Seni
uyandığım sıra bir yere koydum üstadım
neredeydin
bunu hatırlayamam
zira çeneme rahvan ağızlar kıvrılıyor şimdi
zira ağzım
her sabah yeni bir bozkırdır benim.
Her sabah
etimin altı panayırlaşıyor
kulağımın altından dökülüyor nallar
ve silah patırtıları.
Atları yürütmeliyim kafatasımla
ne var ki gereken meyil uzaklaşmak için
çoktan beslendi meyvesi gecikmeyecek.
Eyerden ele sıçrayan hararet yalan
ne zaman şaklarsa kamçılar
atlar kayar yanaklarımdan.
Etim hafif bir ezintiyle kavrıyor varlığını
bu kavrayış dişlerime dayanıyor.
Kabarıyor, kabarıyor
artık mümkün değil atları mahmuzlamak.
Bu kabartılar ki gerçektir hınzırcasına
bir sebepledir bu ortalığı velveleye götürmeleri
bilinsin bundan sonra avuntu
birkaç kelimedir:
"Kanım niçin taşınıyor temellere
niçin kanım
hangi temellere taşınıyor
niçin benim kanım taşınıyor?"
Bu sözler şimdi bir kalıptır dişlerimde
ağzım kurudukça
susmayı öğrenmedikçe parçaladığım toprak
o yapı -temellerinde kanım kuruyan-
mabedim değildir benim.
Nal sesleri gelmiyor uzaklardan
çünkü atlar
etin içinde bir sancı gibi kişnemektedir
şimdi atlar, et...
Ve ben
o ezinti, o itiraz, o gazabın
o doğurgan kabartıların
ta kendisi olabilirim artık.
Kayıt Tarihi : 24.7.2025 12:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!