Düşsek diyorum biz günahlara
bütün yasakları bir an yaşasak
tutsakları salı versek özgürce
cehennemi işkal etsek gizlice
kor ateşler bir bizim için yansa
kaçsa zebani korkusundan
uykusundan uyansa tanrılar
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Renklerden başlasak mesela
beyaz günde kalsa siyah gecede
sarı başağın kumral latife
hafife gelse dünyanin yükü
insan omuzundan kopsa bu kayiş
kıçına kamçıyı yese bu felek
şahlansa dört nala kader denen şey
eleği kalburu assak duvara
kumbaraya koysak bütün hesabi
yırtsak defterleri kara yazgının
çizgileri değiştırsek kıta /bın
yeniden kursak diyorum dünyayi
yeni baştan olmaz mı
AH BE DOST NE GÜZEL OLURDU ...OLURDU DEYİLMİ?
BAYILDIM SEVGİ KOKAN İNSANLIK KOKAN ÖZGÜRLÜK KOKAN BİR ŞİİR HAK KOKAN BARIŞ KOKAN
SEVGİLERİMİ BIRAKTIM BİRDE TAM PUAN
MÜZEYYEN BAŞKIR
Düşsek diyorum biz günahlara
bütün yasakları bir an yaşasak
tutsakları salı versek özgürce
cehennemi işkal etsek gizlice
kor ateşler bir bizim için yansa
kaçsa zebani korkusundan
uykusundan uyansa tanrılar
kırsak putlarını iblis in
tabuları tabuta çıvılesek
salasız uğurlasak zamanı
çansız bıraksak geçmişi
zülümleri yarına taşımasak
Aykırı durabilsek tüm olgulara
dolgulara yalan yanlış yürekten
inanişlara bin bir asırlık
gün doğumunu de sürsek küzeye
bütün yönlerini yeniden çizsek
rotası çıkmış bu hayatın
ulu orta bir kaya ya bindirsek
indirsek tüm bayrakları
silsek sınırlı sorumlu harıtaları
yaksaklasak diyorum yasakları
Renklerden başlasak mesela
beyaz günde kalsa siyah gecede
sarı başağın kumral latife
hafife gelse dünyanin yükü
insan omuzundan kopsa bu kayiş
kıçına kamçıyı yese bu felek
şahlansa dört nala kader denen şey
eleği kalburu assak duvara
kumbaraya koysak bütün hesabi
yırtsak defterleri kara yazgının
çizgileri değiştırsek kıta /bın
yeniden kursak diyorum dünyayi
yeni baştan olmaz mı
NE GÜZEL OLURDU DOST NE GÜZEL............
harikaydı...saygılar
yırtsak defterleri kara yazgının
çizgileri değiştırsek kıta /bın
yeniden kursak diyorum dünyayi
yeni baştan olmaz mı
Harika ah keşke kursak yenıde dünyayı
tebrikler efendim selamlarımla
Sevgili dost...
Ben de bir şiir yazmıştım ve dünyaya'ya kızarak...
Aslında dünyanın bir suçu yok, tek suçlu sanırım biz insanlarız...
Saadet hanım ın da dediği gibi...
Yeniden bir dünya kurulsa dahi onu da tez zaman da kirletiriz evelallah...
Güzel bir çalışmay dı kutlarım...
Saygılarımla...
Orhan ÇAPAN
Suç dünyanın mı acaba?
Ben suçlu insan diyorum. Dünyayı ve kaderi yargılamak sanırım bizlerin hesabına geliyor. Masum olup çekiliyoruz bir kenara...
Evet yeniden kurulsun dünya ama ilk önce insan insanlığını bilsin... zararı olmasın ne başkasına ne kendisine ne de dünyaya...
Benimde düşüncem bu işte... Bırakıverdim sayfanıza...
Umutla güzel yarınlara diyorum ve kutluyorum
Saygımla
olur.... hemde nasıl olur efendim...
omuzumuza yüklesek mutlulukları ve taşısak mahşere dek.... kutlarım
zamanı silip geriye alan bir aygıt icadetsek..
ama yok yok.. sanırım yine aynısını yaparız biz insanlar. boşuna çaba olur. en iyisi bundan sonrasına bakalım..iyi olalım, iyi olsun dünya.. selamlar..
Güzel bir dünyayi kurmak zor olmasa gerek insan insanliga kalmis hersey insanin elinde iyi kötü... dünyayi eskitmeyi kirletmeyi bildik güzel yapmasinida bilmeliyiz...Duyarli yüreginizi kutlarim Hocam...sevgi ve saygilarimla...
Kutlarım eseflerimizi irdeleyen birkez daha düşünmemizi sağlayan güzel bir çalışma.
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta