Zindan ayazı keser, Ankara'da bir gece
Beton duvarlar üstüme, her nefes bir işkence
Bir Mustafa derler adıma, Pehlivanoğlu soyum
Bekler urgan boynumda, zehir zemberek oyun.
Dilimde Kelime-i Şehadet, yüreğimde iman
Bu canı veren Allah'tır, O'na gider her kurban.
"Kaç nefes kaldı şafağa?" sorarım karanlığa
Yağlı ilmek mi, kurşun mu, fark etmez bu cana daha!
Baş eğmek mi? Kitabımda yazmaz, silinmiş o sayfa!
Gelsin cellat, çeksin ipi, son sözüm bu dünyaya!
Aklıma düşer o günler, kan revan mengeneler
"Konuş" dediler soysuzlar, titredi bütün yerler
"Vatan" dedim, "Millet" dedim,
"Allah'tan başka neyim var?"
Coplar indi, voltlar gezdi, ah bu ne zalim diyar!
Mahkeme dediler, sirk midir, nedir bu kara cübbe?
Hükmü vermişler önceden, adalet olmuş heybe.
"Siz mi," dedim, "yargılarsınız, ey vicdanı körler!"
"Alnıma yazılan bu destan, dağlara türkü söyler!"
Can yoldaşlar, yiğit gardaşlar, düşer bir bir aklıma
"Bu sancak size emanet, düşürmeyin toprağa!"
Ben giderim, adım kalır, yel olup eserim belki
Bu toprağın her zerresinde, yeniden doğarım belki!
Anam ağlar, bilirim, gözyaşı siner yastığa
"Yiğit doğurdum" desin, "Kurban verdim bu yola!"
Babamın başı eğilmesin, gardaşım dik dursun
Yasemin'im, gül benizlim, helal etsin hakkını son.
Bir mektup yazdım gizlice, dedim "Kader bu imiş..."
"Hakkınızı helal edin, bu can vatana verilmiş."
Gardiyan sesi: "Vakit tamam!", demir kapı açılır
Sehpaya yürür bir yiğit, Azrail kucak açar.
Bu an, o Elest Bezmi'nde verdiğim sözün bedeli,
Bu yürüyüş vuslatadır, Azrail ise sadece bir perde.
Bir "Allah!" nidası kopar, Ankara duyar sesimi
Susar bütün namlular, toprak çeker nefesimi.
Ah bu sevda bitmez gardaşım, zindanlarda solmaz
Mustafa'lar ölür amma, davası hiç ölmez!
Bu bayrak yere düşer mi, bu ateş küllenir mi?
Zulmün artsın, ey kahpe devran, yiğitler tükenir mi?
Davası hiç ölmez...
Yiğitler ölmez..
Kayıt Tarihi : 13.6.2025 23:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!