Nesnel, sosyal ve toplumsal olaylarda; kendi iç düzlemlerin, kendisinden zorunlu nedenlerle, değişmeye eğilimli olmalarının, bir çekimi vardır. Yine olgu ve olayların da, yine bir iç zorunluluk nedeniyle, değişmemeye karşı da, isteksizliğinin itişini taşırlar. Değişmemelik gibi duran nokta ile değişmenin eğimleşmesi duran noktanın kendilik sürtüşmesidir bu. Bir değişme, ancak değişmemiş olana göre ve onun varlığı ile kıyaslanır bir bilinç halidir. Bu çekim ve itişim arasındaki süreçleşme alanı DİRENÇTİR (frendir) . Toplumsal süreçler bir ikinci halle de hızla değişirler. Ki en insan dinamikli, insan öznellikler katkılı değişmeyi de bunlar ortaya koyarlar. Bir teknik gelişme eş denişle bir üretim gücü ile bir üretim ilişkisi arasındaki sürtüşenlik değişmesi ne BAĞLI olaraktan, toplumsal düzenleşmelerdeki değişmeler de kaçınılmaz olurlar. Toplumsal gücün süreri ve varlığı da zaten budur.
Toplumsal süreçlerin yol almasıyla zorunlu bir; sosyal halkçıve öznelci tabu ile nesnel öznelci olan değişmeler, girişirler. Oluşan değişmeye karşı sürtüşen dirençler, giderek iki alanı durultup yoğunlaştırarak, konsantre etti. Aynı zamanda da yoğunlaşarak eğimleşen farklı konsantreler, güç toplayıp güç biriktirdiler. Bu kabil öznelci ve nesnelci otoriter anlayışlar içinden hem sosyal, halkçı yaşamı, ortaya çıkardılar. Hem de toplumsal yaşamı keskince ortaya koydular.
Çünkü öznel anlamalı tabu çekim alanı kendi içlerine toplumun pratik düzenleşmelerin güncel (aktüel) yasalarının konmasına şiddetle direniyordular. Öznelci inanmalı otorite, kendi üzerlerinde biriktirilecek her değişmeye ve her yeni olanın düzenleşmelerine, eski olanın yeni olanlarıyla uyuşamadıkları için razı olmuyordu. Yine aynı öznelci otorite, nesnelliğin çekim alanında, yeni yeni olan birikmelerin ağırlık merkezi oluşturması da, öznelci bakışın sarsılan otoriteleri oluyordu!
Otorite sarsılmasının nedeni basitti, değişmez denen düzene karşın değişir olanın belirmesi sırf öznelci olan otoriteyi sarsıyordu. Bu yüzden öznelci mantığın buna, bidattir demeleriyle, nesnelliğin (yani değişkenlik içinde olmanın) çekim alanı içinde bir otorite olmasına da, öznel tabu, hep karşı oluyordu. Çünkü değişme bilinemezliği içeren anlamadır. Oysa öznel otorite, 'bilir olanın' buyurur olması ilkesi ile zihinlere iyice oturtulmuştu!
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta