Yeter ki Gel Şiiri - Yorumlar

Abdurrahim Karakoç
368

ŞİİR


1583

TAKİPÇİ

Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üç yüz altmış beşi böl on ikiye
Sırala otuzu say da gel canım.

Bekletme geciken müddet ziyandır
Güzele kin, öfke, hiddet ziyandır

Tamamını Oku
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa 30.09.2010 - 23:54

    YAZARLAR VE ESERLER
    Abdurrahim Karakoç

    Birçok telif esere imza atmış olan eğitimci-yazar, aynı zaman hemşehrim Sıddık Demir, bizim yörede önemli bir isme sahip olan “Dirgen Ali”yi romanlaştırmış..Gelenekleri, görenekleri, kavgaları, dostlukları söz deseni içinde okuyucuya sunan Sıddık Demir, belli ki Dirgen Ali efsanesinin tesiri altında kalmıştır.. Hani iyi de olmuş.. İnce Memet usulü hayale dayalı bir kitap değil, gerçeklerin su katılmamış romanlaştırılmasıdır Dirgen Ali..Ben, Dirgen Ali’yi tanımadım, çünkü çok küçüktüm.. Fakat oğlu Fakı’yı ve İsa’yı tanırım.. Torunu Merdan Binboğa da sevdiğim bir dostumdur..Sıddık Demir, 152 sayfaya vurdulu-kırdılı geçen bir devri sığdırmış.. Kitabın başlangıcında düz bir hikâye anlatımı çıkar önünüze. Amma sonlara doğru daha doyurucu, daha roman üslubu yerini alır.. Saf Anadolu insanlarının damgaladıkları bir devri anlamak isterseniz, Dirgen Ali’yi okumalısınız.. 10 bölümden oluşan eserin her bölümünü Yavuz Han’dan ve şimdiki şairlerden şiirlerle açmış Sıddık Demir.. Bir güzel çeşni olmuştur, diline sağlık..İsteme adresi: Berikan Elektronik Basım Yayım San. ve Tic. Ltd. Şti. GMK Bulvarı 80/1 Maltepe-Ankara. Tel: 0312/232 62 18. Faks: 0312/232 14 99..

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay 30.09.2010 - 22:01

    66 diyen birisi mi var?beni kimse yenemez bu oyunda,valla!,..:)))))))))

    'gel' demenin guzel siiri...

    kutluyorum Karakoc'u....saygilarimla...

    Cevap Yaz
  • Aşık Kevseri
    Aşık Kevseri 30.09.2010 - 21:04

    Kitap 'aşk masal'der, yıkar, bırakmaz
    Akıl 'tedbir al'der çöker, bırakmaz
    Korku 'gitme kal' der çeker, bırakmaz
    Sen gönül sözüne uy da gel canım



    Bu dörtlüğün içindeki çiftli edebı sanatın inceliği mükemmelin ötesinde mükemmel...

    YÜCE ALLAH sizlere iman ve uzun ömür versin inaşallah. (amin)

    Saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 30.09.2010 - 18:02

    İyi ki, varsın, şiir.

    Tebrik ediyorum günün şairini ve şiirini

    Cevap Yaz
  • Hülya Coşkun
    Hülya Coşkun 30.09.2010 - 17:53

    Çok beyendim.Elinize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 30.09.2010 - 17:16

    ...bir kaç gündür...şiirin duruşu ve hikayesi ile kendimize belki bilipte söylemediğimiz bir durum fotoğrafı çekmeye çalıştık...oysa şiirde duruş kadar asıl mesele...şiire inanmaktır...neden mi...şiir en ilkel insanın tahta sofrasına bırakılan..ve ondan habersiz gizlice yüreğine sızan açlık ve onun garip öyküsüyle başlar...açlık ve şiir..garip bir ikili gibi görünse bile hadi..konuyu irdelemeye başlayalım...ilk hücrelerin ve gök olaylarının yeryüzü rahminde görüldüğü ta o günlere gitmeye ne dersiniz...tabi ki de şaka...o kadar uzak bir atmosfer oyunu veya ...beyinlerimizin kırılma noktasındaki asıl öyküsüdür insanın.. ve şiir hiçbir tokluğun yerine geçemediği..ruh ile ruhlarınızın el ele kendi otağında ki bir buluşması gibidir..çok derinlemesine aklımızın alması neredeyse mümkün olmayan...bir kurallar silsilesinin tek taraflı kapital hissiyatı ile diyaloğu gibi demek yanlış olmasa gerek...şiir aç insanların doyurulması olayıdır...açsınız..herkes gibi siz ve onlar ve diğerleri....talep o kadar büyük ki...şiir doyumsuz insanın hangi reçetesine ilaç yazacağına şaşırmadan ki bizlerin vahim yüz ifadelerine rağmen...doyurmaya devam ediyor...etmeli de...gördünüz mü bildiğiniz şiir ve bildiğimiz şiir aslın da çok farklı değil...konusu ..şekli...hacmi...becerisi..estetiği..ne olursa olsun...açlığınızın bitmeyen gerçek besin tarlasıdır şiir...şair mi...o bu toprakların gerçek hakimi iken devri dışı bırakılmaya..çalışılan..marabalarından çokta farklı değildir...tıpatıp aynısıdır...emek ve açlık...sömürü!... hiçbir vakit şair de yeri olmayan...o zaman kime ait bir sözdü..size mi acaba..kime...asla şiirin topraklarında adımlarını gizleyemeyen..uyruksuz ve sahte durumların gerçek analiz raporuna bakmak gerekir...birgün neden olmasın...ama o vakte kadar..günün şiirlerinde..bakın bakalım..kendi şiirleriniz kadar adımlarını gizleyen..ve umut senaryoları...durmakta mı...veya gizlenmiş mi sayfalarınızın açlıklarına ve şairlerinizin arkalarına...inanmak ve şiir...şairin gerçek helal lokmasıdır..bütün açlıklarımıza rağmen..gelecek en kötü durmların hiçbiri korkutmasın sizi..şair olduğunuza önce siz inanın..ve şiirinizin topraklarında yalnızca siz ekin ekin...onu biçeçek gönüllüler o kadar çok ki...saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 30.09.2010 - 16:14

    Ben de sayın şair Abdurrahim Karakoç'u beğenen okuyuculardanım.

    Şiirlerini haz duyrak lezzet alarak okuyorum. Benim için muteber olan şair farklı konularda farklı şiirler yazabilen yazar ve şairlerdir. Akrabalık derecelerini bilemediğim, bir de; sayın Bahaattin Karakoç 'un tarzını ve şiirlerini beğeniyorum. Her ikisi de beğendiğim şairler arasında kayıtlı ve gönlümde yerleri olan; zaman zaman, şiirlerini kıskandığım ve birazcık olsun birikimlerinden istifade etmek istediğim değerli yazarlardır. Her ikisi de iyi ki varlar iyi ki yazıyorlar ve ben onları tanıdığım için onur duyuyorum. Teşekkürlerimi ve her daim baki selamlarımı sunuyor, uzun ömür diliyorum.

    Ne var ki herkesin istediğinde ulaşacağı bir konumda olan şairlerimizin şiirlerinin bir kaç şiirden fazlası, günün şiiri sayfasında okumaya dayatılması, bütün dayatmalar gibi istenmeyen bir durum hasıl ediyor. Her şair kendi nev- i şahsıyla saygı görmeğe layık olabilecekken, böyle körler sağırlar bir birini ağırlar durumları artık usanç verici. Teşbihte ve tesbitlerimde hata olduysa hoş görünüze sığınıyorum.

    Lakin bizler hepimiz hoşlandığımız konularda bazen galeyana gelip, ifrada kaçabiliyoruz. Biribirimize uyarılarda bulunmalı, nezaketi elden bırakmadan doğruları söylemekten kaçınmamalıyız. Zira insan içinde bulunduğu duruma objektif bakamaz.

    Eğer eleştiri özü sözü doğru birinden geliyorsa kıskançlık yoksa, kaale alınmalıdır. Çünkü o bakış daha objektiftir. Seçici kurula da emeklerinden dolayı teşekkürler.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu 30.09.2010 - 16:05

    Kitap 'aşk masal' der, yıkar, bırakmaz
    Akıl 'tedbir al' der çöker, bırakmaz
    Korku 'gitme kal' der çeker, bırakmaz
    Sen gönül sözüne uy da gel canım.

    ..
    AŞK kadar gerçek ve şiirdi...

    Cevap Yaz
  • İlyas Demirbaş
    İlyas Demirbaş 30.09.2010 - 15:40

    Bende şairi şiiriyle tanıyanlardanım ve güzel bir şiir,usta kalemden çıkmış,okunması ferahlık veriyor...

    Cevap Yaz
  • Cemal Gören
    Cemal Gören 30.09.2010 - 15:25

    Çağımıza Damgasını Vuran Şair
    Abdurrahim Karakoç

    Abdurrahim Karakoç’u anlatabilmek her babayiğidin harcı değildir; dolayısıyla benim de harcım değil... Ama üstadımın ve değerli okuyucuların hoşgörüsüne sığınarak gücüm yettiğince, dilim döndüğünce bir şeyler yazmak istiyorum hakkında…
    Birçok kişi Karakoç’u zamanımızın Karacaoğlan’ı olarak gösteriyor. Bu ifade güzel bir ifade ama -bana göre- eksik bir ifade… Neden? Çünkü Karacaoğlan -genel olarak- beşerî aşk şiirleri yazan ve ismi Türk Edebiyatına altın harflerle yazılmış çok değerli bir ozanımızdır. Amacım asla bir Karacaoğlan - Abdurrahim Karakoç karşılaştırması yapmak değildir. Zaten üslupları da farklıdır. Vurgulamak istediğim husus şu: Abdurrahim Karakoç beşerî aşk şiirlerinin yanında ilahî aşk, hiciv(taşlama) , tabiat şiirleri, didaktik şiir dediğimiz eğitici-öğretici nitelikli şiirleri de ustalıkla yazan nadir şairlerimizden birisidir. Bu yönleri ile onda Karacaoğlan’ın yanında Yunus Emre’yi, Köroğlu’nu, Dadaloğlu’nu, Nef’i’yi, Âşık Veysel’i ve benzeri şair ve ozanlarımızı bulabiliriz. Ama Abdurrahim Karakoç’un tarzı bu şair ve ozanlarımızın hiç birisine benzemez. O der ki: “Açılmış çığırdan dosta gidemem/Ayaklarım ize sığmaz ölürüm”. Yani o, kendi tarzını kendisi belirlemiş, kendi çığırını kendisi açmış ve o çığırda emin adımlarla yürümekte olan güzide bir şairimizdir.
    Karakoç, toplumun her kesimine hitap edebilen bir şairdir. Bazı şairler vardır, şiirleri sadece üst kesime hitap eder, tabandaki vatandaşlarımız bir şey anlamaz. Bazı şairlerimizin şiirleri de köydeki vatandaşın ilgisini çeker, derinliği olmadığından üst kademedeki şahıslara yavan gelir. Bu noktada sizlerle bir hatıramı paylaşmak istiyorum:
    Üstadımla birlikte Yargıtay Eski Başkanı, değerli hemşerim Osman Arslan Bey’e
    -başkan olduğu zaman- “hayırlı olsun” ziyaretine gitmiştik. Hoşbeşten sonra sevgili Başkanım, Karakoç üstadımızın “Hâkim Beğ” şiirini baştan sona ezberden okudu…
    Gene bir dergide okumuştum. Bir yazar diyordu ki: Babamın kasketinin içinde Abdurrahim Karakoç’un şiirleri vardı; Kahvehane ve sohbet ortamlarında kasketinden çıkarır onları okurdu… İşte anlatmak istediğim budur; gerçek şairlik budur… Şairin şiirlerinden en üstteki bürokrat, profesör ve benzeri kişilerle birlikte alttaki köylü vatandaşımız da aynı şekilde etkileniyor, heyecanlanıyor ve tefekküre dalabiliyorsa şair hedefine ulaşmış demektir. Üstadımızın hemen hemen bütün şiirleri bu özelliği taşır. Şiirlerinin toplumun bütün kesimlerinde heyecan ve ilgi uyandırdığını görürüz. O, toplumun her kesiminin anlayabildiği, faydalanabildiği, onların ağzı, dili, sevinci, neşesi, hüznü, öfkesidir. Yani o, toplumun çok kaliteli bir tercümanıdır. Şair, toplumun ufkunu açan, ona yol gösteren, ona kılavuzluk eden bir öğretmen olabildiği ölçüde şairdir. Bir öğretmen de öğrencilerinin seviyesine inebildiği ölçüde iyi öğretmendir.
    Üstadımızın şiirleri ile ilgili olarak onlarca mastır ve doktora tezi hazırlanmıştır. Yüzün üzerinde şiiri bestelenmiş; dilden dile, gönülden gönüle dolaşmaktadır.
    Şiirlerinde, insanı tefekküre mahkûm eden ifadeler vardır. Üçüncü göz, dördüncü cemre, beşinci mevsim, suların ıslatılamaması, lambada titreyen alevin üşümesi, gölgenin armağan verilmesi, göğsünden vurulması, güneşte görülmesi ve benzeri yüzlerce sır taşıyan ifadeler…
    Abdurrahim Karakoç sadece şair midir? .. Hayır… O, aynı zamanda güçlü bir yazar ve de en önemlisi, bir dava adamıdır. Der ki:
    “Ben milletim uğruna adamışım kendimi/Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir/Zulüm Azrail olsa hep hakkı tutacağım/Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.”
    O, arı-duru, pırıl pırıl akan Karakoç ırmağında yolculuğuna devam etmektedir. Asla kirli sulardan yana dümen kırmaz. Geçmişi tertemiz, geleceğini de tertemizliğe adamış; haksızlıkların, adaletsizliklerin, ahlaksızlıkların, siyasi idraksizliklerin, milli ve manevi değerlerimize yapılan saldırıların üzerine pervasızca giden bir Anadolu yiğididir.
    Çok iyi biliyorum ki, hakkında kullanmış olduğum bu ifadeler onun hoşuna gitmeyecektir. Çünkü onun mizacı övülmeye, methedilmeye müsait değildir.
    O, her yazdığı şiirde, yazıda ve her yaptığı işte Allah rızasını gözeten müstesna bir insandır. Ama üstadımın hoşgörüsüne sığınarak, gerçeklerin karanlıkta kalmaması gerektiğini düşünüyorum.

    Daha önce de ifade ettiğim gibi onu okuyup da tefekküre dalmamak mümkün değildir.

    Ben: Gönlü aklına uymayan deli..
    Ben: Az düşünceden doymayan deli.
    Ben: Beni ben diye saymayan deli...
    Bırakın, ben benden uzaklaşayım.
    ------------------------
    “Belemişler kaplara, uyutmuşlar suları
    Ve sermişler iplere, kurutmuşlar suları
    Dalmışlar eğlencenin fikirsiz oyununa
    Ya toprakta ya gökte unutmuşlar suları.”
    ------------------------
    Elimle musluğunu açtığım sular yandı
    Yürüyerek içinden geçtiğim sular yandı
    Boyu üç yılı aşan sabır orucu tuttum
    İftar vakti olanda içtiğim sular yandı.
    ------------------------
    “Önce kökü dalda, dalı çiçekte
    Çiçeği meyvede, meyveyi renkte
    Var olan her şeyi bir çekirdekte
    Onu da Mevla’da yitirdim anam.”
    ------------------------
    “Mezar taşlarında kitabeleri
    Okumak huyundu öteden beri
    Giderdin ezele, dönmezdin geri
    Solardı gözlerin, hatırlar mısın? ”

    Hadi düşünmeyin, tefekküre dalmayın elinizdeyse…

    Şimdi üstadımın çeşitli konulardaki şiirleri içinden aldığım dörtlüklerle baş başa bırakıyorum sizleri:

    Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
    Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
    Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
    Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde
    Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
    -----------------------------
    Paylaştık zahmet çekmeden İslâmlık mirasını
    ibadet etmeyiz Hakk’a almadan kirasını
    Esiriz nefsin elinde, bilen yok çaresini
    Namaz, oruç, hac ve kurban hep riyadır, hep riya
    Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya!
    -----------------------------
    Kurnaz emer budalanın kanını
    Böyle yürür hokkabazın kanunu
    Doğru karar eğri dostun canını
    Sıkar amma neden sonra anlarsın.
    ------------------------------
    Giderken alkolden girdi komaya
    Meyhaneyi yurt sayardı bu deyyus.
    Yemin eder “Pazar” derdi Cuma’ya
    Ağustos’u Mart sayardı bu deyyus.
    ------------------------------
    Kevser bardakları atıldı raftan
    Her şaraba KÜP olanlar ön safta.
    İffet timsalleri kovuldu saftan
    Her bebeğe TÜP olanlar ön safta.
    -------------------------
    “Yalan-dolan ile devran sürmeyi
    Biz ne bilek beğim böyükler bilir
    Milletin başına çorap örmeyi
    Biz ne bilek beğim böyükler bilir.”
    ------------------------
    “Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
    Sen ana karnında boşa durursun
    Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
    Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
    Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.”
    -------------------------
    Eşkıyalar, huzuru bu ülkeye yâr etmez
    Beyinsiz mandalara ne söylense kâr etmez
    Umutlanma boş yere ey milleti mücella
    Kendi bermurad olan seni bahtiyar etmez.
    -------------------------
    “Doğru mu, yanlış mı karar sizlerin
    Biz aklın durduğu çağda yaşadık.
    'Ben dinsizim! ' diyen beyinsizlerin
    Din dersi verdiği çağda yaşadık.”
    -------------------------
    Beni dinle ey kadı
    Bozuldu işin tadı
    Zulümse eğer adı
    Kenan yapsa da aynı
    Yunan yapsa da aynı.
    -------------------------
    Gene tehir etme üç ay öteye
    Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
    Otuz yıl da babam düştü ardına
    Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
    ------------------------
    Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
    Keyf için gelmedik bura tohdur beğ.
    Fukara harcından yaz da bir ilaç,
    Olsun derdimize çare tohdur beğ.
    ------------------------
    Gitmişti makama arz-ı hâl için
    'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
    Bir azar yedi ki oldu o biçim..
    'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
    -------------------------
    Kancayı dine taktı tüm sapıklar sürüsü
    Medyayla yol alıyor dinde reform virüsü
    Emir yüksek yerlerden verilmiştir belli ki
    Dikkatle bize bakar Washington'u, Paris'i! .
    --------------------------
    Yoksa Allah korkusu, hükümransa çağdaşlık
    Çekirgeyle zürafa takaslanır yukarda.
    Kişinin liflerine sinmiş ise yobazlık
    Hak, hukuk ve insanlık makaslanır yukarda.
    ---------------------------
    Öğrenemedik hâlâ Baykuş kimdir, Doğan kim?
    Vatanı parselleyen, milletimi sağan kim?
    Dinmeyecek mi acep bu uğursuz fırtına? !
    Şamata çok, şaşırdık, gürleyen kim, yağan kim?
    ---------------------------
    Beyaz camda kara baykuş
    Gül üstüne türkü söyler.
    Yaş tezeğe sinek konmuş
    Bal üstüne türkü söyler.
    ---------------------------
    Tarihe taht kurup oturan canlar
    Âleme adalet götüren canlar
    Üç kıt'ayı dize getiren canlar
    Prensleri bulduk... Unuttuk sizi.
    ---------------------------
    Derisini yüzdük demokrasinin,
    İşi iştir imtiyazlı asinin.
    Hakikatte vahşi, sözde 'vasi’nin
    Dörtnala gidilir yolunca Hasan.
    ---------------------------
    Güneş yükselmeden kuşluk yerine
    Bir adam camiden döndü evine
    Oturdu sessizce yer minderine
    Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
    Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı…
    ---------------------------
    ---------------------------
    Yiğidim aslanım, ha gayret eyle
    Gaflet üstümüzde kalmasın böyle
    İmanla yatıp-kalk, ihlasla söyle
    Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor
    Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
    -------------------------
    Bilir misin gardaş Türk illerinde
    Havada yıldızlar, dağda kar üşür.
    Tutsak soydaşların türkülerinde
    Dört mevsim ötede bir bahar üşür.
    -------------------------
    Dünün insan yiyen kanlı çarkı yok!
    Yüzlerde gam, gönüllerde korku yok...
    Çerkezi yok, Kürdü yoktur, Türkü yok...
    Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.
    -------------------------
    Almak-satmak, tapu-senet nafile
    Toplayıp yığdığın servet nafile
    Sıla nafiledir, gurbet nafile
    Yağmaya tozmaya değmez bu dünya.
    -------------------------
    Yürü, koş, uyu, otur, kalk
    Yukarı bak, aşağı bak
    Dört yana dönmeyi bırak
    Her duruş ecele doğru.
    -------------------------
    Gölgesinde otur amma
    Yaprak senden incinmesin.
    Temizlen de gir mezara
    Toprak senden incinmesin.
    -------------------------
    Serçe kadar yok musun be? !
    Hadi uç uçabilirsen...
    Akıl, izan, idrak sende
    Kader seç, seçebilirsen...
    -------------------------
    Alev sardı âlemi, uyanmayın daha siz!
    Altta döşek yanıyor, üstte yorgan yanıyor.
    Beşikler besmelesiz, mezarlar fâtihasız…
    Doğan insan yanıyor, ölen insan yanıyor.
    -------------------------
    Bu bir cinnet krizi, gerçekler yolunuyor
    Gönül parkımızdaki çiçekler yolunuyor
    Kuzular yolunuyor, ördekler yolunuyor
    Kazlar tüyünü döktü, uyan artık Türkiye! .
    Iğdır’da şafak söktü, uyan artık Türkiye! .
    --------------------------
    Aşçılık yapmasan da benden sana tavsiye
    Dibi delik kazandan tencereden uzak dur.
    Bencil tabansızlara sakın yazma mersiye
    Pislik kokan kapıdan pencereden uzak dur.
    --------------------------
    Uyu uyu yat uyu masallarını bırak
    Uyan sen, karış karış toprakları uyandır.
    Çiçek açsın her taraf sizinle revnak revnak
    Uyan çocuğum, çalış, yaprakları uyandır.
    -------------------------
    Türksün, Müslümansın; dahası var mı?
    Unutma bunları aman ha bacım.
    Senin ak yüzünden ak olmamalı
    Dağda kar, külekte ayran ha bacım.
    -------------------------
    Dalıver derinlere, derinler şekillensin
    Bugünkü eserinle yarınlar şekillensin
    Dedene şekil vermek senin elinde değil
    Öyle gayret göster ki torunlar şekillensin…
    --------------------------
    Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da
    Işık, kılavuz ol gittiğin yolda
    Kur'an'dan feyz alan bir mektup ol da
    Yazdığın kitaplar seni okusun.
    -------------------------
    Seyreyle âlemi ibret içinde
    Görene hikmet var hikmet içinde
    Türlü renk, sayısız lezzet içinde
    Topraklar meyveye rahmet dağıtır.
    ------------------------
    Unutma, tez geçer zulmün ezası,
    Sabretmeyi bileceksin; tamam mı?
    Yiğide ar değil bahtın kazası
    Hakk'a teslim olacaksın; tamam mı?
    -------------------------
    -------------------------
    Beş yüz itten kaçan kurda
    Kurt diyenler halt eylemiş.
    Şehit verilmeyen yurda
    Yurt diyenler halt eylemiş.
    -------------------------
    Ya... işte tarihin böyledir oğul!
    Geçmişten hız alsın geleceğin de..
    Göster Türklüğünü tunç bileğinle!
    Bu dine, bu ırka ve bu toprağa
    Sataşmak isterse herhangi gavur:
    - Vur! ALLAH aşkına vur!
    -------------------------
    Ya Allah,deyince yedi zinciri
    Kıracak güçtesin, zayıfım sanma
    Fikir koşusunda çok dingişleri
    Yoracak güçtesin, zayıfım sanma.
    -------------------------
    Gün gelecek
    Tomurcuklar taşacak kılıfından
    Ve kılıçlar sıyrılacak kınından
    Edepsizler edebini takınacak.
    -------------------------
    Canım sağ oldukça rahmetli babam
    Susarsam, hakkını helâl etmesin.
    Ak sütün emziren ihtiyar anam
    Susarsam, hakkını helâl etmesin.
    -------------------------
    Uyanır Yörük’ü, Laz’ı, Afşar’ı
    Bir eyler zeybeği, horonu, barı
    Aydın ovasının ılık rüzgârı
    Efeden dadaşa selâm götürür.
    -------------------------
    Deseler ki: “İslâm’ın pınarından içmek suç”
    O suçu kabullenir, içerim avuç avuç.
    -------------------------
    -------------------------
    Can özünden besmeleyi çekende
    Dil yanmazsa ben yanarım sultanım.
    Hak uğruna bir sefere çıkanda
    Yol yanmazsa ben yanarım sultanım.
    -------------------------
    Bana Mevlana'yı, Yunus'u verin
    Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım
    Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin
    Irmağı, deryayı size bıraktım.
    -------------------------
    Sular aşka gelir, çoşar HAK diye
    Başın taşa vurur vurur HÛ çeker.
    Rüzgâr dağdan dağa koşar HAK diye
    Arada bir durur durur HÛ çeker.
    -------------------------
    Ulaşmak için rahmete
    Katlandım bin bir zahmete
    Karışıp söze, sohbete
    Dillerde Seni aradım.
    -------------------------
    Seyrettim uzaktan benliğimi ki,
    Et, kemik, kan değilmiş mânâ.
    Habibin hakkına, İsmin hakkına
    Af dilemek için ağlayarak,
    SANA geliyorun SANA
    Ya HAKK!
    -------------------------
    Bunca yıldır bir hiçliğe
    Gittim, sana geliyorum…
    Yeter artık döne döne
    Bittim, sana geliyorum…
    -------------------------
    Ne saklarım, ne gizlerim
    Yalnızca O'nu özlerim
    Tabutta bile gözlerim
    Bakar gider dosta doğru.
    -------------------------
    Sormuşlar “ezelde aşk var mı? ” diye
    Ben kalpten vuruldum doğmadan önce.
    İster azap deyin ister hediye
    Meçhule sürüldüm doğmadan önce.
    -------------------------
    İçte deprem olur dışın düğümü
    İhlâssız çözülmez işin düğümü
    Aklımdan geçeni, düşündüğümü
    Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
    -------------------------
    Sevgi, kardeşlik hissi çıkacak zirvesine
    Kâinat 'HİÇ DİNMESE AH BU YAĞMUR' diyecek.
    Ve herkes Lâilâhe İllallah zikri ile
    'MUHAMMED RASULULLAH-ŞÜPHE YOKTUR' diyecek.
    -------------------------
    -------------------------
    Sen: 'Ben'sin, gel gör ki ben 'sen' değilim
    Sen: Benim düşüncem, ruhum ve dilim
    Sen: Benim gözlerim, ayağım, elim...
    Emin ol, sen bana benden berisin.
    --------------------------
    Sen aşka hiç dersin, bense hayata…
    Kim bilir, belki de bendedir hata.
    Bu dalgalı deniz, bu yanlış rota
    Beni benden, beni senden ayırır.
    -------------------------
    Ey SEVDAM! Nerede kucaklaştık seninle,
    Ne zaman dolduk, ne zaman taştık seninle?
    Beklediğimiz sabahları görmeden
    Bak... Bak işte mezara yaklaştık seninle.
    --------------------------
    Gidip de yorulma çok uzaklara
    Sen, 'sen'i gel benim içimde ara...
    Umut güneşimin mor bulutlara
    Girip girip çıkışında sen varsın.
    --------------------------
    Ve bilenler dediler ki:
    Aşk da, söz de yalan imiş
    Akıl işi değil bu iş..
    Ve sonra hatırladık ki
    Sevenler hep boşa sevmiş...
    --------------------------
    Dikkat eyle geçmiyorum sırayı;
    Bozar ise kader bozsun arayı.
    Aç ekmeği sever, fakir parayı...
    Ben de seni seviyorum, darılma.
    --------------------------
    'Yâr' deyince, kalem elden düşüyor
    Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
    Lâmbamda titreyen alev üşüyor
    Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban.
    --------------------------
    Süt emerdin gündüz-gece
    Unuttun ya, büyüyünce...
    Ha işte tıpkı öylece
    Unutursun Mihriban’ım.
    -------------------------
    Gün erdi zevale, gam zeval oldu
    Baktığım noktada başka bir hal oldu
    Aklım kilitlendi, dilim lal oldu
    Hangi aşk içime girdi bilmem ki?
    -------------------------
    Gönlümü vermişim, güle ne hacet
    Daha başka bir gönüle ne hacet
    Altına, elmasa, tüle ne hacet
    Şefkatimle duvakladım ben seni.
    -------------------------
    Aşk deyince anlattığı her şeydir;
    Öldürdükçe tadı gelen bir şeydir..
    Azrail'e can vermesi zor şeydir;
    Sen istersen sana vermek ne güzel.
    -------------------------
    Dinlemek zor, anlamak zor yâr beni
    Göreceksen dertte, gamda gör beni
    Gönül toprağıma yaptım türbeni
    Dirilirsen ben ölürüm, unutma...
    -------------------------
    Karagözlüm, kavuşmayı beklerken
    Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?
    Beraberce diktiğimiz çiçekler
    Açılmadan önce soldu, duydun mu?
    -------------------------
    Kıskançlık çakılı kazıktır serde
    Bölünsün bu rüya en tatlı yerde
    Seni canlı kullar öpmesinler de
    Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.
    -------------------------
    Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
    İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
    Elim değse akan sular tutuşur
    İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
    -------------------------
    Aşk yarası ilaç kabul etmezmiş
    Bir gelirse daha dönüp gitmezmiş
    Tıb ilminin aklı fikri yetmezmiş
    Hatip ağlar, ebkem ağlar yarama...
    -------------------------
    Başımdan bir kova sevda döküldü
    Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
    İplik iplik damarlarım söküldü
    Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
    --------------------------
    Görmediğim bir bambaşka durum var
    Sizin şehrin kızlarında savcı bey.
    Yaklaşanı tâ yürekten vururlar
    Kan kokuyor gözlerinde savcı bey.
    _________

    Sizlere KARAKOÇ ırmağından birkaç damla sunmaya çalıştım.
    Bu muhteşem ırmağın daha nice yıllar akarak kurumuş gönülleri sulamasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

    Cemal Gören

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 36 tane yorum bulunmakta