Yıkık Şehir
Duvardaki saat güneşi
Kitaplarım hayallerimi
Tavandaki demir çubuk ölümü
Üstümdeki yorgan kefeni hatırlatır bana
Sarılmışım o kefene beni kurtarsın diye
Ateşim çıkmış yatarım
Hastalığım kudurmuş şimdi
Durmadan, acımadan saldırır
Dışarıdan ağlama sesleri gelir
Ağır bir kan korkusuyla birlikte
Kitaplığımda ölmüş bir adam
Gözleriyle gülümser
Kapının arasından ışık sızar odaya
Sırtımdaki ter damlaları parlar
Yansırlar bedenimden düşüncelerim körleşir
Aklım karışık boşluğa düşerim
Uyurum uyuyamam
Hayaller görürüm gözlerim kapanınca
Kabuslar görürüm uyanınca
Dünden kalma çığlıklarımı duyarım
Yukarıda camlar şıngırdar
Ellerimden gözyaşları
Ayak basılmamış topraklara damlar
Tek vücut olmuş sarsılırım
Cızırtı hep cızırtı
Yanı başımdaki radyo durmadan bu sesi yapar
Arada boğuk sesiyle bir adam
Sen sus adam cızırtılar konuşur
Tavan kahverengi, siyah ve sarı noktalı
Tıpkı bizi bombalayanların yürekleri gibi
Ufacık bir leke yok yıkanmış zihinlerinde
Onlarda oturur doğuşumu bekler
Her gülle odamı beşik gibi sallar
Acı feryatlar ninnilerim olur
Şefkatli tozlar üstümü örter
Sıcak yatağımda derin bir uykuya dalarım
Kayıt Tarihi : 16.12.2019 21:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayatımın bir bölümünde yaşadığım olaylardan esinlenilerek yazılmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!