seni seviyorum... içimdeki herşeyi bu iki kelime, bu tek bir cümle belki anlatamıyor, belki ifade edemiyor ama seni seviyorum... hareketlerimin, kelimelerimin, yaşantımın eksik kaldığı bu cümle dolduruyor beni sana, eksikliğimi dolduruyor ve eksikliğini
seni seviyorum... tüm şiirlerde anlatılan ve belki de anlatılamayan sevda sözcükleri gibi, tüm sevda sözcükleri gibi; bazen eksik kalan, bazen anlatılamayan ve bazen de kendim gibi. yalnızca ben gibi
seni seviyorum... bu cümleyi sana çok kullanıyorsam anlamını bilmediğim, yaşamadığım için değil. tam aksine bildiğim, yaşadığım ve seni sevdiğim için söylüyorum sana, o yüzden herkese haykırıyorum!
seni seviyorum... çünkü seni görmediğim bir saat, bir gün, bir dakika, o hayatımdan giden her hangi bir an, gerçekten de benden gitmiş gibi, senden gitmiş gibi. sen olmayınca olmuyor bende sabah, olmuyor istanbul olmuyor işte yastığım yerinde durmuyor. gecelerim kabus oluyor ve önüme duruyor.
seni seviyorum... biliyorum, bu kelimeyi çok kullanıyorum ama seni seviyorum. ama ne yapayım? seni seviyorum işte... tüm mitoslardaki öyküler gibi, ölümden kurtulan bir hastanın hayatı sevmesi gibi, beni kollarına aldığında, beni göğsüne aldığında yayılan o mutluluk gibi seviyorum seni.
seni seviyorum... uyandığımda, seni gördüğümde; karanlıktan, yalnız kalkmaktan korktuğumda; örümcekten korktuğumda; maaşımı aldığımda, sana bir kitap aldığımda, bana teşekkür ettiğinde; haydarpaşa garına baktığımızda; elini tuttuğumda; eve geç kaldığında seviyorum seni.
seni seviyorum... yalnız olduğumda, çoğul olduğumda, seninle olduğumda; sana herşeyi verdiğimde ve verecek hiç bir şeyim olmadığında, güne merhaba dediğimde, iyi geceler dediğimde sessizce, kadınım dediğimde.
seni seviyorum... seni kıskandığımda, beni kıskandırdığında hınzırca gülerek seni seviyorum.
seni seviyorum... sana gözlerimi kısıp baktığımda, bir bira daha dediğimde, içme dediğinde, beni düşündüğünde veya aklına gelmediğimde, sana yeşil domates çorbası yapacağım dediğinde. sesini duymak için, sana şiir okumak için telefon açtığımda, sesini duyduğumda, 'seni seviyorum' dediğinde seni seviyorum, 'hasret başını eğermiş adamın' sözlerini duyduğumda bir türkünün
seni seviyorum... hala o ilk gün karşılaştığımız gibi, sigaranı yaktığım gibi titriyor ellerim ve seni o titreyişle seviyorum. sen bilmediğin halde saçlarına, gözlerine, dudaklarına baktığım anları sever gibi seviyorum. sana okuduğum dizeler gibi ikindilerde, papatyaların suyu sevmesi, bulutların güneşi, ateşin kağıdı ve bir deniz fenerinin denizi sevmesi gibi seviyorum seni.
seni seviyorum... hiç kimseyi sevmemişim demek ki, bana bunu söylediğindeki gibi, sana böyle söylediğimdeki gibi seviyorum.
seni seviyorum... korkulu rüyalarımda adına sığınıyorum, her sabah adınla bir martıyı izliyorum boğazın üstünde, bir sis bekliyorum takaların motorların arasında beşiktaş üsküdar arasında. hıçkırıklarla ağlamak istiyorum adında var olan her harf için mutluluktan. beni sevdiğinden.
seni seviyorum, içimdeki her şeyi bu iki kelime, bu tek bir cümle belki anlatamıyor, belki ifade edemiyor ama görüyor musun, seni bir şiire bıraktım bile usulca, yani seni seviyorum, yani içimdeki her şeyi bu iki kelime, bu tek cümle anlatamasa da, belki ifade edemese de seni seviyorum.
seni seviyorum.
Yalçın ÖZÇELİK
Yalçın ÖzçelikKayıt Tarihi : 26.1.2005 15:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yalçın Özçelik](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/01/26/yesil-domates-corbasi.jpg)
sakın sevmemezlik etme....
TÜM YORUMLAR (2)