Nefretine bağışlanan fotoğraflar kardeşti gidişlerin. emek sevdaya gezer semazen..Dönerken kendi etrafında hep sen demek aklanan hayata. Hep dönmek asil olan kendi dairesin çizer.
Bitik sevdaların mil tuzaklarında uzağa düşmüş bir tortunun gezginlerine
Ram olmak ne kadar zor bilir misin? Bugün senli ayyaş bir soluğun izini
Sürdüm. Bindim arabaya senle üç yıl gittiğimiz bütün yolları gezdim. Seninle ilk kaldığımız evin önünde park ettim, baktım son katı beni bekliyor gibi duruyordu her şeyin. Rengini kırık sokak lambasına veren gözlerin geldi aklıma.Yukardan gelişimi izlerken ışıldayan gözlerinin
koyu sevgisi sıralandı.Demek diğer noktayı özlemek için yaşanılanlara anı olmak gerek.Semazen gibi dönmek,hataların sorgularında.İki aşk arasında gönüllere yağmur yağdırmak. Pervaneliğinde senin kelebek oluşun, minnacık özlemlerinle uçuşun aklıma geldi.Gülken soldurmadım,lale oldun başka baharların harında Solan Soloski oldum bende.Sensizliğin toplu mezarlığında dua okudum içimdeki cesedine.Kurşunladığım kalbindeki iki mermeyi çıkardım, bir başka güzel belki nakışlar da bir ömür boynumda taşırım Hüsransu…
Dünya durulanmış gidişlerimize, gün suskun, gece uykusuz, güneş ayıplarımızın üstüne açmıyor,ay hep hilal halinde lal sana.Cennetindeki Kevserler yüreğimde akıyor,kirlenmiş arzu gömleklerimi yıkıuyorum.Bulaşmış rujlar çıkmıyor,bildiğin affedici bir deterjan var mı? Ya da uzat ellerini her şey öyle temizleniyor yenilenmiş özlemlerimizde.Gel yıka beni,senden.
Ol güllerden seni yaşadım,kendimi katmadım saflığın,meleksi hallerinin katmanlarına.Temiz dünyanın açlıklarında biraz sende dişi bir kurt gibi gezinmeseydin, belki hiç ulumayacaktım başka tenlerin sislerinde.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta