Kayısı dalda sallanır,
Şekerlenir ballanır,
Malatya kayısıları,
İlden ile yollanır.
Üzümler sıra sıra,
Dalları sarkmış yere,
Arapkir’in üzümü,
Destan olmuş dillere.
Hekimhan’ın düzleri,
Daim güler yüzleri,
Cihanda isim yapmış,
Hekimhan cevizleri.
Battalgazi diyarı,
Yetiştirdi serdarı,
Efsane dolu yerin,
Selçukludur mimarı.
Tatlıdır sulu sulu,
Akçadağ armut dolu,
Hoca muz armutları,
Sanki arının balı.
Dağları var karı var,
Bülbülü var zarı var,
Birçok dertlere şifa,
Doğanyol’un narı var.
Şiro çayı yol üstü,
Yolum Nemrut’a düştü,
Pütürge’nin kömbesi,
Kavurma dolu pişti.
Çiçeği var gülü var,
Serin esen yeli var,
Kara kovana dolmuş,
Darende’nin balı var.
Anneler buğday eler,
Kırlar da kuzu meler,
Doğanşehir elması,
Bakınca yüze güler.
Arpa buğday ekerler,
Bereketli bu yerler,
Arguvan buğdayını,
Özlü diye ararlar.
Yaylada ot biçerler,
Kış gelince göçerler,
Kuluncak’ta anneler,
Yufka ekmek açarlar.
Ağ gediğin hurması,
Güzel olur sarması,
Takdire şayan olur,
Kalenin kavurması.
Yazıhan büyük ova,
Sıcak oluyor hava,
Analı kızlı köfte,
Yakışıyor her eve.
Bugün yazayım yazı,
Düşündüm bazı bazı,
Dillerde destan olmuş,
Yeşilyurt’un kirazı.
Kalede açmış güller,
Akşam esiyor yeller,
Kalenin kömbesini,
Konuşur oldu diller.
Kaya der eser yeller,
Öter şey da bülbüller,
Malatya’m her yanında,
Açmış ren ge renk güller.
Kayıt Tarihi : 29.1.2025 21:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!