Nasıl bir ülkedeyiz?
İnsanlarımızın yürekleri nasıl da taşlaşmış?
Zenginimiz, malına mal katarken yoksulu hiç düşünmez,
Devlet adamlarımız kendi maaşlarına zam kaygısı yaşarken yoksula üç beş kuruşu çok görür,
Kapkaççılar zaten kendi hakkı olmayan başkalarının mallarına tecavüz ettikleri yetmiyor gibi canlarına da kastetmeyi hak sayarlar.
* * *
Ben bunlardan zaten insanlık beklemiyorum.
Beni hayal kırıklığına uğratan, sırasında kendi de yokluklar, acılar çekmiş kişilerin durumları birazcık iyileşmişken kendi geçmişi durumunda olanları düşünmüyor oluşlarıdır.
Babasını kaybetmiş bir yetim kişinin yüzündeki mahzunluğu hiç gördünüz mü? Yoksa kişilerin yetim olduğunu yalnızca sorarak mı öğrenebiliyorsunuz?
Çok sevdiği anne veya babasını kaybetmiş olmanın yanında yokluk içine düşmüş kişilerin yaşadığı acılara hiç şahit oldunuz mu?
Bazen vaazlarda dinlerim; “Adamın biri kirlenen elini (nasıl kirlendiğini anımsayamıyorum) yoldan geçen bir çocuğun başına sürterek temizlemek istemiş. Oysaki çocuk kimsesizmiş ve bu adamın kendi başını şefkatle okşadığını düşünmüş ve çok mutlu olmuş. Adam bu işi hiç de iyi niyetle yapmadığı halde kimsesiz bir çocuğa hiç yaşamadığı ve hep özlediği mutluluğu yaşatmış olmaktan dolayı büyük sevap kazanmış…”
Öte yandan yetime gösterilmesi gereken şefkat hadislerde de dile getirilmiştir;
* 'Kalbinin yumuşak olmasını ve ihtiyacına kavuşmayı istersen, yetimin başını okşa ve ona şefkat göster'
* “Yetimin başını okşayan kişinin eli altındaki saçlar kadar günahı affolunacaktır',
* 'yetimin âhını almaktan ve onu ağlatmaktan sakının'.
Kuran’da ise çok sayıda ayet vardır ki yetimlerin korunmasını, onlara şefkat gösterilmesini, onların haklarının yenilmemesini öğütler veya emreder.
Ne buradaki anlamlı öykü, ne de hadisler ve ayetler etkili oluyor. Bunların çoğunu duymamış olan da var. Onlara diyeceğim yok ama duyanlardan da fazla ilgi görülmüyor…
Bugün evinin direğini kaybetmenin acısı yanında gelir düzeyinin düşüklüğünden dolayı aç arık yaşayan, işine, okuluna gitmek için arabaya verecek parası olmadığı için yürüyerek giden bir aile için yardım toplamak istediğimde her on kişiden yalnızca biri bile yardım taraftarı olmuyor. Herkesin mazereti hazır.
Ya ona inanmazlar, ya da yardımı organize etmek isteyen bana…
Öyle ya, birileri çıkar, Bosna’ya, Çeçenistan’a yardım adı altında hem de Allah adına dindar kesimden topladığı paraları seçim kampanyalarında kullanır.
Başka biri yine bağış v.s adına topladığı paralarla okullar, yurtlar yaptırıp Atatürk düşmanı yetiştirir, Atatürk’ün kurduğu bu ülkede.
Ve beni de bunlara benzetenler olur…
Yazık ki bunca yıllık dostlarıma kendimi tanıtamamışım…. Veya işlerine öyle geliyor…
Hani daha ilkokulda okurduk, Türk Milletinin özelliklerini;
1. Mertlik ve cesurluk,
2. Misafir severlik,
3. Yardım severlik
…..
Ne oldu bu Türk Halkına?
Hani Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da düşman kurşunlarına, toplarına göğsünü siper edenlerin torunları?
Gözümüzün önünde eriyip giden yoksullar, yetimler için eğlencede harcananların kesrini bile vermeyi düşünmeyen günümüz halkı ve bir zamanların değil malını, canını çekinmeden veren kahramanları…
Acaba günümüzün değer yargıları kaybolmuş insanını görseler ne derlerdi.
Bu halk için canlarını yine seve seve verirler miydi?
Daha kötüsü, Allah Korusun, bugün bir savaş çıksa, güzel ülkemizi işgale kalkışsalar, bu halkımızdan düşmana göğsünü siper edecek kaç kahraman çıkar?
Bunları düşünmek bana acı veriyor…
(13.05.2005)
Kadir TozluKayıt Tarihi : 7.7.2006 21:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir yoksul aile için yardım toplamak istemiştim. Yalnızca 1 seferliğine... Yaşadığım hayal kırılığıdır bu yazı....
biz eskiden daha duyarlı,daha şefkatli,acıma duydusu daha fazla olan bir toplumduk...
Babasını kaybetmiş bir yetim kişinin yüzündeki mahzunluğu hiç gördünüz mü? Yoksa kişilerin
yetim olduğunu yalnızca sorarak mı öğrenebiliyorsunuz?
Çok sevdiği anne veya babasını kaybetmiş olmanın yanında yokluk içine düşmüş kişilerin
yaşadığı acılara hiç şahit oldunuz mu?
Bazen vaazlarda dinlerim; “Adamın biri kirlenen elini (nasıl kirlendiğini anımsayamıyorum)
yoldan geçen bir çocuğun başına sürterek temizlemek istemiş. Oysa ki çocuk kimsesizmiş ve
bu adamın kendi başını şefkatle okşadığını düşünmüş ve çok mutlu olmuş.
Adam bu işi hiç de iyi niyetle yapmadığı halde kimsesiz bir çocuğa hiç yaşamadığı ve hep
özlediği mutluluğu yaşatmış olmaktan dolayı büyük sevap kazanmış…”
Yetim kişilerin yüzündeki mahzunluğu ancak kalp gözü açık olanlar
görebiliyor.Acı üstüne acı katmayı becerirler ama yaşanılan acıyı
göremezler ki...Yanındayız diyen yakınlarınız bile söyledikleri sözleri
unutup giderler...Yüreğiniz dert görmesin abiciğim.
TÜM YORUMLAR (4)