Sen ki, yılları hüzne boğan hantal yaşlıları yıkamaktan yorgun
Evet, belki gözlerimiz hiç yanaşmadı aynı ateşe
Aramızdaki yıllar hiç buluşmadı aynı münakaşada
Ama o dur ki aklımdan sökülen her deyiş
Seni, illaki bulur bir meydan muharebesinde
Ortaya bir fırça fırlat gecenin şafağından
Semayı karalarken, renklere boğduğun kör fırçaları
Ve kolaçan ederken çehreni
Bir mızrak gibi yanaşsın ellerine
Tut ve savur yürek burkucu davalara
Kulaklarımı törpülerken verdiğim molalar
Beni, dilimle yoldaşlığa itiyor
Dilim ulaşamazken ruhuma döktüğüm şaraba
İdrak dahi edemezken
Bedenim, yeşeren sarhoşlarla çürüyor bile
Hayat, bir kavganın ortasında kalmış mülteci umutlar gibi
Sarsıldığımız her darbede biraz daha güçlenir
Tutun umut çalılarına ve göğsünden saçılan ışıkla aydınlansın günlerin
Bir bak gökyüzüne!
Avuçlarını açmış rahmet diliyor yıldızlar
Sanki her seferinde yalnızlıktan ölecekmiş gibi
Dağıt içindeki mahzun dalgaları ve boğul
Aldanma tenini okşayan tatlı sulara
Sakın incitmesin ruhunu saçılan mevsim rüzgarları
Kalk ve anlat!
Tabiki de yüreğimizdeki dertler besler bizi
Ama suladığımız her çiçek bahçemizi renklendirmez
Kayıt Tarihi : 26.10.2022 11:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!