Rabbimden gelen nuru
Bir rabtı nuraniyle
Kalpten kalbe aktaran
O kalbi nuraniyi
Hak zikriyle yaktıran
Sekaratta kabirde
Hiç yalnız bırakmayan
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
evet ona gerçekten ona muhtacız
Gideyim
Medet ey sultanım felaket sonum
Gelmişim kapına el ver, gideyim
Çevir artık çevir kıbleye yönüm
Sırat-ı müstakıym yol ver, gideyim.
Yeter artık gönül Mevla’ya eğil
Yetmez mi dünyaya verdiğin meyil
Nemrutunki gibi bir kibir değil
Mevlana, Yunusça hal ver, gideyim.
Rabbim, tatlı canı almadan tenden
Gururu, kibiri alıver benden
Şefaat Resul’den, himmetse senden
Cennet bahçesinden gül ver, gideyim.
Tövbe ettim, tutamadım sözümü
Mahcubum kurbanım çekme nazımı
Kırdım yar aşkıyla çalan sazımı
Allah Allah diyen dil ver, gideyim.
Günahkarım, gayrı sana yüzüm yok
Duana muhtacım, başka sözüm yok
Şu dünyanın nimetinde gözüm yok
Altıma serecek çul ver, gideyim.
Şahin Yılmaz
Ellerinize sağlık, selamlar.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta