onlar
aşktan
ve dostluktan vazgeçmeyen
lehçesi meneviş kokulu akçakavaklardı
nasırlaşmış ellerinde hayatın
kırılmış dal uçlarını emzirmeye çalışıyorlardı
saatin kadranında değiştirmez yönümüzü,
bu boynu bükük duruşun...
gitgide birbirine dönüştürürken ömrümüzü.
derler ki;
uzayan kirpiklerinin altında saklarmış dünyasını,
Devamını Oku
bu boynu bükük duruşun...
gitgide birbirine dönüştürürken ömrümüzü.
derler ki;
uzayan kirpiklerinin altında saklarmış dünyasını,
yazan yüreğin susmasın müsade hanım
boşalan köylerin iç yakıcı dramı..lehimciye selam göndermek geldi içimden,şiiri okuduğumda...köylerini terkedenleri geri getirip,köye lehimlesin istedim çünkü...
içli bir şiirdi,içlendim..ama iki kez içlendim..öteki de sevgili sinyali'nin yorumuydu...iki dolu insanın yazdıkları karşısında,ağlamamak için kendimi zor tuttum...
kutluyorum selam ve sevgiyle..
Bir gece vakti okumuştum şiiri ve derinden etkilenmiştim. Yeniden okudum şimdi şiiri ve daha evvel yazdığım yorumumu..
Çok beğenmiş olmanın şokuyla abartılı mı olmuş yorumum..Diye yeniden bakıyorum. Telaş içinde yazmıştım o gece.İmlalarındaki hataları saymazsam düzelteceğim bir ifadem var mı?
Belki şiire dair tasavvurumun ucunu genele açmamak ve kendi payıma söylemek bâbından ''en etkileyici'' değil de '' en etkilendiğim '' ifadesini tavzih maksadıyla yazabilirim buraya..
Üstü yıkılmış ve duvarları kalmış yapılara, peg deniliyor imiş.
Genç nesillerin terkedip gittiği ve yaşlılar için büyük bir huzur evine dönmüş anadoludaki köylerimizin destanıydı şiir.
Ve bir zamanların toprakla haşır neşir yaşam biçiminin yerini alan kentyaşam biçimine arakesit olarak, ince bir zar noktasında duruyordu şiirin içindeki ruh hali..
Göç şiirleri geçti hafızamdan.
Istanbuldan, İskenderiyeye göçen bir osmanlının, Kavafis'in ''Tanrının antoniusu bırakmasıdır'' şiirinde iskendereye vedası niteliğindeki son dizesi;
-hoşçakal de ona, yitirdiğin İskenderiye’ye
Dizesini anımsadım.
sonra yine O' nun ;
''Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.''
mısralarının yer aldığı şehir isimli veda şiiri düştü aklıma.
Borgesin bir hikayesinde (averreos) geçen ve gurbet duygusunu ve doğduğu topraklara hasreti anlatan şu ifadeleri düşündüm sonra
'Kordoba'nın anılarıyla yanıp tutuşurken, Abdurrahman'ın Rufaza bahçelerindeki Afrika palmiyesine şu seslenişini yinelemekten büyük tat alırdım:
Sen de ey palmiye! sen de
Yabancısın bu toprağa...
Şiirin benzersiz doyumu bu: Doğu'ya özlem duyan bir kralın sıraladığı bu sözcükler, Afrika'ya sürgün edilen benim, Ispanya'ya duyduğum sıla özlemini anlatmaya yarardı.''
Bütün bunlar ve mesela ,uzun yola çıkmaya hüküm giydim diyen ismet özel ve türkü tadında ahmet tellinin göç şiiri şimşek hızında geçti gözlerimin önünden
Göç oldu bir acıdan öbür acıya
oysa sağrısı kurumamıştı atımızın
daha dün sürüp gelmiştik buralara
bugün göründü yine yolların ucu
Sonra türkülerdeki göçler;yayla yolu göçleri...
-Göç göç oldu göçler yola dizildi.
-Kalktı göç eyledi afşar illeri
V.b
bissürü şey daha bir çırpıda geçmişti aklımdan..
Ama bu şiir başkaydı...Yokolan mayaların, inkaların, kızılderililerin, avusturalya yerlilerinin, aborjinlerin buharlaşması gibi buharlaşan anadolu insanın direnmeyen mağlubiyeti gibi bir şeydi.. şiirle yüzleştiğim zaman buluştuğum duygu. Her şey olup bitmişti ve 780.000 Km kareden birkaç bin KM kareye sığışmıştık artık. Gittikçe seyrekleşecek olan geri dönüşler ya virane evlere bahçelere yahutta mezarlıklara sinmiş eski günlerin yadını içeriyordu..Dahası , o zamanların içindeki zaman duygusu, zamanın nasıl yaşandığı duygusu da gittikçe tarihin çıkrık sesi içinde kuyuya inen bir kovaya dönüyordu.
Bu göç bir tehcir değildi.Zorla olmamıştı. Bu Modern rüzgara feda edilen çocukların göçüydü.Bu göç, çocukları, başka bir uygarlık tarafından yeniden formatlanarak matrixe hapsedilmiş insanların hikayesiydi. Çoğu sonsuzluğa kanat çırpan , kalanları da bastonlu beli bükük dedeleriyle, yaşmaklı ve gözlüklü nineleriyle asırlık mekanlarında sonsuzluk uçuşuna hazırlananların hazin tablosuydu.
Ve o kadar hayatımadokunuyor , değiyordu ki..Değmek ne kelime bilinçaltımın en önemli ayracını tam olarak kesiyordu şiir..
Yazmak istiyorum şiirin altına.Ama önce şu ana kadar yazdıklarımı bir okumak istiyorum,mevcut yazdıklarımı göndererek.
Sevgili özdemir,hem duygu hem emek hem de yüreğinize teşekkürler...
son bir kaç yıl içinde okuduğum en etkileyici şiirdi..örgüsü, araştırması, tasviri, empatisi..
bir uygarlığın arkasından el sallar gibi...
çok çok tebrik ediyorum..ileride yine buşuşmak dileğiyle şiir hoşçakal şimdilik..
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta