Ey Nihâl’im, gül ve yas arasında, örtünün suya yansıdı;
Güller, yüzünü bir anlam olarak alıp, ince ince sundular.
Nihâl’im, isminin ışığı feleğin aynasında bir yansıma oldu;
Sabah olunca, yüzünün aydınlığı dünyayı bir nurla sardı.
Nihâl’im, o gün yaptığın zulmün sırrını kim taşımaz haşre dek?
Sanki bir melek, amel defterini ruhuna yazmak ister gibi.
Nihâl’im, kanlı halini hayalinle gizleyip gözleri teselli ettin;
Kan dolu gözlerle, hayaline ah ve baygın düşenleri bıraktın.
Nihâl’im, kalbimin kuşu artık yok, bir an bile sayamadım onu;
“Uçma” dedim, siyah kanatlı şahbâzı dinlendirdim, ey ruhum!
Nihâl’im, kimse zulmüne sabredemez artık, merhamet et;
Gamzenin ışığından o kan lekesini sil, ey parlayan yüzlü!
Nihâl’im, gam gününde üstümde, senden başka yok dumanlı ahım;
Lütfen, benden geleceğimin gölgesini çekip alma, ey varlık sırrım!
Ey Dünya Yükünün Hamalı, Nihâl’imin halini kederde arama;
Kederde ölsen de, kimse sormaz, çünkü O’nun aşkı sorgulamaz, ey gönül!
Kayıt Tarihi : 2.8.2025 12:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!