5 Mart 1920'de bir hilal dogdu,
Tabiat kendine ahdar'ı sundu.
Saglık savaşcısı Mazhar Osman,
Hilali Ahdar Dernegini kurdu.
Ahdar-yeşil,Hilal-Ay'dır,
Bugün bilinen ismi yeşilay'dır.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Saygı duyduğum çalışmalarınızdan birini daha severek okudum. Çocuklarımıza verilen bu sağlıklı mesaj tebrik ediyorum....
Ümran Tokmak
bizim yararlı olmamız insanların da kararlı olmasına bağlı.en azından gençleri kurtarsak..yüreğine sağlık hocam.saygılar
kusura bakma, ben Yeşilay'a üye olmak için çok geç kalmışım. am yine de oraya üye ve derneğin amaçlarına uygun yaşayanları kutlarım. ben kocaman bir öküzü boğacak kadar rakı içtim de başım göğe mi erdi sanki... sigara içmem dalgalıydı. içtim mi üç paket günde, bırakacağım dedim mi anında bırakarak bir ik sene içmeyebilen bir yapıya sahibim.
Yeşilay cı arkadaşları cani gönülden kutlarım.
saygılarımla:
rr.akdora
ne güzel bir yürek demekten kendimi alamadim bu kiymetli eserinizi okurken sevgili Ishak kardesim...yüreginizden öpüldünüz...selamlarimla...
31 sene sigara içtim.Son olarak 3 paket tüketiyordum.7 senedir çok şükür kurtuldum.İbret tablosu olarak kendimi sunuyorum.İnanın evime (3.kat) çıkarken sudan çıkmış gibi terliyor, sıkıntı çekiyordum.Şimdi 7 km.'lik yaylaya gidip dönüyorum.(14km.)Kalitesiz bir yaşama isteniyorsa buyurun için.Ama herşeyi tadıyla yaşamak isteniyorsa, ki istenmelidir; sadece benim yaptığımı yağın yeterlidir.Ne ilaç, ne doktor, ne de iddia v.s...Sadece 'bırakıyorum' deyip uygulayın.hepsi bu...Güzel didaktik dizeleri kutlarım İshak Bey..Teşekkürler.
bir saglıkçı olarak bu şiiri çok begendim ellerine saglık gerçekten çok manalı olmuş yürekten sevgiler
ÇOK ÇOK ÇOK ANLAMLI..TEŞEKKÜRLER..SAYGI İLE EFENDİM..
Kokain-LSD'den uzak duralım,
Ülser,siroz ve kansere set kuralım.
Berrak beyin,temiz akciger için,
Hepimiz yeşilay'a üye olalım.
Saygı değer üstadım sevgili kardeşim İsak bey ,Her zaman gösterdiğin doğru yolun bir yenisi daha umarım bu güzel şiirin büyük destek alır .her kes aynı duyarlılığı gösterip .çocuklarına gençlerine sahip çıkarsa yarınlar onlar için daha güzel olacak ,şiirinize konu olan maddelerin kullanımı maalesef gençlerde çok yüksek boyutlara ulaşmış en yaygın kullanım yerleri okullar inter kafeler Benim eve 300 metre uzaklıkta bir meslek lisesi var her gün o öğrencilere baktıkça yüreğim yanıyor taze fidan gibi 14 -16 yaşlarında ağzında sıgara hatta dayanamadım sordum yavrum neden içiyorsun içlerinden bir kaçı sana ne dedi senin paranımı veriyorum neyse fazla uzatmayalım durum vahim
Göstermiş olduğunuz duyarlılık ve bu güzel paylaşımız için sonsuz teşekkür ederim kalemin e yüreğine sağlık okunup ders alınacak bu şiirini kutlarım 10 puan ekleyerek enderin kalbi sevgilerimle saygılar sunarım Mevlaya emanet ol selam ve duam ile Tuncay Akdeniz
AH ÜSTADIM AH !
SİGARADAN DOLAYI KATKIDA BULUNMAM RİYAKÂRLIK OLRU.
TOPLUMA YARARLI DİZELERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.
TEBRİKLER.
KİLİS’TEN ON PUAN.
SELAM VE DUA İLE.
Çağımızda öylesine yaygın ki..
Gençlerimizi bu illetlerden kurtarmak gerek
Duyarlı yüreğinize sağlık
saygıyla
Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta