Yine bir insan hakları kapsamında olan mülkiyette elbette toplumsallaşmanın bir sonucudur. Önce emeğe sahip çıkmanın, sonra da emeği özelleştirmenin bir sonucu olaraktan özel mülkiyetle mülksüzleştirilme ortaya çıkmıştır. Yani mülkiyetin özelleştirmesi bir toplumsal sonuçtur. Ve mülkiyete değin bütün ilişkisel düzenleşmeler de, toplumsal otorite anlayışının yasallaşmasını ortaya koymuştur. Mülkiyete değin yapacağınız bir talep de, zorunlu bir toplumsal demokratik girişimin konusu olacaktır.
Yine bir insan hakları olan 2. Maddedeki; ırk, renk, etniklik dinsel inançsal anlayışların hiç birisi dahi toplumun konusu değildirler. Toplum, otoritesini ikiye ayırması ile ırk ve etniklik, dini inanç ve dinsel kanaatler ve kader; toplumun konusu olmaktan çıkartılmışlardır. Tüm bunlar, sosyal hayatın ya da halk alanın otoritesinde olan, sosyal bir yaptırımın konusu olan sosyal alanın öznellikleridirler. Toplumsal huzur söz konusu olmadıkça, sosyal hayatın otoriteleri bunları grup cemaat yapıları içinde düzenler. Ve giriştirirler.
Yani bu tür sosyal yaşantılaşmayı içeren insan haklarının, sosyal oluşumlar içerisinde bir tek otorite kaynakları yoktur. Sosyal hayatta, birçok farklı ve çatışan otorite kaynağının olması, birçok dini ve etnik yapıların olmasından kaynaklanır. Demem şudur ki, kimi insan hakları düzenlemesi olan hüküm ve yaptırımlar; toplumsal hayatı ve toplumsal otoriteyi direkt ilgilendirmezler. Ve yine toplumsal hayatın içinde uygulanması bağlamında, kişinin ırki, dini vs. oluşları toplumu ilgilendirmez. Bunlar demokratik hakmış gibi toplumsal otoriteden talep edilemezler. Daha açığı bunların kendisi bir sosyal halkçı otorite yaptırımıdırlar. Bunların yerleri ve talepleş ilme girişimleri de, her zaman halktır.
Tüm yazılarımda toplumsal alanla, halksal olan sosyal yaşantısal alanı, ya da insan insan ilişkileri olan öznel yaşantılaşma alanını, birbirinde ayırmanın özeni içinde oldum. Bunların birbirine olan onlarca kez çeşit aykırı farklarını ve işleyişler alan, zemin devinmesi aykırılıklarını belirttim. Bütün dikkatleri buraya yoğunlaştırmak ve bir toplumsal yurttaş, evrensel yurttaş bilinci edinmenin gereğine olanca dikkatleri çekmek istedim.
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek