat kaşlarını da.
Ana avrat küfür et kalleşe.
“Dağlar dilsizdir, yalçındır
Ama gün gelir bir diyeceği olur onların da
Ve dağlar, ıssız tarlalar başladı mı konuşmaya
Susmazlar bir daha, söz artık onlarındır”
Vardır diyeceği elbet vardır,
Minarelere kuşanmış kara geceye,
Kara geceye bağdaş kurmuş oturanlara!
Dereler HES’ lendi, eli kolu bağlı, vadiler kurak, ovalar çorak…
Utanmadan yağmur duasına çıkanlara, köylümün!
Tepelerden siyanür yağıyor tarlalara, suya, kimin umurunda?
Kara yüreklere sarı altın kazandıralım diye!
Ormanlar çalılık bile kalmadı, beton / villa yığını!
Ak yüzünü bile göremeyeceğiz kara camız yoğurdunun.
Koyun kuzu ahırda hapis, olan köylünün.
Tavuk, kuş gribiyle likite çevirdi yumurtayı Bandırma’ da!
“Yıkılma sakın geçerken günler
Yaralayarak gençliğini
Onurlu, güzel geleceklerin
Biziz habercileri düşün ki
Ve halkın bağrında bir inci gibi
Büyüyüp gelişmektedir zafer.”
De sana Usta de sana çekinme,
Bağrına ateş düşmüş,
Yatağın su üstünde,
Yayla kuyusunun seranı başladı inlemeye!
Alıçlarla ahlatlar sızlıyor dağ yamaçlarında!
Sen hala gaflet uykusundasın!
Tavuk musun yolundukça koşarsın yolana? ! .
De sana Ustam de sana,
Ne sarılırsın yılana? ! .
Gözünü dört aç, fal taşı gibi iri mi iri!
Yumruğunu sıkılı tut, kaldır havaya bağır, bağır, bağır.
Tükür suratına, çat kaşlarını da.
Ana avrat küfür et kalleşe.
Başlat büyük bir inatla kavganı.
.
ortada boylu boyunca uzatılmış bir şehid yatıyor....
şehidin de yöresi mi olurmuş?menşei mi?
kayısı mı bu şeftali mi?adananın karpuzu mu bu?trakyanın keleği mi?sultan ahmed'in topraktan dümbeleği mi?
insan yüreğini öpüyorum Nurani kardeş..
TÜRKİYE; ÜZGÜN YURDUM, GÜZEL YURDUM
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Boynu bükük ay çiçeği
Şiirin ve aşkın geleceği
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Dağ rüzgarı, portakal balı
Alçak gönüllü, hünerli, sevdalı
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Yazgısı kara yazılmış gelin
Kurumuş sütü memelerinin
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bulunan
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Güngörmüş, bilge toprağım
Yunus, Pir Sultan ve Nazım
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Bozlat, ağıt, halay ve zeybek
Dumanı üstünde ekmek
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Yüzü kırış kırış anam
Ağlayan narım, gülen ayvam
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Asmaların üstünde gün ışığı
En güzel geleceğin yakışığı
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan
ATAOL BEHRAMOĞLU
BEBEKLERİN ULUSU YOK
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerinin tonu
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası,en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi
Babalar,çıkarmayın onları akıldan
Analar,koruyun bebeklerinizi
Susturun,susturun söyletmeyin,
Savaştan,yıkımdan söz ederse biri.
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin,benim,hiç kimsenin değil
Bütün bir yer yüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu.
ATAOL BEHRAMOĞLU
BİR ŞEHİT KIZINA
-------- -Türküler Ve Alaz İçin-
Güzelim,sevdiğim,çocuğum,gülüm
Bir şehit kızısın sen.
Acılı, buruk bir türkü gibisin
Bu acımasız günlerin içinden
Tuhaf bir sıkıntıyla daralır şimdi
Küçücük,kuş kanadı yüreğin:
'Babam nerede,niye gelmiyor
Babama küstüm ben anneciğim...'
Baban artık hiç olmayacak yavrum
Sana çocuğum diyemeyecek bir daha
Güçlü,baba kucağının sıcaklığını
Duyamayacaksın minik vücudunda
Baban yiğit bir oğluydu halkının
Onun için öldürdüler
Sana halkımızdan armağan olsun
Getirdiğim kırmızı güller
Yıllar geçecek,alışacaksın
Bir ince sızı kalacak ondan,
Senin gözlerin gibi ışıltılı
Çiçekler fışkıracak babanın mezarından
Ve tıpkı serpilen bir çiçek gibi
Gelişip ışırken bilincin gitgide
Babanı yeniden kavrayacaksın
Baban yeniden doğacak seninle
Güzelim,sevdiğim,çocuğum,gülüm
Bir şehit kızısın sen
Acılı,buruk bir türkü gibisin
Bu acımasız günlerin içinden
ATAOL BEHRAMOĞLU
ataol çarşıyı karıştırmış..:)
iyi şiirler çarşıyı karıştırır çünkü..
ciklete mani yazanlar,böyle şiirleri sevmezler evvelezel..
adamı insanlığa çağırdın mı insanlığa gelmez de,ciklete mani yazıp camiye çağırdınmı koşa koşa gelir..
bu şiir derin sulara çağrı gibiydi..
yine sahile vurmuş birkaç,deniz anası ve at kestanesi var yalnızca..
işte bu anlayış ve kapasite meselesi ve derinlik yüzünden türkiye topraklarında halihazırda 200.000 *şiircinin dolaştığı rivayet ediliyor..
Hazreti Süleyman'ın ölümüne bir bak...
Asâsı çürüdü , yere devrildi yıkılarak...
Bâri ölene kadar asla YIKILMA de ;
Ecel gelince , hiç mümkün mü yıkılmamak....?
Yıkılma Sakın...(!!!)
Yıkılmak ; her nesnenin , kaderinde var....
Hal böyleyken bu şâir boşa sayıklar....
Günü gelen her canlı yıkılır , düşer ;
Kadere karşı , yanlış atar , kızıllar....
Zafer, umutsuzların doğumunu beklediği sakat bir çocuktur. Çile çekiliyorsa istikamete ulaşmak için umut matarada bitmeyen su olmalıdır.Unutulmamalıdır ki dünyanın her şeyi biter ve yıkılır.
aşkına HATIRLA
Yaşamak türkü gibidir sevgili dudağında
hatırla.
Keskin bir kılıca benzer memleket
tek vücut olma aşkına
hatırla.
Dünyanın binbir ucunda açan
emeğin gülleri aşkına
hatırla.
Barış güvercinlerini uçur yolculuğu umuttur
umudu yaşamak aşkına
hatırla.
Uzat elini elin değsin bütün sınırlara
ellerin kardeşliği aşkına
hatırla.
Hatırla göç mevsimi fırtınasıdır yüreğinin
bir nefeslik konuklukta
sevdalı dostlar aşkına
hatırla.
çizgizini bozmayan aydınlık yüzlü şairim
nazımın dediği üzre:
güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler...
devrimci sevgilerimle...
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta