Sonu gelmeyen bir filmsin,
Perde yüreğim,
Gönlümün sinemasında devamlı matine suretin!
Sana yakışmayacak kadar çirkin
Beni yaşatmayacak kadar gerçek bu nefret!
Neden uzatmıyorsun ellerini yalnızlığıma
Ah bir dokunsan
Bin okyanus boşalır yanaklarıma...
Yamalarının ömrü uzun olmuyor hayatın
Ben,yerine kimseyi koyamadım! ! !
Belli belirsiz telaşlarının acıttığı karanlıkta
Bir gölge varlığın.
Yaklaştığını sandıkça
Yanılmışlığınla yüzleşir,ağlarsın.
Hangi sabahların hangi serinliğinde
Ve hangi zamanların hangi geçmek bilmezliğindesin...
Beni görmek istediğin zaman
Ruhuna bak! Oradayım...
Bir deniz fenerinde oturdum bu gece tek başıma
İsim verdim gözümün değdiği her yıldıza
Adını değirdiğim her yıldız
Güler gibi parladı
Sustuğum suskunluğumun sus pus olmuş pusuna...
İftirası keşmekeş
Ah bu gece benden keş!
Doğdukça umutlandığımı sandı
Umutsuzluğun anavatanı bu güneş...
Her an kovulmaya hazır istisna-i yazışmalar
Sabrından yorgun biyolojik varlığın
Maneviyatın kuşkusuz suskun,
Koşulsuzsun,kovulmuşsun...
Hangi darağacı paklar yalandan kavuşanı
Yalanmış deyip pişmanlıktan çıldıranı...
Büyüdükçe büyüyen ve büyümekten yaralı bir büyü
Karardıkça büyüdü,büyüdükçe süründü
Ve bu büyü
İllaki sürgündü...
Olmuş olanı şu an olanı ve olacak olanı bilenle konuştum
Dinledi beni,dua et dedi,
Sev dedi,iste dedi,vazgeçme dedi,
Ne kadar ağlarsan o kadar gülersin dedi,
Duyduğun tüm güzel sesleri sakla dedi
Anla ve yaşa dedi.
Anla ve yaşa!
Anla!
Ve
Yaşa!
Kayıt Tarihi : 22.1.2009 11:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!