Bakışların hasret kokuyor küçüğüm
Yüreğini perçinlemiş bir acının yorgunluğunu taşıyor yüzün...
Bakışların firak kokuyor küçüğüm
Kanadı kırık bir serçenin masumiyetini taşıyor nazenin bedenin...
Bakışların özlem kokuyor küçüğüm
Peygamberi bir hasret çekiyor o mahzun yüreğin...
Yalnızlığın en koyusuna esir olmuş
Ayrılık ile imtihan olmuşsun bu fani alemde
Kimse anlamaz yüreğinde büyüyen o ızdırabı küçüğüm
Kimse duymaz içindeki çığlıklarını
Kor ateş gibi sarar tüm hücrelerini
Sarar da acısını anlatamazsın hiç kimseye
Dalından koparılmış çiçek gibisin
Solmuş yüzün, düşmüş başın ve koparılmış hayat bağın...
Annesiz, babasız büyümüş yaşın...
Gecelerde olmasa kim silerdi yanaklarından süzülen gözyaşın..!
Sus küçüğüm sus!
Hıçkırıklarını duymasın kimse
İçine göm bütün hüzünlerini
Merhametsiz bu alemin rahmetine bırakma benliğini
Sus küçüğüm sus!
Ağlama sesli sesli öyle
Sesin rahatlığı rahatsız ediyor! ..
Yokluğu iliklerine işlemişsin küçüğüm
Yuvasız, yataksız geçmiş ömrün
Açlık, susuzluk önemi olmayan bir kaç ayrıntı
Dizlerine başını koyacağın bir annenin
Ellerini sıkıca tutacağın bir babanın hasretini, yokluğunu yaşıyorsun oysa..
Kayıt Tarihi : 9.1.2017 20:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!