YETER Kİ UMUT YİTİRİLMESİN
Türkçe dersinde sınıf beşer kişilik gruplara ayrılmıştı. Her gruba bir kitap verilmiş, her grup kendi arasında işbölümü yaparak bir sunum gerçekleştirecekti. Sunumun sonunda birinci gelen grup, kitapla ödüllendirilecek ayrıca en yüksek ders içi performans notu alacaktı. Grupta: I. Kişi kitabı temin edecek, II. - III. Kişi okuyup özetleyecek, IV.Kişi kitabı tanıtacaktı. V. Kişi ise kitapta en ilginç bulunan yeri dramatize edecekti. Hazırlık için bir hafta süre verilmişti.
Umut grubu, kendi arasında iş bölümü yapmış dramatize işini Umut’a vermişti. Sunumunu yapacakları kitabın adı: ‘’ Yeter ki Umut Yitirilmesin’’ di. Umut, sınıfın komedi dükkânı olarak anılırdı. Sınıfta, sınıfı güldürmek harici hiçbir etkinlikte yer almazdı. Bu görevi de seve seve almıştı. Diğer gruplar Umut nedeni ile ‘’Umut Grubu’’nu şanslı görüyordu.
Bir haftanın sonunda, 4.ders Türkçe dersinde sunum başlamıştı. Umut Grubu panik içindeydi. İlk üç ders, sınıfta olan Umut 4. ders sınıfta yoktu. İlk dört grup sunumunu yapmış, sıra Umut Gurubu’na gelmişti. Öğretmenleri Umutsuz olarak sunumu yapmalarını istedi.
Grubun sözcüsü kitabı tanıttı.
II. Kişi özetledi. Özette: ‘’ Kitapta umut bir yıldıza benzetilmiş. Umudu kaybetmek ışığın söndüğüne inanmak ve karanlığa bürünmektir.’’ ifadesinden sonra III. Gurubun sözcüsü:
-‘’Sizin gibi mi? ’’ dedi.
II. Kişi:
- Merak etmeyin, kitapta o sorulara da cevap var. Kapanan her kapı, umuda açılmış yeni bir kapıdır.
II. Gurubun sözcüsü:
- Sizin Umut kapınız hepten kapalı.
Sınıf gülüyor, öğretmen devreye girip susturuyordu. Sınıf sakinleşince, Umut Gurubu’nun III. kişisi devreye girdi:
- 10 sayısının 3’e bölümünü ele alalım: Böldükçe bölünür. Umut onun gibidir. Böldükçe bölünebilen, çarptıkça çoğalabilen… Yeter ki bölebilelim, yeter ki çarpabilelim.
II. Gurubun sözcüsü:
- Onun için mi sizin Umut her an her yerde, dersin her anında… (Bu ders hariç)
Öğretmen yine devreye girdi: ‘’Arkadaşlar olayı tartışmaya dönüştürmeyelim, burada sadece sunumlarınızı yapacaksınız.’’
Sıra dramatize bölümüne geldi, Umut yok. Sınıf tempo tutup:
Umut, Umut, Umut
Korkak Umut, kaçak Umut
Ko-ko, koş, ka-ka, kaç
A-aa, avucunu ya- ya, yala
U- u umut, birinciliği u- u, unut
Grubun dört kişisi hükmen yenilgiyi kabul etmiş bir yandan üzüntü bir yandan Umut’a kızma duyguları içerisinde idi.
Öğretmen III. Gurubu tam birinci ilan edecekti ki kapı çalındı, Umut içeri girdi. Tüm sınıfta, alaycı bir bakış; gülümsemeler… Öğretmen sordu:
- Sen niçin zamanında gelmezsin? Arkadaşlarına bunu nasıl yaparsın?
Umut:
- Öğretmenim, benim görevim: ‘’ Umutlar yitirilirse ne olur’’ onu göstermekti. Umutların yitirilmesi bundan güzel anlatılamaz ki… Burada 5 grup var, bir grup kazanacak 4 grup kaybedecekti ama hiç biri umudunu kaybetmeyecekti. Böyle bir durumda sadece bizim grup umudunu da kaybedecekti ve ben ömür boyu arkadaşlarımın sevgisini. Ben onu sergilemek istedim. Burada yarışmayı kaybetme durumunda, (ki kaybedersek) arkadaşlarımın sevgisini kaybetmeyeceğim. O duygu yeter bana. Karar sizin.
Öğretmenin şaşkınlığını gören Umut konuşmasını sürdürdü:
- Siz beni bugüne kadar dersi dinlemeyen, hiçbir etkinliğini yapmayan, dersten kaçan olarak tanıdınız. Artık o ben, ben değilim. Ben bugünden sonra yeni bir benim. Umuttan umuda koşan, Umut. Yılmayan, umuda doymayan Umut. Bu konuşmamı bizim grubu birinci yapmanız için yapmıyorum, artık küçük hedeflerin sadece büyük umutlara bir basamak olduğunu biliyorum. Ben o basamağı çoktan geçtim. Öğretmen şaşkınlık içerisinde: ‘’Bu büyük değişim kararının sebebi nedir? ’’ diye sorduğunda:
Umut:
- Öğretmenim, kitapta depremde göçük altında kalan bir çocuğun bir ömür değil, bir gün değil, sadece bir dakika daha fazla yaşama umudu ile 17 gün nasıl çığlık attığı ve 17 gün sonra göçük altından çıkınca hayata nasıl dört elle sarıldığı yüreğimi parçaladı, rüyalarıma girdi. Eşini kaybeden birinin, eşinin öldüğünü bir daha geri gelmeyeceğini bile bile çocuklarına her gün; ‘’akşama babanız gelecek’’ demesi, her kapı çalışta gelecek umudu ile kapıyı açması… Çocuklarını babasızlık duygusundan uzak büyütmesi… Kendisini yalnızlık duygusundan uzak büyütmesi… Son cümle aldı götürdü öğretmeni farklı dünyalara.. Yanağında iki damla yaş belirdi.
Umut konuşmasını sürdürdü:
- Bugün hiç farkına varmadığımız bayrağın, okullara gelip gitmenin, yıllar önce yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığında bir tek umut ışığı ile nasıl dalga dalga büyüdüğü, bugünlere gelindiği anlatılmış. Annem babam, benden vatanı kurtarmamı istemiyor. Göçük altından çıkmamı istemiyor. Karnemde ‘’bir tek beş’’ görmek istiyorlar ve ben onu gösteremedim. Düşündüğümde bir tek beş almayı başarabileceğime inandım, bir de öğretmenlerimden ‘’bir tek’’inin sevgisini kazanabileceğimi. Okuduğum kitap bana bunu gösterdi ayrıca ‘’bir tek’lerden koskoca bir dünyanın oluşabileceğini…
- Öğretmen:
‘’ O, bir tek öğretmen, ben oldum şimdi ve ‘’bir tek beş’’i veren öğretmen.’’ ‘’ Sen çoğulların peşinde koş şimdi.’’ dedikten sonra sınıfa dönerek:’ Ne dersiniz arkadaşlar, Umut çoğulları yakalayabilir mi sizce? ‘’ Umut gibi olanlar çoktan farklı dünyalarda arıyordu kendilerini, bu soru sanki paraşütle sınıfa inmelerini sağlamış gibi hayal dünyasından alıp çekmişti. Bütün sınıf, birincilik beklentisine kapılan III. Grup da dahil: ‘’Umut! Umut! Umut! diye alkışlıyordu.
Böylece o gün, belki de hiç sönmeyecek bir ‘’Umut Fitili’’ ateşlenmişti.
İbrahim ŞAHİN
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 27.2.2011 15:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüreğinize sağlık. Heyecan içinde beğenerek okudum.
Yaşama, makineye bağlanarak tutunanların benliğinde bile bir yaşama umudu mutlaka vardır. Yerinde ve farklı bir eser olmuş
Mevlam kimsenin umudunu tüketmesin dileklerimle
İçten saygılarımla
Umutlar boş durmayın ,hadi ileri ..Bu ülkenin size çok ihtiyacı var.Başınız dik ,alnınız açık olsun..
En kocaman puanımla kutlarım öğretmenim..
TÜM YORUMLAR (12)