Yeniden Şiiri - Melahat Sönmez

Melahat Sönmez
31

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Yeniden

Öykülerimden

Ben Olriç'le tanıştığım günlerde Meyus, karalar içinde kendi tabutumu taşıyordum! Bir Aşk oyununda kurban seçilmiş ağır yaralar almış... Öfff. öf..
Beni kimse, hatta kendim bile tanımıyordum. Yalnızca Tanrı asi yeşil gözlerimden akan yaşlardan beni tanıdı. Belki o da yarattığı bu kulunu tanımayacaktı fakat göz yaşlarımın sıcaklığından olacak ki,  tam bağrına düştüğü için  tanıdı beni!
Karşılaştığım biri, yalnızca biri!
Bana baktı, bakışları merak mı, acımamı, yoksa tanışıyormuyduk bir yerlerden bilmiyorum  "ne oldu Münevver" dedi.
Hayret! Münevver!!
Buda  nereden çıktı. Hem daha ne olması gerekirdi acaba! Ama nereden tanıyorum ki bu adamı, yada bu adam beni nereden tanıyor?
Bütün bunları şimdi sizlere söylüyorum tabi. O zaman rüzgarda sallanan kuru bir dal gibi titrek, çıkmayan sesimle ne dediğimi hatırlamıyorum. Bütün bunları şimdi sizlere söylüyorum. Ama o zamanı düşününce şöyle demiş olabilirim;
Aşkım! Nereye gömeceğimi bilemiyorum. Gözlerime baktı, aynı anda ellerini uzattı. Ben elini tutamadan orada yeşillikler içinde kayboldu. Uzaktan bir ses duyuldu. Olriç dedi. Ben Olriç. Yasdayım daha. Ama Olriç!
Münevver "tabutu bir yerlere bırakmak zamanı" dedi.
Zamanı ve yeri uygun değil. Cehennemimde daha sorgu bitmemişti. Kötülüğün simgesi ben Venüs yargılanmadan olmaz! Sevgi ve aşk dilencisinin cezası ne olurdu acaba?
Sırat köprüsünü geçememiştim. Daha çok ağlamak, daha çok sormak, nedenini bilmeden neden diye haykırarak yorulmak, bir neden bulmak, bulamadan daha çok üzülmek istiyorum. Yasdayım! Hem ona, hem herkese, hem tanrıya karşı İsyandayım!
Canhıraş bir durumdayım!
"Emin değilim, bir mezarlıkta yat istersen" diyor Münevver.
Anlamı ne diye sormayın, o da Olriç gibi bilmece gibi konuşuyor.
Evet öylede oldu. Geceleri ne kadar tabutumu üzerime çektiğimi bilmiyorum. Kaç güneş üzerime doğdu, kaç dolunay bana bekçilik yaptı, kederlendi, gülümsedi bilmiyorum. Bir bıçak sırtıdır yaşamın yolu, düşersen kanarsın, geçersen güçlenirsin.
O gün geldi işte!
Tabutumun üzerine toprak saçmış dostlarım.  yeşil yeşil bitkiler, küçük küçük mart papatyaları sarı gözleriyle zamanın olgunlaştığını müjdeliyor.
Ne müthiş merhem şu zaman. Her derde deva! Ara sıra hatırlatır Münevver bana o zamanı, acı bir tebessümle. Sırat köprüsünde duruşun, cehennemde cevapların iyiydi. Islandın ama beslendinde der  her ne demekse.
Sonra, çok sonra düşündüm de ne üzülmüştür Tanrı!
Yarattığım kullar bu kadar elem içinde diye. Kendim kendimi de kınamadım değil hani. Tanrıyı bu kadar üzdüğüm için.
O gözyaşlarından inciler, incilerden dizeler oluştu. Hem isyan hem özgürlük, hem ihanete karşı dizeler. Kim bilir Tanrı bile şaşırmıştı bu kadar çelişkiye.
Bu çelişkiden birde ben oluştum. Yeni ben. Yeni sevgiye, yeni sevince, yeni kırılganlıklara, yeni sevdalara, yeni renklere açık.
Hoşgeldin BEN
Bir daha varmısın sonbaharda açmaya?

Melahat Uran

Kolundaki yaralar efendim?
Tutunurken öyle oldu Olric.
Ya yüreğindeki yaralar efendim?
Hiç dokunma. Sus Olric.
Oğuz Atay

Bana Oğuz Atay'ı sevdiren sanal dünyanın Selim Olriç'ine teşekkürü bir borç bilirim

Melahat Sönmez
Kayıt Tarihi : 9.1.2020 07:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Melahat Sönmez