Sanki bir vakitsizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci günü
Bir sonbahar griliğiydi
Kaybedişlerin ayrılığa dönüştüğü bir zaman diliminde
Yerin dibinde bir sancı
Canlar gördüm ötesinde
Bir kutlama havası acziyetinde
Sanki bir vakitsizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci günü
Bir bozkır sarısıydı renk
Yağmur sonbahara değmiyordu
Tonlarca ağırlıkta bir kayboluş
Sanki üç yüz yetmiş beş sayısına bölünmüştü ölüm
Anı bekliyoruz
Bir annenin feryadında
Sanki bir vakitsizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci günü
Yüzme bilmezdi ne yapardı?
Balçık kıvamında bir su rengiydi ortalık
Ne kadar feryat etsek boş
Ötesinde ayrılık var
On sekiz sayısı çaresizliğinde
Sanki bir vakitsizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci günü
Bir bebek ağlaması var saatler sonra
Bir baba kaybolur suyun içinde
Ağlamak umut oluverir bazen
Gözyaşları masumiyetinde
Yemekleri bile verilmez birilerinin
Adına ayrılık derler
Sonrasında
Yine müstehaktır onlara
Bir torba kömür acımasızlığıyla
Bir gazete köşesinde...
Sanki bir haysiyetsizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci gününde
Sonrası kutlama
Vurdumduymazlık
Ayni bir kömür karanlığında
Üç yüz bir sayısına katarak canları
Kayboluşları ölüm olur
Umutların tükenişinde.
Sanki bir çaresizlikti
Ekimin en kötü yirmi sekizinci insanlığında
Nasıl bir bekleyiştir bu
Belki de en acısı
Sonu bilinen bir umut etme gücü
Ne zaman kesilir ki umut O'ndan
Yerin dibinde bir yaşam kırıntısı
Yerin dibinde çaresizlik
Onların da aşağısında
Kaybediş senfonisi yazıyor on sekiz masumiyet canı
İnsanlığın...
ERMENEK'E
Kayıt Tarihi : 31.10.2014 15:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!