Yeşillerden bir ottur ayrık...

Ahmet Ferit Coşan
117

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yeşillerden bir ottur ayrık...

su meraklıdır, dinlemeyi sever....

-neyin var?
-bilmem...arıyorum herhal...

köylü otudur ayrık, bilmez süslü konuşmasını, hani örste demiri döver gibi konuşur, ara ara, külçe gibi ağır...

-gariptir ki bende bilmem aradığımı
-bir sebebi olmalı hiçdeğilse, boşa değildir eminim yöre yöre, diyar diyar aranman, hep ötelerde olması gönlünün bulunduğun yeri beğenmeyip. nedendir ayrıklığın, bak yanıbaşında gül var, menekşe var sümbül var. çim var yeşili dillere destan, ıtır var büyüsü insanlara dahi erişen. Ama oralı dahi değilsin sen. Yoksa benden mi kaçarsın. Köklerin umarsız bensiz yerler mi arar tüy tüy toprağı dinleyip.
-sensiz olur mu hiç. sen ki özümsün, yaşam pınarım, neşemsin. sensin bana uzaklardan gelip, uzakları anlatan. Uzaklar sahi, ahh uzaklar...neylemezdim ki ayaklarım olsa şunculeyin, bir adım atsaydım başımı göklere yaslayıp, tepeler aşsaydım umarsız, aşkla devirseydim yolları, bulsaydım pamuk ayakları üzerimde dolaşan, yapraklarımı değil, yüreciğimi ezip ezip paralayan o güzeli, koşsaydım çılgın gibi, delirmiş misal, kuşlar şaşsaydı halime, koca vadi dinleyeydi heyecanımın zamana taşan türküsünü de,
-behey, ayrık özgür artık, bitti artık yerin üstünde ki bin yıllık çilesi, aşkla azat oldu ve affedildi yılanlar misal sürünmek cezası.

su neşelidir...şırıl şırıl tebessümü sever...
güldü su ayrığın haline, öyle sessiz güldü ki anlamadı ayrık suyun halini, oysa aynı anda heryerde, heryerde farklı halde ki su, kahkahaları ile çınlatmaktaydı bir çiğdemin köklerindeki çeperli sarayı ayrığın avareliğini çiğdeme anlatırken, veya dinlerken parlak parlak taklalar atmaktaydı suyun ayrığın hikayesini paylaştığı aynalı kefal bir derede.

üstelemedi yine su, acıdı o an ayrığın biçareliğine
-demek bir insana aşık oldun ha? bilmezsin ey garip ot, insanoğlu senden bile vefasızdır. senden bile arsızdır ki, durmaz durduğu yerde, hep ulaşılmazların sevisi ile avunmak ister. Bilmezmisin, çok uzun seneler önce, hani insanlar daha unutmamışken bitkilerin dillerini,
ayrıklar insanlardan öğrenmişti ya diyar diyar gezmesini, vefa bilmemeyi, bel bağlamamayı.
Sen ayaklansan dahi seni görür seni sever mi sanırsın gönlünü kaptırdığın o güzel? ...
Seni sararken, çoktan başlamıştır bile yeni çıkan kolları sarmaya bir başkasını. Çoktan salmıştır köklerini başka bir diyardaki bir başka insanoğluna.
Vazgeç bu sevdadan, beyhude paralama kendini, etrafına bak şöyle hele, bir cennet parçası sanki bu yeşil vadi. Oysa vadi dışı öyle mi, ben bile giremem adına insanoğlunun çöl dediği o vahşi vedahi yasaklı topraklara vadinin dışındaki.
lakin dinlemez ayrık, ayrık olalıberi bir kez daha dinler aykırı doğasını ve bir kez daha sürgüne durar kökleri vadinin dışına. Ve her bir yeni oluşan köke taşır gönlündeki umutlarını.

su yaşlıdır, sesi destansı öyküler yaraşır...

Derler ki, değil çölü, okyanusları dahi aşmıştır da ayrık, yayılmıştır tüm coğrafyalara, binyıllık sevdasını aramak için. Ve su hala anlatmaktadır nebatata vedahi hayvanata efsanevi türküsünü ayrığın.

ve asla bulamayacağını bile bile aşkı aramaktadır ayrık...


2003

Ahmet Ferit Coşan
Kayıt Tarihi : 24.9.2004 15:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Abdil Er
    Abdil Er

    Burada şiir olur sanıyordum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ahmet Ferit Coşan