En zehirli bir yılan aşkımızın en güzel yatağına atmıştı.İhanetin zehrini akıtmaya mutsuz geçmişime takvim takvim dökülmeye hazırlıyordu.
- Ben balta girmemiş ormanların kentli tarzanıyım.Kendi ellerime sen aşk ceylanımı verdim gidişlere.
-Tarzan olarak şimdi yeniden gelmene bağırıyorum. Yüreğimde hiç balta girmeyecek ormanlar büyür. Hiç kimsenin yeşiliyim. Hiç gelemeyeceğin, hiç benim olmayacağın yeşillerin eşiliyim.
- bilmediğin bir şey vardı sevgilim, ben Ankara’ya senden sonra hiç sevmedim. Sen oralısın, sen orda doğdun diye. Önceler sevdiğim kentken bir zamanla adım atmam dediğim, yüreğimin haritasında sildiğim bir kentti.
-Oysa ben İstanbul’u sevmemem gerek. İstanbul’ da ağladın can kırıklarına, İstanbul seni benden aldı. İstanbullu bir gayyada seni kaybettim.
- Pişmanlığımı temize çektim, çekimli bütün fillerin arasında. Geçişli güzel günlerin cümlelerin çatısında gönül evimizi kurduk.
-Bu İstanbul’u sen de sevme. Bu kente benim için gelip, bu kentte benim için ağladığın, bu kentte benim yüzünden kalakaldın.
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta