Yeniden Karga İle Tilki Şiiri - Suna Onur

Suna Onur
55

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yeniden Karga İle Tilki

YENİDEN KARGA İLE TİLKİ
Hava sıcaktı, yapraklar üzerindeki çiğ damlaları esrik bir edayla kıvrıla kıvrıla buhar olurken, yoldan açlıktan takati kesilmiş, kuyruğunu kısmış, bir tilki daha çok sürünmeye benzeyen halde yürümekte ve kendi kendine söylenmekteydi:
-Günlerdir açım. Hep tembelliğimin cezasını çekiyorum. Şu karıncalara gıpta etmemek elde değil. Keşke biraz daha büyük olsalardı, hem kendilerini hem de biriktirdiklerini yerdim. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin.
Tüylü çenesini mecalsizce, mırıltılarla hareket ettirerek, hiç susmayan bebek gibi ağlayan karnının sesini duya duya dolaşıyordu; o kadar dolaşmıştı ki, dermansız, bir ağacın altına içi boş çuval gibi yığılıp kaldı. Yarı baygın gözlerini açlığını uykuyla bastırmak için kapatmaya çalışırken bir dal hışırtısı kulaklarına umut tohumları attı. Hızla filizlenen ses tilkinin başını doğrulttu, yukarı baktı tilki, bir de ne görsün; kendi fikirleri kadar kara bir karga, ağzında da peynir, tilkinin midesi genişliğinde.
Aniden bir canlanma geldi kaslarına, doğruldu ve konuşmaya başladı:
-Hu hu, karga kardeş!
-Efendim!
-Adım İlki. Nasılsın iyi misin, buralarda oturuyorum ben, yeni misin sen?
-Yoo, komşu sayılırız. Seni yukarılardan gördüm birkaç defa. Ayrıca iyiyim, dinleniyorum.
Sen nasılsın? Yorgun görünüyorsun biraz.
-Sıcaktandır. Bu ara tüylerim bile ağır geliyor üstüme. Yine de havadan şikayetçi olduğumu söyleyemem. Güzel havaları severim.
Karıncalar böyle havalarda çalışır, yığar; böyle havalarda avlanırım ben. Anlayacağın toplama mevsiminin başlangıcı.
Aaa Kargacığım toplamak dedim de, dostlarımı haberdar ediyorum, bir banka var; hemen yanındaki peyniri görünce de aklıma geldi, bir peynir bankası, Harp parkının ilerisinde.
-Nasıl yani! Bir o kalmıştı. Demek sonunda onu da yaptılar. Pes vallahi!
-Kibrit kutusu kadar beyaz peynir veriyorsun, tır tekeri kadar bir kaşar peyniri yuvarlıyorlar sana doğru.
-Anlıyorum. Sen de bankaya mı yatırdın peynirini?
-Elbette, kargacığım, akıllı sınıfına girenler, geleceği görürler. Gel sen de katıl aramıza, hayallerimiz gerçeğin ötesine geçsin.
-Banka işlerinden anlamam. Ayrıca faiz maiz karışır. Allah’a nasıl veririm hesabını sonra?
-Canım kardeşim faizsiz kazanç kulvarları da var, orada da döndürebilirsin tekerlerini.
-Duydum, işime gelmiyor İlkicik. Hem ayrıca senden bazı kokular yayılıyor yukarı doğru. Nasıl desem yanlış anlama ama, sinsi bir koku. Yıkanmıyor musun bu ara?
-Efendim!
-Diyorum ki, yiyeceğimle niye bu kadar ilgilisin. Açık konuşalım, peynirimi istiyorsun sen.
-Yok canım daha neler, gün altında kar arıyorsun.
-Ne karı İlkicik, peynirime dikmişsin gözlerini, sanki benimle değil de onunla konuşuyorsun, ayrıca dişlerin kırık cama benzemekte, parlıyor buradan...
-İki gözümün yuvaları peynirinin delikleri gibi olsun ki, söylediklerinle günahımı alıyorsun. Kaldı ki, benim bankada istemediğin kadar var.
Tilki işinin pek de kolay olmadığını düşünerek yere pençeleriyle anlamsız şekiller çiziyor ve plan yapıyordu.
Karga peyniri kadar akça pakça yüreğiyle İlkiy’e inanmış, hatta onun hakkında kötü şeyler geçirdiği için usundan, utanmıştı.
Tilki, geriye kalan enerjisiyle son bir hamle yaparak:
-Kargacığım!
-Buyur İlkicik.
-Ses parkında bu hafta konser varmış gelecek misin?
-Kimin?
-İbo’nun.
-Doğru mu diyorsun?
-Yalnız biletler tükenmiş, karaborsada.
-Tüh! Geçen Tatlıses Irak’a gitti diyorlardı televizyonlarda; ne çabuk dönmüş.
-Irak mı kaldı, hangi Irak’a?
-Hani şu Buş’un işgal ettiği peynir zerrelerini dahi boğazıma düğümleyen görüntülerle her Allah’ın günü haberlere konu olan Irak’a.
-Hatırladım!
-İlkicik, İbo sahneye çıkmış, orada Saddam bir daha devrilmiş. Yanık sesiyle tanklardan beter ateşlemiş o yerleri.
-Yanık ses...
-Acıdan olmuştur değil mi? Hemi de ses... Bir de yaralı türküler okuyor ki...
Ağzı iyice sulanan tilki:
-Bende iki bilet var; para pul istemem yalnız senin sesin güzeldir şimdi, İbo’dan ne eksiğin var. Tatlıses’in okuduğu türkülerden birini söyle de içimiz açılsın şöyle.
Türkü okumak sevdasıyla heyecanlanan Karga kuyruğunu oynattı. Bir çift kulak kendisini dinlemek istiyordu; ne nimetti onun için.
Şöyle bir silkinip tüylerini kabartmak istedi, kanatlarını açtı, o anda yanıbaşında duran peynire çarpıverdi. Hızlı davranan tilki yakalayıp, afiyetle yediği peynir için teşekkür dahi etmeksizin kaçıp gitti. Karga ise dalda kalakaldı.

(2005/İSTANBUL)

Suna Onur
Kayıt Tarihi : 3.2.2006 19:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü

    masalın gerçek hali.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Suna Onur