Yerli mallar, yurdum malı
Yurt dışından alma, sakın halı
Günlerden bugün, salı
Zenginlerin hep oturduğu yer, yalı
Yerli mallar dediler
Yurt dışından, mallar getirdiler
Milli serveti hep yediler
Yurdum malı hikâyesine, güldü kediler
Yerli mallar haftasını, küçükken kutlardık
O güzelim mendillerimizi, hep katlardık
Çay içerken, şekerlerimizi kıtlardık
Yurdum malını, daima anardık
Ülkemin malına ne oldu?
Başta Çin, neden rakibimiz oldu?
Ülkemin yapıtları, yabancılara satılık oldu
Vatanımın insanları, hep perişan oldu.
21.01.2010
Fikret Gürsoy
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-PROGRAMCI
Kayıt Tarihi : 21.1.2010 00:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Finans bank Yunanlının... Oyakbank Hollandalının. Denizbank Belçikalının. Türkiye Finans, Kuveytlinin. TEB Fransız'ın. CTbank İsrailli'nin. MNG Bank Lübnanlının. Alternatif Bank Yunanlının. Dış bank Hollandalının. Şeker bank Kazak'ın. Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın. Türkcell’in yarısı Finlinin ve Rus'un. Bey men’in yarısı Amerikalının. Enerjisa'nın yarısı Avusturyalının Garanti'nin yarısı Amerikalının. Eczacıbaşı İlaç, Çek'in. İzocam, Fransız'ın. TGRT(Fox) Amerikalının. Demir döküm Alman'ın. Dök taş Fransız'ın. BASINDAN İnsanların parasını, malını eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir. Tutumluluk hiçbir zaman cimrilik demek değildir. Tutumlu insan eşyasını, malını düzenli ve temiz kullanır. Zamanını boşuna harcamaz. Kendisine ve çevresine yararlı işlerle geçirir gününü. Böylece kötü alışkanlıklardan da kurtulur. Mutlu ve güvenli olur. Yalnızca kendimize ait olanı değil, elektriği, suyu, yiyecekleri, okulda kullanılan eşyaları, bize ait olmayan eşyaları kendimizinmiş gibi özenle korumalıyız. Topluma ve arkadaşlarımıza ait olan eşyalara zarar vermemeliyiz. Tutum ve yatırım, ülkeler için de önemli bir konudur. Çünkü devletler de gelirleriyle giderlerini dengelemek zorundadır. Bir devlet eğer gelir ve giderlerini iyi ayarlarsa; gelir kaynaklarını iyi yatırımlarda kullanırsa kalkınır, zenginleşir ve hiçbir devlete bağımlı kalmaz. Yurdumuz cumhuriyet döneminde yeni savaştan çıkmış bir ülke idi. Yurdumuzun her köşesi çok büyük zararlar görmüştü. Ellerinde bir şeyleri kalmayan halk yoksulluk içerisinde kıvranıyordu. Atatürk bu duruma çok üzülüyor ve bu durumdaki halka bir şeyler vermek istiyordu. Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı. 12 Aralığı kapsayan hafta “Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adım bugün de devam etmektedir. Tutum ve yatırım alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılır. Ders araçlarını, giysilerini, harçlığını tutumlu kullanan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Küçükken boşa akan su musluğu, gereksiz yanan lambayı kapatan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Okul çağlarında zamanı iyi değerlendirme alışkanlığı kazanan insan bu huyundan vazgeçmez. O nedenle çocukları küçük yaşlarda tutumlu olmaya özendirmeliyiz. Tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek bu haftanın belli başlı amaçları içindedir. Okullarımızda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir. Şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanır. Yerli mallarımız tanıtılmaya çalışılır.
![Fikret Gürsoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/01/21/yerli-mallar-haftasi.jpg)
SARI GÜL
Köşedeki iki katlı binanın (sonra Vali Konağı oldu) kapısında Cemiyet Başkanı Hacı Bey (Ömer Lütfü - Eraydın) tarafından karşılanan Gazi ve yanındakiler üst katta bulunan Başkanlık odasına çıktılar. Cemiyet ileri gelenleriyle hasbihal eden Gazi bir ara Hacı Bey'e 'Bu bina kime aittir?' diye sordular. Hacı Bey bir Ermeniye ait olduğunu söyleyince Paşa, sinirlice
— Arkadaşlar, İstasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki binaların kimlere ait olduğunu sordum Ermeni ve Rumlara ait olduğunu söylediniz. Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz?
Odadakiler suskun önlerine bakarken karşılarında ayakta duran Mezitlili Hafız Emin Hoca yüksek sesle 'Paşam bizler Yemende. Balkanlarda askerlik yapıyor ve nöbet bekliyorduk.' dedi.
BİZ HALA SAVAŞIYORUZ SN. GÜRSOY.HALA GENÇLERİMİZ DAĞ BAŞLARINDA TAZE FİLİZLER GİBİ KIRILIYOR,HALA GENÇ BEYİNLERİMİZ ANLAMSIZ ÇATIŞMALARDA,HALA KÖRÜKÖRÜNE İNANIŞLARDA...DOLAYISIYLA HERŞEYİMİZE BAŞKALARI SAHİP ÇIKIYOR BÖYLE...EL ATIYOR İŞTE...
Kaleminiz daim olsun.
Kutluyorum sayın Gürsoy, saygılar
TÜM YORUMLAR (28)