Vazgeçmek yok
Dirilt ademi yüreğinde yeniden
Eylem sür sabahın kuruyan dudaklarına
Bak gelincik tarlalarına,
Kepenk indirmiş kuşlar eleğim sağmalardan.
Yolum dağlara,
Bıktım kentlerin sevinçlere kemer sıkmasından.
Mor bir inilti salgılarken oksijensiz çığlıklar
Nezaketen öldü diye yazılmasın mezar taşına adım.
Vazgeçemem,
Hüzün indekslerine yolculuk bu gece
Çizilmiş bir tebessümün seyrinde.
Bu gece korsan gösteri yapacağım sokaklarda
Birinci şubede oturan müdavimlerden bahsedeceğim,
Marmara’da kolu bacağı kırılan martılardan,
Sıkılgan aynalardan, kefen giydirilmiş uykulardan,
Vazgeçemem
Beni bu gece yıldızlara götürün,
Fırat Kerbela akıtır yüreğime
Alın sizin olsun Sadom ve Gamora
Alın sizin olsun Kabil
Dicle’nin bulanık sularında göz kırparken bana Habil.
Düşlerime düşen kandil hıra’dayım.
Bahira’nın gözleri dolu Şam’a giden kervandayım.
Mavi bir ay giriyor göğsümden içeri
Hubeyb’i katlediyorlar hala düşlerimde,
Düşlerimde düşlerimi vuruyor Kureyş
Vazgeçemem
Cibril kanatlarındayım kuşandım semaları,
Yol Sidretül Münteha
Aşkın ateşiyle kamp kurmuş yüreğime Ebabil,
Ah kim durdurabilir beni Hızır’la randevum.
Kalkın ey dostlar!
Suları ıslatma vaktidir mum alevinde dinlenip.
Vazgeçemem
Ağaçların sessizliği koğuşları ısıtacak kadar
Ve gecenin derisini yüzecek kadar sarışın çocuklar
Her kıyameti ay ışığına astığım günden beri,
Jimnastik hareketlerine başlar damarlarımda bir kirpi.
Vazgeçemem,
Kararlıyım ters akmaya nehirleri.
Yeryüzünün tüm kamburları öpüşürken dudaklarımla
Kayıt Tarihi : 12.5.2008 23:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!