Fidan gibi koçyiğitler, sıra sıra dizilir,
Yâ bismillah! Karda, kışta dağ yoluna düzülür.
Kahpe düşman, adım adım mayın dökmüş yollara;
Her yiğidin düştüğünde, kara toprak üzülür...
Birileri, düşman etmiş kardeşleri kardeşe.
Oysa, nâmert, saklanmasa benzin döküp ateşe,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
30 yıldan beridir bu yara kanıyor da kökünden kurutacak bir tedbir alınmıyor afaki nutuklarla millet uyutuluyor ABD nin yol gösterisi ile bu iş olmaz çünkü onlar ikili oynuyorlar
Yürek coşkusu ancak bu kadar güzel yansıtılabilir harika duyguları resmeden şiiriniz canı gönülden kutluyorum
gerekirse bir tarih
kutlarım
namık cem
Şiir,200*'de de varlığın sürdüren terör üzerine bir tepkinin yansıması olarak kaleme alınmış.
Ulusal duyguların bir gözeden kaynayarak çıkması gibi dize dize aktığını görüyorum.
Aradan 5 yıl geçmesine karşın terör daha da azgınlaşarak can almaya devam ediyor.
Daha bugün 10 şehidimizi toprağa verdik.
Evet; 'Büyüklerimiz'' daha radikal 'bir şey' yapmalı...
Bu kan nasıl durdurulacaksa durdurulmalı...
Şiirinizdeki söyleme aynen katılmaktayım Usta'm.
Erdemle.Selamlarımla.
Acılarımız katlanarak artarken maalesef laftan fazla bir şey üretemiyoruz kaleminize sağlık Mesut Özbek
Tek söz size Sayın Beşkese,
Duyarlı ve usta kaleminize, kişiliğinize saygılar....
Şiirinizi tüylerim diken diken olarak,
yüreğim çarparak okudum. Sözlerinizde öyle bir
çağrı, öyle bir sesleniş var ki,
çıkıp kürsüden okusanız, peşinize binlerce yiğit
takılır, tek yürek, tek bilek olarak...
Vatanımıza göz dikenlere elbet derslerini
verecek bu millet... Elbet!
Yüreğinizdeki yüce duygular o kadar alev almış ki,
görmemek, hissetmemek mümkün değil.
En kuvvetli alkışlar ve saygılar bu yüreğe...
Gönülden katılıyor ve kutluyorum...
İktidar olma zihniyeti değişmedikçe ve silahtan para kazanma hırsı kurumadıkça(elbette ki hiç arzu etmemekle birlikte) daha çok beş yıllarda benzeri duygularla şiirler yazılacağa, ağıtlar yakılacağa benziyor.
Duyarlı yüreğinize sağlık sayın Ünal Beşkese
Merhaba sayın Beşkese
temenninize ben de katılıyorum.
Bir uyuşuk düzenin uykusunda uyuyoruz; ama nereye kadar,
nereye kadar dayanacağız?
Bıçak kemiğe çoktan dayanmış,ucu hepimize dokunuyor; yara bir türlü sağalmıyor.
Bu yiğitlerin toprakta olsun rahat yaşamaları için biri lazım, kavi yürekli biri...
Şiiriniz bir haykırıştı, inşallah birileri duyar da bir çözüm aranır.
Her şiirinizde olduğu gibi samimi bir söylem, bir yücelik barındıran şiirinizden dolayı sizi gönülden kutluyor, iyi günler diliyorum.
Eksik olmayın var olun sağlıcakla kalın baki selamlar.
Hocam yüreğimizin yangın yeri olduğu bu günlerde henüz yeni düşmüşken şehitlerimiz toprağa şiiriniz hem iç yakıyor hemde bir o kadar serinletiyor elleriniz yüreğiniz dert görmesin..
kana doymayan kafire ve işbirlikçilerine lanet olsun..
inşallah dediğiniz gibi yazmazsınız bir daha böyle şiirler inşallah gerek kalmaz sonsuz sevgiyle ellerinizden ve yüreğinizden öpüyorum..
saygılarım sizedir...
Birileri, düşman etmiş kardeşleri kardeşe.
Oysa, nâmert, saklanmasa benzin döküp ateşe,
O fidanlar hep el ele yürürlerdi güneşe;
Şimdi, güneş göremeden hep yerlerde ezilir.
Sevgili dost,
Bu gün okuduğum en güzel şiirlerden biriydi.
Beğeniyle okudum.
Emeğine,yüreğine sağlık.
Kutlarım dost kalemi.
Saygılar sunuyorum...
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta