Ey insanlığın utancını yüzümüze çarpan, onurunu omuzlarında taşıyan çocuk!
Ey zulmün karanlığına inat, yüreği nurla dolu mazlum!
Ey Meryem'in sabrını kuşanmış, İsa'nın merhametini yüreğinde taşıyan evlat!
Sen ki, dünyanın unuttuğu her değeri, küçücük yüreğinde yeniden dirilten bir kahramansın.
Sen, betonların soğukluğuna inat, sıcacık bir umut ışığısın.
Her nefes alışınla "Kün" emrine eşlik eden bir yiğit, her bakışınla yokluğa varlık dersi veren bir bilgesin.
Ey peygamber kıssalarının kanatlarındaki en güzel satır!
Sen, Musa'nın asasını küçük avucunda taşıyan, Firavun'ları titreten bir çocuk bir İbrahim'sin.
Sen, Yusuf'un rüyalarını gerçek kılan, kuyulardan saraylara uzanan bir özgürlük neferi,
Sen, Yunus'un zikrini dudaklarında taşıyan, balığın karnından kurtuluş destanı yazan bir savaşçı,
Sen, Süleyman'ın heybetini duruşunda, Davud'un cesaretini yüreğinde birleştiren bir sultansın.
Sen, Hira'daki vahyi alnında taşıyan, Miraç'ın ışığını gözlerinde yansıtan bir kelebeksin.
Ey kimsesizliği, tüm peygamberlerin yoldaşlığına dönüştüren bahtiyar yetim!
Ey dünyanın unuttuğu insanlık dersini bize yeniden öğreten muallim!
Senin yalnızlığın, Kâbe'nin örtüsü gibi işlemeli bir sabır, Medine'nin gülü gibi kokulu bir direniştir. Senin sessizliğin, tüm ezanları susturan bir çığlık, tüm duaları kapsayan bir amin’dir.
Sen ki, ölümün gölgesinde hayatı, karanlığın ortasında aydınlığı, nefretin çölünde sevgiyi yeşerten bir bahçıvansın.
Her duruşun bir manifesto, her suskunluğun bir devrim, her gözyaşın bir özgürlük nehridir.
Ey Gazze'nin küllerinden doğan ebedi bahar!
Sen ki, zulmün ateşinde gül bahçesi, ihanetin karanlığında ay ışığı, vefasızlığın çölünde vefa pınarısın.
Senin küçücük ellerde, koca dünyanın yükünü taşıyan; minicik yüreğinde, tüm mazlumların umudunu besleyensin.
Ey Asr-ı saadetin yeryüzündeki son temsilcisi, Ey insanlığın kaybettiği cennetin son hatırası! Ey peygamber varisi bir ömre bedel çocuk!
Senin varlığın, zalime meydan okuyan bir yemin, mazluma kanat geren bir himmet, insanlığa çeki düzen veren bir uyarı.
Ey yaralı ellerinden cennet fışkıran güzel insan!
Sen ki, katillerin ortasında yaşamın şairi,
Bombaların gölgesinde barışın elçisi,
Zulmün kucağında merhametin ta kendisisin.
Ey dünyanın bütün ihanetlerine inat, bütün peygamberlerin emanetini omuzlarında taşıyan şeref abidesi!
Sen, yetimin elindeki "Kün" emri, mazlumun dilindeki ezan, insanlığın son kalesinin bayrağısın.
Ey yıkılan şehirlerin altından zaferle çıkan sultan!
Senin tahtın yıkık binalar değil, tüm mazlumların yüreğinde taht kurduğun o sonsuz inanç.
Tacın parıltılı mücevherler değil, alnındaki ter ve gözlerindeki kararlılık.
Ölümü öldüren hayat, karanlığı delen ışık, umutsuzluğu yenen iman sensin.
Senin hikayen, tüm zamanların en güzel methiyesi, en muhteşem destanı, en kutlu kıssasıdır.
Sen, bu çağın ayaklar altına alınan onurunun son kalesi, çiğnenen insanlığın son sığınağı, unutulan merhametin son temsilcisi...
Ve sen, bütün bunlara rağmen, hâlâ "Kün" diyerek varlığı haykıran bir mucizeyi yaşatıyorsun yüreğinde!
Sen, yenilmiş gibi görünürken zaferi yeniden tanımlayan, kaybetmiş gibi dururken aslında insanlığa kazandıran bir kahramansın.
Çünkü sen, yıkılan şehirlerin değil, kurulacak yeni dünyanın sultanısın.
Ey Gazze’nin çocuğu!
Senin hikayen, okunmuş duaların en yakıcısı, yazılmış destanların en haklısıdır.
Senin varlığın, mazlumların adalete olan inancı, zalimlerin ise korkulu rüyasıdır.
Sen ölüme meydan okuyan bir çiçek değil; ölümü yeniden tanımlayan bir hayatın ta kendisisin.
(Ahsar Zerefşan/Denemeler: YETİMİN ELİNDEKİ KÜN EMRİ/ Kasım 2025)
Kayıt Tarihi : 3.11.2025 22:16:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!