Üreten toplumların üretim dili, giderekten toplumların dili olmaktadır. Bu oluşma da, dili zorunlu bir Dünya toplumu dili yapılmaya doğru, adım adım gitmektedir. Evrensel oluşmayladır ki (uluslar arsı girişmeler, yeni kelime ve kavramlarla her toplumun dilini değiştirerek) artık o dile, yavaş yavaş, o dilin etniklik vasfını yitirtirler. Böylece Esperanto dil doğmaktadır. Esperanto dil sırf öznel düşünülmüş bir olgu olmayıp, toplumların dili gibi zorunlu bir belirişin, daha rahat akışlı gelişmeleri sağlar olmasının; doğal eğilimleşmesidir. Sosyal otorite içinde de, en az etnik kültürler bileşeni kadar dil olur. Her etnik kültür, kendi dilini kullanırsa da, zorunlu bir toplum dilini de kullanır olacaklardır. Toplumun dili kısmen sosyal hayatın da, dilidir. Sosyal hayat toplumla iletişime geçtiğinde zorunlu olaraktan bunu algılar. Sosyal hayatın dili genel iletişim için toplumun dilidir.
Bura da kültürler, toplumun dilini öğrenene kadar, toplumlar etnik kültürlerin dillerini bilsin, ya da tercüman aracılığı ile toplum halkı ile girişsin de, denebilir! Bu öneri sağlıklı ve demokratik talep gibi görülürse de yanlıştır. Böyle bir girişme, etniği kendi durağanlığı içinde bırakmak demektir. Bu insanın serbestlikle mağara devrinde kalmak istemesi gibi bir seçenektir. Siz gelişmeyi ve toplumsal sağlayışı istemiyor iseniz, bunu rahatlıkla seçebilirsiniz. O zaman da toplum içinde o etnik muvazaa olaraktan görülebilir. Çünkü toplum: her bir etnik sosyal çokluklar içinde aldığı, her bir bireylerine, toplum içinde üretim yaptırırken, toplum birliğini oluşturan, mesaili bir süreçler girişmesidir. Yani toplum birlik mesaisini ayrıştırır tutum içinde olamaz. Olursa, toplum giderek toplum olmaktan çıkar.
Toplumun işlev yüklenmesi demek, elbette toplumun yeni bir kurumsallaşmasıdır. Kurumsallaşma da yeni bir yük ve yeni bir enerji sarfı gibi görülse de, buradaki temel kazancınız, toplumun organize içinde olması ve toplumun işlevleşen gelişmeler içinde olmasıdır. Toplum eğer sosyal kültürlerin dilini öğrenerek topluma ve halka hizmet veriyorsa bu; etnik kültür için bir kazanç gibi görünür! Gurur verici gelir. Öznel ve hamasi sevinçleşme, anlaması olur! Hal bu ki etnik kültür en büyük kayıp edişi yaşadığını böylece göremeyecektir bile. İnsan ve toplumlar evrensel olana katıldıkça, kompleksleşip daha büyümüş ve gelişmiştir.
Toplum sosyal kültürlerin dilini öğrenerek onlara hizmetler verebilir. Burada yanlış bir şey yoktur. Ancak o etnik dille hizmet verilen etniklik egemen gücün istediği kadar bilir ve eksik yanlış enformasyonların aktarır olmasının sakıncalı yönlendirilme propagandasına ve sömürüye de açık olacağınız da unutulmamalıdır. Temelde bir toplumun etnik dili öğrenip yurttaşını o dille ilettirir olması misyonerlik taktiğidir. O etniklik içinde bilir yanınızı, bilmez kılarak, bir gözünüzü yummak olacaktır. Ki evrensele gitmeyen hiçbir yapısal talep, doğru ve demokrasi içinde, kesp edilmez.
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.