Yetki
Yetki verilmeden sorumluluk da istenmez.
Orjin insan Ademe verilen yetki neydi, sorumluluğu nedir?
Ademe eşyanın ismini yani hakikatini öğretmek ve meleklerin yani mevcudatın ona secde (itaat) etmesi yetki olarak değerlendirilmeli. Sorumluluk ise bu yetkinin esmanın açığa çıkarılmasında, esmanın Adem soyu ile yansıtılmasıdır.
İnsanlar kendi aralarında yetki ve sorumluluk açısından eşit mesafedeler! Bu yetki ve sorumlluğun kullanılması bakımından ise Allaha karşı eşit mesafedeler. Takva ile olan özel durum ise sadece Allah ile kul arasında özel bir haldir. Kimse Ben takvalıyım, bana itaat edin diyemez. Peygamberlerin durumu özel bir durum.Zaten peygamberlik sona erdi. Yenisi gelmeyecek. İsa konusu misyonun tamamlanması için açılır. Yani İsa görevini tamamlamak için gelir! Yeni din getirmez. Hatta hiç bir dine uymaz! İslam ile adlandırılan tek din olan evrensel dini yani evrensel kuralları ders verir. Yani İsevi, Musevi, Muhammedi, Davudi olarak adlandırılamaz onun ders verdiği din. O İslamdır sadece İslam!
Günümüzde bazıları küstahlığa varan bir üslupla, korku ve tehdit savurarak insanların kendi öğretilerine İslam adına Mecburi istikamet çağırmaları Doğru bir davranış mıdır?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta