Üzerlerine alınmıyor zalimler
Oysa hepsini onlara yazıyorum
Anlayana kadar da yazacağım...
İlhan Berk çok sağlam bir adamdı.
Kendine yeryüzü tanığı derdi
Ondan sonra gönüllü üstlendim bu tanıklığı
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
İnsanların bir görevle dünyaya gönderildiğine inanmışımdır hep. Aslolan nedir biliyor musunuz?. Bu görevin bilincinde olmak ve onu gereğince yerine getirmek.
Bu şiirde onu gördüm. Şair iyi bir gözlemci. Bakış açısı farklı olsa da aynı dili konuşuyoruz. Konuşuyoruz ki anlaşıyoruz. Herkes tanık olabilir. Ama bunu hakim karşısında yeminli veya yeminsiz düzgün ifade edebilmek bir hünerdir.
Hani uydudan fotoğraflar çekip gönderiyor artık. Ama kim bilir?. Bir gün, şiirdeki gibi dünyanın ters yüzünden de çekilebilir belki yaşananlar.
Kameraman çok iyi. Yeryüzündeki olanca çarpıklığı en ince ayrıntısına kadar görüntülemiş.Gözler önüne sermiş...
Kutluyorum genç şairimizin güçlü kalemini.Nicelerine diyorum. Sevgimle...
Günümüz dünyasının dramatik oyununu sanal perdeye aktaran çalışmanızı kutluyorum. Felsefenin tek bir amacı vardır. Algılarını düşünceye dönüştüren insanlara doğru düşünmeyi, pozitif düşünmeyi öğreten esaslı bilim dalı… Felsefe olmadan (düşünme becerisi) olmadan insanlar dünyadan habersiz olacaklar, hiçbir şeyi yeterince doğru anlayamayacakları bir gerçektir. Felsefe olmadan, insanlık olgumuzu yitirir sadece özel kişisel çıkarları için yaşayan diğer canlılara döneriz.”Düşünüyorum. Öyleyse varım” diyen Descartes’i çok iyi anlamak gerekiyor. Düşünen insanlar tüm çalışmalarında kendilerini, ailelerini, yakınlarını ve uluslarını düşündüğü kadar dünya insanlığını da düşünürler. Düşünen insandan kimseye zarar gelmeyeceğini biliyoruz. Burada korkulması gereken insan düşünmeden, bir dayatma sonucu hiçbir düşünsel eyleme başvurmadan dayatılanın doğru olduğunu kabul etmesidir. Mantık, insanlara düşünerek doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği kazandırır. Bu aşırı düzeyde bilinçsiz insanların, korkakların, yaşama becerisini anlamayan hayvansı yaşamın önerdiği bir düzendir. Dünyanın en yırtıcı hayvanları bile Maslov’un “Yararlanma” teorisi uyarınca kuzu kadar sakin olabildiği, az da olsa, düşüncesini alışkanlıklarıyla birleştirerek akıl yürütmeye başladığı bir gerçektir. Zil çaldıktan sonra kendisine yemek verilen köpek, bir süre sonra zil çaldığında yemek verilmese ağzından salyalar aktığı görülür. Buna Maslov “Şartlı Refleks” ismini koyuyor. O halde, yaşadığımız dünyada şartlı reflekslerle yaşayan insan yok mu diye düşünmek zorundayız. Ülkemizin tüm seçim propagandaları şartlı refleksi aklımıza getirmiyor mu? Küçücük paraya onurunu satan insanlarımız yok mu?
Çekilen gerçek dünyanın sanal görüntüsünü ilgiyle izledim. Başarı yoğun emeğin ürünüdür. Bizim ülkemizde emek toplum için değil bireyin şahsı için verilir. Başarıdan önce bireyin kendisi yararlanacaktır. Toplum ve birey ikilisinin ilişkisini derinlemesine incelemek, insanın nasıl bir toplumda yetişmesi gerektiğini anlamak için felsefe ve mantığa gereksinim duyarız. Bu, satrancın ne olduğunu bilmeyen, düşünce düzeyleri çelişkiye uğratılmış çocuklara satranç dağıtma işine benzer. Başarılar, sevgiler. ++
Oysa din varsa eğer yer altındakilere cennet güzelliği sağlamak için vardı., yer üstündekilerin onu kullanıp, kendilerine çıkar sağlamaları için değil...Yer altından., yeryüzüne bakış bunları gösteriyorsa (ki hepsi olan biten, hepsi yaşadığımız günlerden ve hepsi her köşe başına bir cami dikmeye hevesli olduğumuz ülkemizden) gerisini varın siz düşünün...
Kaleminize., emeğinize sağlık sayın Önder Karaçay...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta