Siz 2012ye hoş geldin diyebilirsiniz. Ama ben, gelenden çok gidene meylediyorum bu sefer. Güle güle 2011 diyorum, tabi gülebilirse eğer…
Yara yara üstüne, acı acı üstüne bir 2011i uğurluyorum tarihin hicranlı sayfalarına. Vahşetin, yarım kalmışlıkların, acıların 2011ini, yüreklere bıraktığı tarifi imkânsız acı dolu mirasıyla gönderiyorum.
Hain ellerin kirli emellerle şehit ettiği kınalı kuzulara bırakıyorum bir yanımı. Bir yanımı, Vana gönderiyorum; üşüyen ellerin soğuk tenine sıcak bir huzur üfürsün diye. Bir yanımı; yetimlere, bir yanımı öksüzlere veriyorum. Ben aslında kalbimi, ruhumu ve benliğimi, 2011in ve ondan öncesinin bize bıraktığı masum ve bir o kadar da bahtsız insanlarına uzatıyorum; beni ve benle birlikte her şeyi yaratan Allaha dönebilelim yine yönümüzü diye…
İçki masalarında unutulan çaresizlikleri görmezden geliyorum yine. Gönül gözü ile bakmak için dünyaya, sinemi açabildiğim kadar açıyorum hayata. Temiz ve bir o kadar da cesur bir yürek arıyorum kıymeti kıymetsizleştirenlerin karşısında dimdik duracak. Belki çoğu zaman ağlayacak ama gözlerinden dökülen damlalar çare bekleyenlerin yüreklerindeki yaralara merhem olacak…
Susmak istiyorum bu gece. Susmak ve Yusufun kokusuna hasret Yakupun gözleri gibi gönlümün gözlerini açmak… Hiçbir zaman olmayan ve aslında hiç olmayacak bir babadan gerçekleştirmesini beklemeyeceğim hayallerimi. Ben, Ramazana, Kurbana saklayacağım ümitlerimi. Geri çevrilmeyen dualar söyleyeceğim secdelerimde. Olmayan bir babadan değil, ezeli ve ebedi yaratan Bir Gerçekten isteyeceğim isteyebileceğim ne varsa… Ve ne verirse ve neyi de vermezse şükredeceğim şükretmeyenlere inat.
Yiyerek, içerek ve eğlenerek karşılamayacağım yeni bir seneyi bu gece. Gülmeyi unutan, mutluluğa hasret kalplere dokunacağım var gücümle. Ölüme gülümseyen bir ruha edilen duaya âmin diyeceğim. Kabuk bağlamayan yaralara merhem olmak için ümitler besleyeceğim kalbimin kuytu köşelerinde…
Yeni yıla çevirmeyeceğim bu kez yüzümü eski yıllarda kalan acılar hürmetine. Ama sıkı sıkı da sarılacağım ümitlerime! Yılbaşı masasında sefa sürmeyeceğim bu gece! Kalbim, kalbimin beni götürdüğü yerlerde benimle birlikte iz sürenlerle… Kalbim, bu gece önceyi unutanlarla değil, eski senelerde bizim için Hakka yürüyenlerle…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
There's a certain magnetism in your presence that makes my skin tingle. Care to explore this feeling with me a little closer, perhaps with a conversation that ignites something more?
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta