Yıkan da Yapan da Budur: Sevişmek!

cesaretin yüreğe en dokunaklı bölgesinde
-korunaklı- duran tek odacığında.. O'da
-odacığında- her şeyden evvel ruhunu soymuş..
-soyunmuş-oymuş- / oyunmuş gibi \ bir tek kadın..

cismen ve ismen yokken dahi beklermiş
-beklemiş- dönüşünü / masalda gibi \ dönüşü sır
-sıklam- erkeğinin.. isminin de cisminin de
pek ehemmiyeti yok.. -yokmuş-

yoktur -olmaz- olamaz da..

çürümeye yetenekli dna'lılar yeteneksizdir
bu çevrimi sarmaya.. sarsmaya.. ve.. sarmaya.
kendi bedeninde değildir ki O.. -hasılı vesselam-
taşlara ruh kazandıran yeteneklilerin temas edip

-dokunacağı- dokuyacağı havalarda uçuşur...
ruh kazanan taşlaşmışlar da dokunurlar
-yeteneklere- temas ederler havalardan.. ve..
mırıldanırlar şarkısını O'nun.. mırr mır
:
'hey sen! ' de ki..

:
"isteyerek değer elim hamurdur çamur ruhum sen de dinlenir! "

'hey sen! ' de ki
:
"benzeşerek gelir zaman denizde yağmur dillenir…"

'seni tanımak…' o ışıklı yosun harelerinden
süzülen bir göz damlası olup geçmek derin
tünellerinden ve 'seni tanımak'… hızlı düşünce
yükseklerine çıkıp-binip meteoruna yağmurlarının
konuklandırmak içinden geçtiğim yolcuyu inip içime.

defalarca 'seni tanımak' beni tanımak 'aslı'
itiraf ediyorum işte
:
benim öpüşüne hasret!

defalarca 'seni tanımak' beni tanımak 'aslı'
itiraf ediyorum işte
:
bedenine yolcuyum
bedenimle yolcuyum
hevesle geçip gitmeye
kendiliğimden
:
bedenine yolcuyum
bedeliyle yolcuyum
hevesle geçip gitmeye…

'ya sen? ' de bana
:
"peki ya sen? "

..ve yine altıncı şarkıyı tekrarlıyor zihin bant..
//gidip gelip\\ sık sık -çarpaşık - dolaşık - çapraşık
şık şık.. tarihin makarasında...