Şairin Hayatı daha başlamadı.
Kendini bilmezlerden uğrayan o bakışlar çirkin uğraştıkların değil.
Yalvarırım pes etme sokakların çöpünü temizlerken ellerin,
İhmal etmesin daha iğrencini temizlemeyi fikirlerin.
Kalemini hazırda tut tanrının mizanseni süre gelirken fırsatını bulunca yaz bir şeyler.
Eklediğin satırlar lazım olacak bize bir gün,
Çünkü;
Bugün sürekli gözünün önünde duran,
Bir şeyi gördün sen ama gözlerini kullanmadan.
Bir kelebeğin kanadından çıkan rüzgarın,
Gezegenin öbür ucundaki bir diktatörün, kağıta attığı imzaya, birilerinin ölümüne diğerlerinin refahına neden olduğunu,
Ya da birbiri için atan iki kalbi birbirinden nasıl ayırdığını gördün.
Gördükten sonra birçok şeyin sebebi olabilecek olan sen,
Kıyıya vurmuş bu şişeyi kimse açmadı, günlerce beklediysede yanından kimse geçmedi, zaten geçende görmedi. İçideki kağıt boğularak öldü, bir gelgit ile tekrar okyanusa döndü. Yazılanların ağırlığıysa onu, bir vakitten sonra zifiri derinliğe kadar gömdü. Okyanusun en tenha noktasında kıyameti özledi çünkü, biliyordu ki yalnız o gün özgürdü.
Son Dans
Dünya o kadar güçlü bir yer değildi,
Karşılığını bulamamış, eşsiz duyguları kaldırmayı denemezdi bile.
Sahibini hiç düşünmeden üzerinden atmak kolaydı kendi için,
Acı acı kokan, hakettiğini bulamayan kaderlerin içinde çürümeye mahkum etti.
Bir ev varmış herkesin zaman zaman gördüğü,
Ama sorsan kimsenin yerini bilmediği bir yer.
Önünden geçenin çokta beğenmediği ama kendini girmekten alıkoyamadığı,
Duvarları kimine göre nur kimine göre kinden ama üzerinde illa tahta kuruları olan bir ev.
Kapısını açmak cesaret isterken içinden çıkmayı sadece korkaklar başarırmış.
İçindeki eşyalar gelen misafirin anıları kadar güzel olabiliyormuş ancak,
Görebileceğim en uzak yerde olsanda yeter, sadece kaybetmeyeyim seni.
Duygularını anlatmasan da olur bana, gerek yok kelimelere, gözlerinde okumayı öğrendim.
Ömrümün son anlarını da yaşasam, acınası hayatların kine bulanmış tabuları ardında,
İğne deliğinden gülüşünü izlesem yeter, kırpmam gözlerimi ölene kadar.
Özleminle divane olmuş kalbime çamur sıçratmaya cesaret etmesin,
Morarırdı bulutlar öldüğüne tanık oldukları aşkların ardından,
Ve tanrı, alırdı resmini bu hüzünlü anların.
İndirdiği yıldırımlar aydınlatırdı saklanan umutları,
Meleklerinin gözyaşları ıslatınca kuruttuğu dilek ağaçlarını,
Kainat başlardı ısırmaya kutsal ayaklarını.
O yaşlı, sonunda bırakırdı sonu gelmeyen inadı.
RUHUNUN, MUTLAK SON ÇİZGİSİNE BEDENİNDEN DAHA UZAKTA OLDUĞU ZAMANLARDI.
ÖĞRENMEYE ÇABALADI HAYATI VE SİZLERİ, TUTARSIZLIKLARINIZ YÜZÜNDEN,
ÜZERLERİNİZDEKİ SAFSATALARLA DOLU YAFTALARINIZDAN TANIMAYA ÇALIŞTI UZUN SÜRE,
NİHAYETİNDE FARK ETTİKİ YANILSAMADAN BAŞKA BİR ŞEY GEÇMEDİ ELİNE.
ZAMANSIZ GELEN BİR KARARLA UMUT ETTİKfLERİ MİHENK TAŞI OLDU ÜZERLERİNİZDE
KEŞKE YAPMASAYDI, ÜŞÜRKEN SERAP GÖRMESİNİ SAĞLADINIZ İKİNİZ DE,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!