Sevgili arkadaşım,
Yelliköyden gittiğinden beri hiç haber alamaz olduk gayli. İbdilki yazdığım mektuba da cevap vermedin. İnsan iki cızım olsun bir şeyler yazar hayırsız. Ya da çocuklara yazdırır. Ben de habire kerç ediyom ister istemez.
Bıldır bu vahıtlarda Şe’re giden birinden duyduydum. Bek irahatimişsiniz. "Suları muları evin içinde akıyo" dediydi. İyi de evin içinde akan su her tarafı batırmıyo mu? Ortalık rutubetlenip sası sası gokmuyo mu? Abdesane bile evin içinde dediler. Doğrumu allasen..? Yiril yiril gohar valla. Evin içine girilmez gohudan.
Ekmeği ney de bakkaldan alıyormuşsunuz. Zahmetinden gurtulursunuz emme ona paramı yeter. Benim de canım çekiyor şe'er ekmaani ara sıra. Bazen "bi şe'er ekmaa olsa da yufka ekmaan içine dürüp yisek" diyom hani.
Bizim bura çok zahmetli anam. Ekmek et, asbap yu, bulaşık yıka, mala maşamata bak. Bağda bahçede çalış. Çalış babam çalış...
Hele piriç soyha, hele piriç soyha... Ekmesi bi dert, biçmesi bi dert, yaz gış gendini gebert. Devamlı suyun, balçığın içindesin.
Piriç de neyin nesi dersin şindi. Bizim burda piriç ekmeye başladılar bir de. Neymiş, parası iyiyimiş. Parası batsın.
Bi şirket var, Tosyalı Boynarinin diyorlar. Onlar epeyce para harcadılar. Gocaman gocaman ganallar açtılar. Irmağın üstüne gocaman bi bent, bi de köprü yaptılar. Irmağın suyunu çevirdiler bu yana. Akıyo ganallardan devamlı. Böyük ganal, güccük ganal, ayak ganalı diyorlar. Böyük ganal Gaynarcanın altından geçiyor. Öte geçede de Ambarcı'da, Çeltek'te, oralarda da yapmışlar Tozluburun'a gadar. Bizim aşşağıda Çukurköy de bile var.
Garnarcanın altından Irmağan kıyısına kadar olan kısımda her eve 7,5 dönüm yer dağıttılar. Hazine arazisiymiş. 30-40 metre genişlikte, Irmağa kadar uzanan 6-7 yüz metre uzunluğunda ince uzun bir arazi işte. Araziyi boydan boya 40 metreye 40 metre gibi göllere bölüyorsun. Aynı maşalama yapar gibi. Kenarlarındaki yükseltilere “kaş” diyorlar. Böyle göllere bölmezsen su ahıp gidiyo. Arazi düz gibi gözükse de düz değilmiş meğer. Suyun göllenmesi, göllenip ısınması gerekirmiş ki piriç bu suda yetişsin.
İşte böyle, boydan boya göl göl yapacaksın. Bir sürü göl. Her gölün alt yanından diğerine akan bi ayağı var. Her gün kontrol edeceksin ki gaşı yıhıpta göldeki su boşalmasın. Pirici ekmeden önce göllere suyu dolduracaksın, Suylan’dan keşenciyi getittirip kömüşlerle keşen yaptıracaksın. Keşen de ne dersen kömüşlerin arkasına tapanı bağlıyorlar, dön babam dön. Suyunan toprağı karıştırıp mırık haline getiriyorlar yani. Bu arada gabuklu çeltik tohomunu tehliz torbalara ıslayıp 5-6 gün çillendireceksin, çok durdurursan gızar, az durdurursan çillenmez. Çok çillenirse de bu sefer çilleri gırılır cılk olur. Ayarını iyi bileceksin. Ondan sonra göllere ekeceksin balçığın içine. Ekin gibi bi sefer ektin orda bitmiyor ki. Ekine gurban oluyum. Devamlı suyun içinde olacak bu zıkkım. Göl susuz kalmamalı. Böyük ganaldan su akacak gölün başından, ayak ganalına gadar piricin dibinden akacak, gölekli duracak hep.
İlacı var, gübresi var, hele hele darısı. Amanin bi darı oluyo, bi darı oluyo, pirici hiç şeneltmiyo soyha.
Tek tek darıyı alacaksın. O namussuzu da kökünden sökmezsen 10-15 gün içinde geri eski haline geliyor. Darıyı yolmak da ayrı bi marifet. Suyun içinde kökünü bulacaksın, parmaklarını kökün altından aralarına daldıracaksın, çekip çıkaracaksın köküyle birlikte. Bazıları adamın kolunu koparıyor valla. Yalınayak ağşamaca suyun içindesin. Çıkardığın darıları kaşın üstüne atacaksın. Kaşlara uzaksan ortada toplayıp ara sıra kenara taşıyacaksın. Eğil kalk, eğil kalk adamın beli bıhını kalmıyor. Çocuklarla beraber ölüp geberiyok darı yolacağız diye. Çocuklar sıhılıyo anam. Gurt yok, guş yok. Oğlan darının kökünü top gibi yapıp yapıp gıza atıyo ara sıra. Gızın beline, poposuna küütt. Zavallı birden neye uğradığını şaşırıp “Anam öldüm” diye feryat ediyo. Zarıl zarıl ağlıyo bazan. Biz gızıyoz mızıyoz ama ne yapacaksın sıkılıyorlar işte. Birbirine takışmadan duramıyorlar.
İki üç sefer alıyorsun darıyı.
Sarı sarı kelleyi çıharıp da aşağıya doğru saldımı da bek gözel oluyo anam piriç soyhada.
Ekimin sonlarına doğru anca geliyor biçim zamanı.
Orakla biçiyoruz. Bazen ırgat tutuyoruz. Dorukseki'den, Çayköy'den, Örenseki'den, Pancarlık'tan geliyorlar.
Biçilen piriçleri deste deste yapıp bağlıyorsun, Adına “koçek” diyorlar. Bu köçekleri yüklenip omuzunda taa böyük kanalın başına kadar taşıyorsun. Onun da harmanı oluyor ekin harmanı gibi Gaynarca'da. Yığın yapıyorsun. Yığında durdukça da içten içe kızıyor, küfleniyor, çürümeye yüz tutuyor. Habire aktaracaksın.
Sonra patuz diyorlar bi makine var. Sıran gelince patuza vuruyorsun. Öyle bir günde iki günde de gelmiyor ki sıra. Bekle Allah bekle.
Koçek çekerken de, patuza vururken de bu piricin kılçığı, tozu adamı mahvediyor. Arpanın tozu falan halt etmiş yanında. Havalar da o zamanlar öyle soğuk oluyor ki, çoğu sabah kırağı düşüyor üstüne.
Daha patuza vururken nerden haber alıyorlarsa şirketin adamları hemen damlıyo. Çıkan CEÇ'in her tarafına möhür vuruyorlar. Bi tane “Möhür Ali” diye biri var, gavur mu gavur dürzü. Yangından mal kaçırıyor ellağam. Onun gözünde bizler hırsızız sanki. Çıkanın yarısını alıyorlar şirket hakkı olarak. Möhürü bozarsan cezası varmış. Bütün sene boyunca sen çamurun çaylağın içinde debelen, onlar gelsin yarısını alsın götürsün. Dikilip kala kalıyorsun, adamın öyle bir zoruna gidiyor ki…
Bitti mi?
Bitmedi. Kalan pirici gurutacaksın. O mevsimde de gurumuyor ki, habire yağmur yağıyor. Guruyunca motura yükleyip Tosya’ya götürüyorlar. Köyde satarsan daha ucuza gidiyor. Tosya’da çeltik fabrikaları varmış. Orada kabuğundan ayırttırıp öyle satıyorlar. Yüzde 50-60-70 verim veriyormuş. Taneler ne kadar dolgun olursa yüzdesi de o kadar yüksek işte. Mostrası orada çıkıyor. 10-15 gün Tosya’da sıra bekleyip, işini halledip geliyorsun köye.
Sonuçta eline geçen 3 kuruş. Allah bereket versin gene de ne yapacaksın...
Amanin lafı çok uzattım. Bu kadar yeter. Başka zaman da başka şeyler anlatırım. Bizim derdimiz anlat anlat bitmez kardeş.
Şindilik başka diyeceğem yok. Baki selamlar.
Acele cevap beklerim.
Seni candan seven arkadaşın.
-
(Suat Zobu)
Yerliköy Bizimköy
Kayıt Tarihi : 10.8.2019 13:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!