Yenildiğimiz Yıllar

YENİLDİĞİMİZ YILLAR

Kerim Yaman'ın anısına saygıyla

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.

Uzun bir menzilde
düşmanla gündüz
kendi şarkılarını söylerken
kazanmak zorunda olduğumuz
kavgalar içindeydik.

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.

Kendi
hayalleriyle çürüyen
insanlar vardır gülüm
suya düşen
kırık bir dala
güneşte kavrulan
bir ota benzemez,
bunu yakan suyun ateşidir
dünyayı döndüren
suyun ateşi,
biri bir yanda
toprağın derisi
bir günde kavruldu
bir taştan
düşen
akarsuyun üstü kırıldı
üstüne yar yıkıldı
yar yıkıldı
bir yandan.

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.

İki yüksek
Osmanlı soytarısı
Bavyera ahırlarından
bir gecede
iki damat edinip,
Von Sanders Paşa’dan
gümüş taslar içinde
bol bahşiş alarak
dediler ki İstanbul,
yalnız kalmamalı Sultanım,
Boğazın
karanlık sularında
bir gemi gibi çürüyebilir!
Ama üstünde
bir Alman kasketi olursa
nedir ki sultanım
İstanbul’la Bağdat arası
üç kulunuzun öşür hanesi sultanım.

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.

Ve rotatifler
İstanbul içinde
ucuz bir şarkı gibi
düzerken ihaneti
yırtık perdeli vagonlarınY
geçtiği Krupp raylarından
demir dökülürken mensucat
iplik
ve bakır fabrikalarına
demir dökülürken
Alman çizmesinden Çukurova’ya
sermaye piçlerinin
ilk yıllarında…

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.
Cama baksan
Kamil Paşa’nın amcası
çarkların
balıklara
çarparak
çırpındığı sularda
seyretmektedir
bir İngiliz akşamından sonra
pantolon kopçalarıyla
oynayan Sultanı.
Öyle atlar vardır ki gülüm
peşlerine takılmış hayatı
çekip
giderken
bir de efendileri gibi
kaybetmek korkusuyla
tüketen ömrünü.

Tren geçerken
içinde ölüm haberleri vardı.

Vurulmasan
tütün sarardık akşamları
yazın gül dikerdik
yenildiğimiz yıllar
ve büyük acılar sende kalsın
tazelenmiş yeminler gelir
ölüm vaktini
kendi zulasında
taşıyan çocuklardan.

Göğsünde açan çiçeklerde
milyonların parmak izleri.

İstanbul
yine topraklarımızdan
güneye akıp giden
bir tren içinde
ölüm haberleriyle geçti.

Mehmet Zeki Gezici