Yaklaşırken yanımdaki kılavuz, "Yok" diyordu
"burada kimse, durmayalım, bu bir yıkık binadır! "
Yaklaşınca durdum baktım içerisi tam takır,
Koca zaman sert eliyle ezmiş idi bu yurdu.
Ruhuma bir acı, sessiz, garip elem duyurdu,
Etrafında gördüğüm o baldıranlar, o katır
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Rahmetlinin 'Perili Köşk' diye bir romanı vardı, sanki onun bir versionu. Seçki kuruluna teşekkürler.
Milli edebiyatımızın önde gelen isimlerinden üstadı Rahmetle anıyor kurula teşekkür ediyorum
'Hiçliğe' gitmemeye 'umarın mı' var? Önemli olan,'hiç olmamak' için,'yaşamdayken' direnip yapıt/yapıtlar vermek gerek...Saygıyla anıyorum 'bir hiç olmayan' yazarımızı...Dostça. (MŞ).
çok güzel. ..
Çok çok anlamlı bir şiir.Okunası şiir. günümüzün sorunlarıyla yakından o kadar ilgili ki,Okudukça düşündüm.Bir daha bir daha okumam gerek ,Yazarımıza rahmet diliyorum.Seçici kurula teşekkür ederim. selam olsun.++
Yürürdüm biraz güç, biraz bî- huzûr
Dikenlik, çetin, taşlı bir sâhadan;
Önüm bir yokuş, hep çakıl, hep diken,
Yürürdüm fakat ben muannid, sabûr.
Bu yol böyle sâ’iddi bir minbere:
Cevânib mehâbetli bir makbere,
Fezâsında al bir güneş mübtesimdi…
Mübeşşer adımlarla ettim mürûr
Demin muztarib geçtiğim sâhadan;
Yolum aynı şey; hep çakıl, hep diken;
Yürürdüm fakat ben mübeşşer, vakur,
Geçerdim basıp birtakım izlere;
Eğildim biraz dikkat ettim yere!
O izler benim, hep benim izlerimdi.
Tevfik Fikret..
tevfik bey nerdee.. bu yazi nerde..
ana fikri harekette bereket vardir.. dunya bos olsada yasamali gormelisin.. olan bu yazi..
turkcenin cok buyuk bir ustasi omer beyin elinden cikmasina ragmen.. siir olamamis..
her vakit soyluyoruz.. duz yazi baska siir baska..
resim baska karikatur baska.. sanat baska zenaat baska..
yahu o da insan o da deyip..
ev temizligi yapacak hizmetci bayan ilanina erkek gondersen olur mu.. olmaz..
yahut tuvalet kagidi istiyen musteriye..
size zimpara kagidi verelim..
vantilator kayisi almak arzusu tasir vatandasa
dilerseniz su pantalon kayisini alin..
diyebilirmisiniz..
sap saman ve desteyi birbirine karistirmamak gerekir..
destenin.. denesini alip..
un yapip ekmek edip istifade eder iiken..
sapi saman etme sureti ile..
sevimli dostlarimiz.. kisi rahat gecirsin diye
depo ederiz samanlikta..
saman ici bos tanesiz bir gida olup..
sevimli dostlarimiz metabolizmasi buna adapte olabilirken..
insan metabolizmasi.. sapi samani goturmez..
bu sebep ile... deneyi ayirip.. un eden ekmek eden.. yag seker katip helva yapana biz ehil usta pir sair diyoruz..
bu disinda kalana..
cok iyi rencber.. cok iyi ressam.. cok iyi duz yazici makaleci nesir ustadi yazar iyi aile reisi saygin kisi
mukemmel baba.. enfes dost arkadas.. aziz muhrerem yurttas diyor.. olmus ise rahmetle anip..
kalmis ise uzun omur diliyoruz.. cunku siir isi baska.. ilahi yeti alt yapi bilgelik istiyen is ugras meskale..
bu vesile ile bile.. bu duz yazi ustasina rahmet diler..
secki musebbip mutesekkirligim belirtirim..
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta