Yıkık çatılar gördüm
Bir zamanlar odalarından
Hayatlar akardı
Farklı doğardı güneş
Taş duvarlarına
Terkedilmişlik vardı
Gölgelerinde
Sahipsiz kalmış
Ağaçlar boynu bükük
Beklerken
Acı acı yaprak dökerlerdi
Mevsim ayırmadan
Belki de hep onlara göre hep kıştı
Sahipsiz yapraklar hep fazlalıktı
Aktıkça kumlar
Demimizi alıyorduk
Bekletildikçe
İçimiz acılaşıyordu
Damlarda tarhana kurutmayı
Dallarından dut yemeyi özlediğimin
Bir daha gelmeyecek anıları
Her gün biraz daha sizi özlüyordum
Modernlik delilerinin yanında
Özlediklerimi söylemiyordum
Zamanda geri kalmakla
Suçlanabilirdim
İki satırda otuz saniyede
Hain bir öğrenci seçme sınavında
Sorardım gelecek delisi delilere
Hanginiz ilerde diye
Andan öteye geçen asla olamazdı
Ama anında kalacak
Çok olacaktı.
Özlemekse zamanın birinde
Kendi dünyamın izdüşümünü
Sonuna kadar
Bir parçam oradadır her zaman
Domates kokularında
Uyumak
Bir fasulyenin çiçek açması kadar
Hiçbir şey beni mutlu etmedi
Kıyıp dokunamazken
Ezip geçerdi sayma sayılı takvimler
Bir garip sonsuz döngüydü
Tek bir şey hariç
Hiçbir şey sonsuz değildi
İsli ateşlere yakılır
Salçalar yakılırdı
Kokusu kilometrelerce öteden duyulurdu
Ekmeğe sürüp yenen
Salça
Şekerle en kral tatlıyı
Solda sıfır bırakırdı
Bilemedin sade yerdin
Üzmezdi seni
Yoğun emek
Kişisel üretim
Hiçbir grafik çizmek zorunda değildin
Arz eğrilerinle
Gönülden geçen talepleri
Hangi yiğit
Şekillere dökebilecekti
Limit bilemediği bir yere giderken
Uçurtmamın ipi de kendide yamalıydı
Aman inadına uçardı
Çelik çomak oynarken
Kirlenirdi üstümüz başımız
Bu kirlenmeler
Havası kirli gelecekte
Aranacak en büyük ışık olacaktı
Dünyayı kurtarmak benim görevim
Değildi
Hangi denyolar bozmuştu da düzeni
Kurtarmak bize düşmüştü
Bizi bu duruma düşürenler
Kim bilir nerelerdeydi
Martılar deniz yerine
Çöplüklerde uçarken
Artık uçurtma bile uçurmak
İstemiyordu insan.
Belki üşüyordum
Belki de yeniden düşüyordum
Bambaşka sandığım
Bildiğim görüntünün üstüne.
Özlemim olan çok şey vardı
Yakın ve uzak gelecekte de daima olacaktı
Şimşek çakar gibi
Zaman beni yerime çakacaktı
Fikri hür irfanı hür
Hücrelerim bu isyanda hep olacaktı
Ben ne zaman
Nerede
Hangi zamanı
Dilersem
O zaman
Gerçekten benim zamanım
Olur
İsteyen kabul eder
İstemeyen etmez
Zaman sadece
Sayıdan ibarettir.
Kır çiçekli yollar
Buz gibi sular
Kıraç topraklar
Aç fakir insanlar
Gerçek ne kadar açıksa
Beyinlerde o kadar dürüst olup
Kainatın sonuna kadar çalışmalı.
On kişiden
Üç tam adam
Bir yarım adamın seçtiği
Hüküm edenler vardı
İşini aşını bulamayanları suçlardı
Kırık kalplere gebeydi yitirtilenler
Aç olsa bile dik yürümek
Nasırlı ellerle taş taşımak
Onlara koymazdı
Asıl koyan
Hüküm eden
Tek dişi kalmış canavarın
Yeni canavarları
Masumların üstüne salmasıydı
Yediği ineğin
Biber dolmasıydı
Kime kızsan azdı
Azala azala mevsim son bahardı
Gramı gramına paylaşılmadan
Asla geçmeyecekti ömür
Geçse bile
Bir tadı tuzu
Kişiliği olmayacaktı
Günlerim
Ben üzerinden yattığım
Çatıları isterdim
Yıkık çatılar gördüm
Gönlümün ta orta yerinde
Tamiri mümkündü
Hafif bir gülüşle
İnsanlığın kapsama alanları
Yaşananları çok anlamlı kılmıyordu
Neresi dar gelmişti dünyanın
Bir taraflarına çomak sokuyorduk
Durduk yere
Çatıları yıkıyorduk
Yıkık çatılar gördüm
Her seferinde
Bu son olsun
Dedim hep özüme….
Kayıt Tarihi : 24.6.2004 01:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gönlümün ta orta yerinde
Tamiri mümkündü
Hafif bir gülüşle
İnsanlığın kapsama alanları
çok güzel bir şiir ve güzel dizeler tebrikler
Turhan Toy
TÜM YORUMLAR (1)