Yeni Edebı Akım: Gülce Nazım Başlıkları

Refika Doğan
165

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Yeni Edebı Akım: Gülce Nazım Başlıkları

Yeni Edebi Akım: Gülce Başlıkları

ÇAPRAZLAMA:

1-Hece şiirimizde kafiyenin yönlendirici, çoğu kere kısıtlayıcı etkisinin azaltılmasını amaçlayan bir nazım türüdür. Kafiyelerin bir dörtlük içinde ÇAPRAZLAMA olarak yerleştirilmesi ile meydana gelen bir nazım türüdür.

2-Kafiye dizilişi şöyledir.
a- (mısranın başında)
-b (mısranın sonunda)
-a (mısranın sonunda)
b- (mısranın başında)
x

-c (mısranın sonunda)
d- (mısranın başında)
c- (mısranın başında)
-d (mısranın sonunda)

Diğer kıtalar bunların(bu iki kıtanın) tekrarı şeklindedir.

3-Şiir tarihimizde çok önceleri kafiye mısra başında idi, sonra mısra ortasına alındı; İslâmiyeti kabulümüzden sonra mısra sonlarına alınmıştır. Şairin, kafiye kıskacında sığ - verimsiz duruma düşmemesi için çaprazlama olarak kafiyeler yerleştirilmiştir. Yukarıdaki kafiye dizilişinin dışında kafiyeler değişik şekilde de çapraz olarak yerleştirilebilir ler, bu, tamamen şairin isteğine kalmıştır.

4-Genellikle 77=14 Heceli-kalıplı şiirlerde kullanılırsa da, 65=11 dâhil diğer ölçü-kalıplarda da kullanılarak veya beşlik, altılık mısralardan oluşan şiirlerde ve de gene çaprazına yerleştirilmiş kafiyelerle değişik ÇAPRAZLAMA örnekleri verilebilir, şiirler yazılabilir. Önemli olan kafiye kıskacından şairin ve şiirin kurtarılarak, yeni nefes alanı ve şekli ortaya konulmasıdır. Serbest şiirde yapılan Çaprazına Serbest adı ile anılır.

Hicran Düştü Sevdama(Osman ÖCAL) (ÇAPRAZLAMA)

HUZME inmiş yüzüne gamzeler kadeh kadeh,
Damladı yüreğime közünde açtı GONCA.
Yanaklar nar sureti dudağı baldan SÜZME,
YONCA rengi gözleri serap oldu düşüme.

Sardı gönül kervanı yükü bitimsiz SEVDA,
YORULDUKÇA yol aldık bir hayal âleminde.
ŞEYDA halimle tüttü damarımda her baca,
Kan doğurdu gözlerim yeniden VURULDUKÇA.

HİCRAN düştü sevdama umutlar kırık dökük,
Bu kader nasıl kader Ya Rab neydi GÜNAHIM?
Vuslatî’ yem aşkımdan şu ömrüm oldu VİRAN,
AHIM ummandan taşar sürer mahşere kadar.

20.09.2008
Osman Öcal

ŞAFAK DEMİM

GÖZLERİM derin dalar şafak vakti sökerken
Güneşin her zerresi bana aşkı GETİRİR
Dört mevsim seni yaşar ömür boyu ÖZLERİM
GÖTÜRÜR bu dert beni hasretinden yanarım

DARALIYIM sevdiğim sevda denen kantarda
Ne eksiği bulunur ne fazlası DİLİMİN
Sözümü özden aldım kalbimle GÖRELİYİM
TELİMİN notasında şarkılara banarım

DOYA doya kandırır yar sunduğun badeler
Gülşen olur dört bir yan etrafa ıtır SAÇAR
Yaşattığın büyük aşk yürekte tutar MAYA
AÇAR gönül kapımı vuslat diye dönerim

HECESİN ey sevgili Dervişlerin dilinde
Sema’ya dek yükselen duadaki NARASIN
Yıldızlarla donamış en mehtaplı GECESİN
VARASIN seherime ey sönmeyen fenerim

Şemsettin DERVİŞOĞLU

NAZIM TÜRÜ:BULUŞMA

1-HECE-SERBEST Tartışma ve kavgalarına son veren bir nazım türüdür.

2-Hece vezni ile serbesti, bir şiir bünyesinde buluşturmaktadır.

3-Oluşumu şöyledir:
-
-
-
- (Dörtlük: hece vezniyle yazılmış)
...................................
................................................
..............................
............
......................(Serbest mısralar-mısra sayısı şairin isteğine bağlıdır.)

Yani;

-(Hece vezniyle yazılmış dörtlük)
-(Serbest mısralar)

VEYA BUNUN TERSİ DE OLABİLİR

-(Serbest mısralar)
-(Hece veniyle yazılmış dörtlük)

4-Hece vezniyle yazılmış dörtlük ün kafiye yapısı, hece sayısı, kalıbı tamamen şairin isteğine bağlıdır. Şair dilerse Hece ile yazılacak bölümü dörtlük değil, beşlik, altılık mısralardan veya değişik hece türleri ile de oluşturabilir. Yeter ki, hece-serbest buluşmasını gerçekleştirsin. Adı gibi BULUŞMA olsun.

5-Şiirin uzunluk,kısalık durumları tamamen şairin isteğine bağlıdır.

6- Edebiyatımıza Mustafa Ceylan ve Harun Yiğit tarafından kazandırılmıştır.

NAZIM TÜRÜ:AKROSTİK
*

1-Akrostiş şiir tekniğinin yeni bir anlayışla ileriye götürülmesini amaçlar.Akrostişte mısra başlarında verilen İP UCU, AKROSTİK de mısra kelimeleri arasında DÜZGÜN BİR DİZİLİŞLE gizlenmiştir

2-AKROSTİK de HARF dizini 1-2-3-4... diye gitmektedir.

3-İster hece, ister aruz vezniyle veya serbest yazılsın fark etmiyor. Önemli olan harf dizilişidir. Kafiye yapıp yapmamak ta şairin isteğine kalmış bir durumdur.

İşte iki örnek
-
AKROSTİK
-

(D) ün gece düşümde gördüm sevdiğim
B(İ) r yanım yanıyor, duydun mu beni
Bi(L) emezsin içimdeki acıyı
Yar(A) m çok kanıyor, duydun mu beni
Közü(N) e banıyor duydun mu beni

(D) oğan güneşimsin kara geceme
Ş(İ) ir gibi takılırsın heceme
Se(L) am olsun benim gönül eceme
Yar(A) m çok kanıyor, duydun mu beni
Közü(N) e banıyor duydun mu beni

ŞİİR

(Ş) iir gözlerinde ihtilâl olur,
Bakışın (İ) çime yazar ismini.
Vuslat yeşilinden (İ) zin okunur,
Dumansı gözlerden çektim®esmini...

Edebiyatımıza Harun Yiğit tarafından kazandırılmıştır.

NAZIM TÜRÜ: GÜLCE
*

1-Gülce, aynı zamanda adını, edebi akımımıza da vermiş olan bir nazım türüdür.

2-Japon edebiyatının HAİKU adını verdiği nazım türünün bizim edebiyatımızda yeni bir ruhla ele alınışıdır.

3-Hece vezniile yazılır. Kafiye yapılıp yapılmaması şairin dileğine bırakılmıştır.
Önemli olan mısralardaki hece sayısıdır.

4-Birinci mısra=5 HECE ve İkinci mısra=7 HECE olmak kaydıyla, dörtlük tarzında, beşlik, altılık veya başka sayılarda GÜLCE yazılabilir.
Önemli olan BİR MISRANIN 5 HECE, ONDAN SONRA GELEN MISRANIN YEDİ HECE OLMASIDIR.

5-GÜLCEnin şematik yapısı şöyledir:

..........................5 Hece
.................................7 Hece
...........................5 Hece
.................................7 Hece
............................5 Hece
..................................7 Hece

Böylece isteğe bağlı olarak devam edebilir.
Edebiyatımıza Mustafa Ceylan tarafından kazandırılmıştır.

GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
NAZIM TÜRÜ:ÜÇGEN
*

1-Şekil itibariyle ÜÇGENe benzediğinden bu ismi almıştır. Azdan çoğa, çoktan aza doğru hecelerden oluşan mısra yapısı vardır. Hece veznimizde yeni bir nazım çeşididir.

2-Mısralardaki hece sayısı çok önemlidir. Mısra kaç hecelikse, hece sayısını ihtiva eden satırda yerini almaktadır.

-1
-2
-3
-4
-5
-6
-7
veya bunun tersi olan;

-7
-6
-5
-4
-3
-2
-1

Hecelerden oluşan başlı başına bir kalıptır.

3-Şair dilerse, çok değişik şekiller ve dizilişlerde de ÜÇGEN türü şiir yazabilir. Önemli olan, hece sayısının artış ve eksilişindeki sıra sayısıdır. İstenilen hece sayısı ile başlanılıp, istenilen hece sayısına kadar üçgen uzatılabilir-kısaltılabilir, iki ya da üç, dört üçgen taban tabana, ters veya değişik şekillerde de bir araya getirilebilir.

4-Kafiye oluşumunda şair tamamen özgürdür. Dilediği şekilde kafiye dokusunu oluştrabilir.

5-Edebiyatımıza Harun YİĞİT tarafından kazandırılmıştır.

TRİYOLEMSİ

1-Batı Edebiyatı nazım türlerinden olan Triyole nin değişik bir versiyonudur.

2-Mısra yapısı şu şekildedir

..............................................................(1-a)
..............................................................(2-b)

..............................................................c
..............................................................c
..............................................................c
..............................................................(1-a) -Mısra aynen

...............................................................d
...............................................................d
...............................................................d
...............................................................(2-b) mısra aynen

3-Burada a-b-c-d kafiyeleri göstermektedir.(1 ve 2) de mısranın baştan sona tamamını göstermektedir. Yani ilk mısra hiç bir değişikliğe tabi tutulmadan, BİRİNCİ MISRA BİRİNCİ DÖRTLÜĞÜN DÖRDÜNCÜ MISRASI olmakta; İKİNCİ MISRA DA İKİNCİ DÖRTLÜĞÜN GENE DÖRDÜNCÜ MISRASI OLMAKTADIR.

4-Genellikle 88=16 hece ölçüsü ile yazılırsa da, bu mısra yapısına bağlı kalmak kaydıyla, şair dilerse 77=14, 65=11 veya başka ölçü ve kalıplarda da değişik Triyolemsiler yazabilir. Önemli olan ilk-BEYİT-teki iki mısranın aşağıdaki dörtlüklerde aldığı yerdir.

5-Şair dilerese, ilk BEYİTin mısralarını da kendi arasında kafiyeli yapabilir.

SON İMTİHAN

Âşıkların kaderi yollarda terk-i candır
Zira ki divaneye vuslat zor imtihandır.

Hilâli görmek için yıldız titrer gecede
Türaba düşen dane mutludur işkencede
Tandırda huzur bulur, hamur da neticede
Âşıkların kaderi yollarda terk-i candır.

Şeker suda su olur gayesidir muhtacın
Cennetleri görmemek izahıdır mi’racın
Pervane şemde yanar gereğidir mizacın
Zira ki divaneye vuslat zor imtihandır.

Ekrem Yalbuz

TOKMAK

1-Şairin kendisi veya yakınlarını-dostlarını hicvedeceği bir nazım çeşididir.

2-Hece vezninin çok değişik ölçü-kalıpları bir şiirin bünyesinde toplanmıştır. Batı edebiyatının sone si ile bizim Halk edebiyatrımızın koşma sının bir araya getirilmesi gibidir.
İstenirse her kuplenin son mısraı tamamen bağımsız olabilir.

3-Hece-ölçü ve kalıpları büyükten küçüğe vaya küçükten büyüğe doğru da dizilebilr ve çok değişik şekillerde TOKMAK türü şiirler yazılabilir.

4-Dörtlüklerdeki kafiye yapısı şairin isteğine bağlıdır.

5-Örnek bir TOKMAK NAZIM TÜRÜNÜN ŞEMASI ŞÖYLEDİR.(Şair dilerse bunun tersini, değişik ölçü ve kafiyelerle de yapabilir. Önemli olan, hece-ölçü- kalıplarının artan ve azalan dizilişlerinin, sıralanışının bozulmaması; daha önemlisi, geleneksel şiirimizde tek bir ölçü-kalıpla başlayıp şiir bitimine kadar devam eden sistem, burada, çeşitli ölçü ve kalıplar bir araya getirilerek oluşturulmuş olmasıdır.)

-(445=13 Hece) -a
-(445=13 Hece) -b
-(445=13 Hece) -a
-(445=13 Hece) -b

-(445=13 Hece) -b
-(445=13 Hece) -b
....................................................(445=13 Hece) -b

*

-(66=12 Hece) -c
-(66=12 Hece) -d
-(66=12 Hece) -c
-(66=12 Hece) -d

-(66=12 Hece) -e
-(66=12 Hece) -e
................................................(66=12 Hece) -e

*

-(65=11 Hece) -f
-(65=11 Hece) -g
-(65=11 Hece) -f
-(65=11 hece) -g

-(65=11 Hece) -h
-(65=11 Hece) -h
............................................(85=11 Hece) -h

*

-(55=10 Hece) -ı
-(55=10 Hece) -k
-(55=10 Hece) -ı
-(55=10 Hece) -k

-(55=10 Hece) -m
-(55=10 Hece) -m
.......................................(55=10 Hece) .......m

*
-(45=9 Hece) -n
-(45=9 Hece) -o
-(45=9 Hece) -n
-(45=9 Hece) -o

-(45=9 Hece) -p
-(45=9 Hece) -p
..(45=9 Hece) ........p

VE ÇINAR DEVRİLDİ

Sonbaharda bekliyorken sevgi yağmuru
Dolu yağdı, esip geçti karla fırtına.
Deli gönül boşboşuna atar son turu
Erteleyip umutları gelmez yarına...

Yarına ey! Yarına hey! Gelmez yarına
Atın beni boz toprağın şom efkârına
...........Düşeceğim nasıl olsa dostun nârına...
*

Dipsiz kuyularda puslu ay ışığı
Cangıl cungul kervan, yol dağa dolanmış.
Sanmayın bu yeni gelin ayrılığı
Bir yetim ıslığı dudağa ulanmış.

Gelmesin kabrime yakından yakınım
Üç beş şiir işte kalacak çıkınım
............Bire bin vermedi tarlada ekinim...
*

El gülüp oynarken yoğruldum dertle
Bir günden bir güne gülmedi yüzüm.
Sardım acıları sırta kementle
Davacı olurken gecem gündüzüm...

Alın sizin olsun neyim var ise
Giden insan ruhu, gitmez ki kese.
...........Üstünde ot biten ses vermez sese...
*

Ne kavim kardeş, ne evlâd ıyâl
Yalandır hepsi, tek bana yalan.
Som altın düşler, zehirden hayâl
Gel gel! Demişti: Biraz oyalan...

Oyun bitti bak, zulüm yağıyor
Yağıyor da can, sanki boğuyor.
...........Zikreden lâle boyun eğiyor...
*

Yamuk tahta parmak parmak iz
Orman olur aslına dönse.
Orda burda parça parça biz
Anlamadım gitti nedense...

Susar Ceyhun, kurur da pınar
Giden atlı arzuyla yanar.
.............Ve devrilir yerlere çınar...

Mustafa CEYLAN

SONEM

1-Batı edebiyatındaki Sone nin değişik bir versiyonudur. Kuple oluşumu Batı Edebiyatındaki sone ile aynıdır.
Batı Edebiyatında kafiye yapısına göre sone türleri vardır.

Fransız sonesi (abba-abba-ccd-eed) dizilişi ile;
İtalyan sonesi (abba-abba-ccd-ede) dizilişi ile,
İngiliz sonesi ise Fransız sonesinin kafiye dizilişini muafaza ederek, ilk 10 mısrayı bir bent yapmakta, son iki mısrayı ayrı bir bent yapmaktadır.

Türk edebiyatına Servet-i Fünuncular döneminde giren soneyi bizim şairlerimiz çeşitli şekillerde kullanmışlardır.

Türk şiirine yeni nefes alanları sunmaya çalışan GÜLCE edebi akımı, Fransız,İtalyan ve İngiliz sone kafiye dizilişlerinin dışında yeni bir kafiye dizilişi ve adı önermiştir.

2-SONE Min şekli ve Kafiye şeması şöyledir.
-a
-b
-b
-a

-c
-d
-d
-c

-e
-f
-f

-e
-g
-g

3-Hece vezni ile yazılmakta ve hecenin 77=14 ölçü-kalıbı kullanılmaktadır.
İblisin Gelinine Dumandan

Masmavi göklerdeyim, alevinden kopmuşum
Kader mi çizdi sandın, alnıma bu karayı?
Çatılarda sarıp ta bağrımdaki yarayı
Kanat çırpıp yükselen, duman duman bir kuşum.

Kıvrım kıvrım, iç içe tüttükçe kaybolurum,
Görürsün tutamazsın, ruhuyum Mecnunların.
Sancını taşıyorum, bulamazsın ki yarın;
Göğsümde sıcaklığın; derdimle kahrolurum.

Bana vuran piyango, elbet sana da vurur
Yağmur olup dönerim saçlarına unutma
Senden çıkan dumanım, el âlemle bir tutma...

Ey İblisin gelini, rengin güllerde durur!
Duyarım kahkahanı, yakılırsın, yanarsın
Bacalarda bedduam, mahşer günü donarsın...

Mustafa Ceylan

YİĞİTCE

1-Adından anlaşılacağı gibi yiğitlik-kahramanlık içeren konuları ele alan bir nazım türüdür. Halk şiirimizdeki VARSAĞInın yeni versiyonudur.

2-Kafiye yapısı önemlidir.

3-44=8 Hece vezni ile yazılır.

Kafiyeler mısranın baş tarafına alınmış olup, şematik olarak şöyledir:

a-
b-
(Serbest) -
b-

c-d
c-d
c-
b-

e-f
e-f
e-
b-

g-h
g-h
g-
b-

ı-i
ı-i
ı-
b-

j-k
j-k
j-
b-

YABAN OTA

Türk oğlunun karşısında
Bükülmeyen bilek mi var?
Şimşek olup ortasında
Çakılmayan yürek mi var?

Çağ nedir ki, bir oyuncak?
Dağ nedir ki, köşe-buçak.
Işık saçar bir ay yıldız
Dikilmeyen direk mi var?

Var sebebi susuyorsak
Doğar elbet günü vursak
Gün gelende,meydanlara
Yıkılmayan burak mı var?

Bilsin haddin satılmışlar
Gülsün gayri koca çınar
Yağmur biziz, ırmak biziz
Ekilmeyen kurak mı var?

Söyletmeyin bizi böyle
Eğletmeyin durun şöyle
Yaban otun tepesine
Çekilmeyen orak mı var?

Mustafa CEYLAN

SERBEST ZİNCİR

1-Türk Halk Şiirinde zincirleme veya zincirbent adıyla anılan ve bir tür koşma olan şiir türümüzün zincirleme tekniği ni, özellikle SERBEST ŞİİR de uygulamak için bu nazım türünü önerdik.

Bize göre, serbest şiir tamamen kuralsız ve akla gelenin yazıldığı, bir nesir parçasının makasla rastgele kesilip alt alta dizildiği bir nazım türü değildir.

Serbest şiirin de, başta iç ahenk, ritm, uyum, imge ve edebi sanatlarla da harmanlanması gerekir.
Bu sebeple, Halk Şiirimizin zincirbetini serbest şiirde kullanmak istedik.

Özellikle, mısra zincirinde her mısranın son kelimesi, takip eden mısranın ilk kelimesi olarak kullanıldığından, dörtlüklerle oluşturulan Halk Edebiyatımız şir tarihinde, bu tarz zincirlemenin örnekleri azdır.

Serbest şiirimizde tekerrür sanatıyla, vurgu ve tonlamalarla zincir uygulaması başarılı olacaktır.

2-Ayrıca, Gülce Nazım türlerinin hepsinde zincirbent uygulanabilir.

3-Mısra zinciri veya dörtlük zinciri tercihi şairin kendisine kalmıştır.
Mahşerde Başını İndirme Derim(Osman ÖCAL) (SERBEST ZİNCİR)

Adamlık mezata düşerse erde
Erde vicdan kalmaz, bitirir zaman
Zaman acımasız, yıkar bütün düşleri
Düşlere keyfiyet bindirme derim.

Derim alışıp da, harman etme yalanı
Yalan kırk kapıyı kapar, haberin olsun
Olmaz kurtuluşun, jurnala yatmışsa heves
Hevesin kursağında besler yılanı
Yılanı sefayla sindirme derim.

Derim ki yüzüne; kazancın haral
Harala bastığın, çekilmeyen bir illet
İlletsin iblisten aldıysan madalya, ruhsat
Ruhsatı göster de tanısın millet
Milleti fişleme asılsız sözle
Sözü sükutla gemle, kandırma derim.

Demem o ki; laf üretip verdiğinde üstüne
Sormuyor mu sana; ‘Niçin, niye, kastı ne’?
Ne diyorsun sahi, çömez değilsin elbet
Elbet soğulmadı ya, koskoca yalan gölü
Gölü çeksen ayaza, yeşerir açar gülün
Gülü bırakıp, oynama her telde cambaz misali
Misali ganidir, utanıp başını döndürme derim.

Derler ki; ‘Yalancının mumu yatsıda söner’
Söner sönmesine de, tekrar yanmasa
Yanarsa benliğindendir, telafisi mahşere
Mahşerde başını indirme derim.

Osman Öcal


TEKİL

1-Adından da anlaşılacağı gibi, tek sayılı hece kalıbından oluşan bir nazım türüdür.

2-Dörtlüklerin şematik yapısı şöyleir:
……………….7 Hece
……………….9 Hece
……………….11 Hece
……………….13 Hece’li bir yapıdan OLUŞMAKTA.

6-Kafiye uygulamalarında şair tamamen serbesttir. Dilediği şekil ve çeşit-yer ve konumda kafiye uygulayabilir veya uygulamaz. Önemli olan BİRİNCİ MISRANIN 7, ondan sonra gelen mısraların 9-11 ve 13 hece ile meydana gelmesidir.

3-Dörtlük,beşlik, altılık veya başka şekillerde de uygulama yapılabilir. Sadece 1-3-5-7-9-11-13-15-17-19 vb hece sayı dizilişinin korunmasıdır. Şair dilerse (sırayı şaşırtmadan) 5-7-9-11 veya 3-5-7-9 hecelik mısra dizilişleri ya da (9-7-5-3) VEYA (15-13-11-9) VB..başka şekillerde TEKİL HECELERLE şiirin dokusunu örebilir.

ELLERİN SABAH ISLAKLIĞI

Nice bir vakittir aklına gelmem neden?
Bakışın yamaçların sarplığıdır,
Elllerin sabah ıslaklığı
İçimi üşütürsün
...............Rüzgâr mısın ki?

Kahkahanı duydukça yad-yaban balkondan
Ölür kelebekler, güvercinlerim
Başıma dolanır cinlerim...
Git aklımdan! Gitmezsin
...............Efkâr mısın ki?

Hangi denizde
Saltanat kayıkların?
Boğuluyorum dalgandan
Çevrende tur atar tayfalar. Helâl! ..
İpekte kılıcı duran
...............Hünkâr mısın ki?

Git, haydi git, git! ..
Hiç geçme sokağımdan
Bırak beni, bendeki bana! ..
Kaç bahar,yaz geçti gelmem aklına
Düşlerine bile giremem...
...............Var mısın ki? ..

Bilsem kim var altında göz kapaklarının?
Işıması kime dudaklarının?
Yarının gece bekçisi ben
Umut fenerlerini
...............Yakar mısın ki?

Biliyor musun ölüm neden korkutucu?
Sana saltanat kaybı, bana hasret...
Ruhum, kuru ot yanışında
Gönlüm, uyanışında...
...............Bakar mısın ki?

Debdeben boşa,
İnat etme, gel, anla!
İç musikin bitti bitecek
Gör hesabını Ceylanla son defa
Sazlar çalsın çamlıcada...
...............Çıkar mısın ki?

Saç uçlarında
Duru mavi kar suyu
Dizgin tanımaz zaman atı
Havan, yürüyüşün alfıranga
Bir gün bencileyin kefen
...............Kokar mısın ki?

Mustafa CEYLAN

DÖNENCE

1-Cinaslı kafiyelerin çaprazlama ve dönerli olarak yerleştirilmesinden meydana gelen bir hece nazım türüdür.

2-Çaprazlama nazım türümüzün cinaslı kafiyelerle değişik bir versiyonudur.

CİNASLI KAFİYELERin mısralardaki konumları şöyledir:
a-b(*)
-a
-c
c-b(*)
*

d-e()
-d
-f
f-e()

3-b(*) ve e() kafiyeleri istenirse cinaslı olmayabilir. Bunlar mısranın sonundaki kafiyelerdir.
Diğerleri (a,c,d,f) cinaslı kafiyelerdir ve çaprazlama olarak yerleştirilmişlerdir.

4-Genellikle 77=14 hece ölçü-kalıbıyla yazılır, ancak, şiar isterse hecenin çeşitli kalıp-ölçülerinde de değişik eserler meydana getirebilir.


Yanar Oldu Ellerim

YÜZLERİNİ okşarken yanar oldu ellerim
Söyle bana yar gören oldu mu YÜZLERİNİ
Varmasın bundan sonra sana giden YOLLARIM
YÜZLERİNİ görmesem yine susmaz dillerim

YA-KARIM duyar ise sana olan sevdamı
Dikenler bana mıdır söyle yarim GÜL SENİN
Ne biçim bir sevdadır sana yalvar YA-KARIM
GÜLSEN’İN gülüşüyle yeşillendi gül damı

GÜZELE bağlanmışım çevresinde dönerim
Delik deşik dağların toprağını GÜZ-ELE
Yiğit’lik kâr etmiyor sevda düşerse BAŞA
BAŞA bakıp hükmetme aşk tahtından inerim

BAHANE

Güz elleri okşarken ağaran saçlarımı
Bıraktım takvimlerin koynuna güzelleri.
Saydıkça, günahlarım dökülür her gözeden,
Göz eden ay bakışlar affetmez suçlarımı.

Gün, ah eder, ben suskun; dolanır söz dilime
Saat döner, çark döner, tayfun olur her günah...
Mısralarım ses verir: “Ben değilim çare siz...”
Çaresiz son yokuşta balyoz iner belime...

Gelin! .. diye çağırsam yaban olur dostlarım
Kimi iç güveysidir, kimisi olur gelin.
Nerde cerenler nerde, soran yok ki derdi ne?
“Derd ine dizlerine, her şey kalmışken yarım...”

Bir inciydi makamım, mevkim, şanım, şöhretim
Döndükçe koltuklarım diplomam birinciydi.
Her dönüşte umuttum, ey dönekler dünyası!
Dün, yası bıraktım da şimdi boşa gayretim.

Kırat topal içimde, kulede şom pervane
Dönsün kendi kendine, gönlüm diyor ki: kır at!
Küsmem alın yazıma, böyle yazmış Yaradan
Yaradan kan sızacak, ötekiler bahane…

Mustafa CEYLAN Harun Yiğit

GÜLCE/YUNUSCA NAZIM TÜRÜ

..............................65
..............................65
..............................65
..............................44

Mısralardaki hece sayıları bu ve bunun tersi de olabilir.Ayrıca,(56 ve 44) ,(44 ve 43) ,(44 ve 34) ,(77 ve 65) (77 ve 56) le de Yunusca yazılabilir.
Kafiye dizilişi de şairin insiyatifine bırakılmıştır.
Millet, memleket, aşk ve tasavvufi konularda eserler verilmesini arzuladığımız bir nazım türüdür. Bu ve buna benzer çok sayıda deneme yapan ve başarılı şiirler veren çok sayıda şairimiz vardır şüphesiz. Ancak bunu bir edebi akımın kendisine ses bayrağı yapıp, nazım türü olarak ele alması ilk kez GÜLCE’ye nasip olmaktadır.

Bu öneriyi yapan ESKİŞEHİR ŞAİRLER DERNEK BAŞKANIMIZ Sayın İbrahim SAĞIR’ a teşekkür ederiz.)

MOLLA KASIM

Uzay dolmuşuna tersinden binmiş
Sanırsın mübârek şeytanmış, cinmiş
Mısır tarlasını mesken edinmiş
Yatar durur Molla Kasım.

Kuşçuların orda varıp uykuya
Şavkını düşürdü susuz kuyuya
Şiir defterinden koparıp suya
Atar durur Molla Kasım.

Savurur rüzgârlar kirli postunu
Klavye cambazı aşar kastını
Bir plaket için kadim dostunu
Satar durur Molla Kasım.

Yitik sevdaların çulsuz aşığı
Sosyete dulların son bulaşığı
Kelam masasında yalan kaşığı
Tutar durur Molla Kasım.

İyiliği bilmez teper sofraya
Bu sebep yüzünden hep kalır yaya
İflâs topu atar arka arkaya
Batar durur Molla Kasım.

Alçaktan alçaktır, kısacık boyu
Tefrika ehlinin düğünü, toyu
İhanet ve yalan değişmez huyu
Atar durur Molla Kasım.

Adını gizleyen kadın peşinde
Koşmaktan yorulmuş ahir yaşında
Kusmuğu dururken çürük dişinde
Yutar durur Molla Kasım.

Mustafa CEYLAN
04.11.2008

BAHÇE

1-Bu nazım türü, GÜLCE Nazım türlerininin hepsini ya da çoğunluğunu bir şiir bünyesinde bulundurmaktadır.

2-Nazım türlerinin şiir içinde konuyla bütünleşen bir tarzda yer alması tamamen şairin insiyatifine ve şiirin akışına bırakılmıştır.

Saygılarımla.
Yusuf BOZAN

Yâr ile Hasbihâl

Kaç asır geçti, kaç mevsim bilemiyorum
İstesem de yâr, sana gelemiyorum....
Gül diyorsun,asla gülemiyorum...
Rüzgâr getiriyor gül kokunu,
Alaca bahar nefesini...

Seni arıyorum seni
Yoksun işte yalnızım
Hasretin işkence
Hasretin ölüm...

Söyle çabuk!
Nerdesin?
Nerde
Can? ...

Kovanım yağmada can pazarında
Düşman çıktı dostlar,rezil, rüsvayım.
Umutlar şom ufkun son nazarında
Bulut barış diyor,bense kavgayım.
...............Kavgayım bir tanem inan kavgayım
.....................Kendi kendim ile küsülü kaldım
..........................Pas tutmuş çağın kilidi, açamıyorum
.............................Açsam da bahtımdan kaçamıyorum....
Bahtımın değirmeni, döner ha, döner, döner
İner buğday tanesi, ezilerek aşağı.
Dudağı suskuncadır, yüreğinde zelzele
Gel hele sevdiceğim, gel! ..diyorsun boşuna...
..................Söyle nasıl geleyim, yollar var kıvrım kıvrım? !
....................Yol içinde yollar var, iç içe, hep dolaşık...
........................Yasemenleri alıp götürdün, bakışınla;
...........................Balkonuma sarılmış zehirli bir sarmaşık...
Can
Nerde,
Nerdesin?
Çabuk söyle!

Ölüm: Hasretin...
İşkence: Gurbetin
Yalnızım işte yoksun
Seni arıyorum seni! ..

Nefesini alaca bahar,
Gül kokunu rüzgâr getiriyor...
Gülemiyorum asla, gül diyorsun
Gelemiyorum sana, istesem de yâr
Bilemiyorum kaç mevsim geçti, kaç asır...

.......................Kapımın önünde rüzgâr dolaşır...

Mustafa CEYLAN
04.11.2008

GÜLİSTAN

1-Aruz ve Hece vezninin bir şiirde bir araya gelerek BULUŞMASI olup, geleneksel DİVAN EDEBİYATIMIZDAKİ GAZELin yepyeni bir formatla ele alınıp, yeni bir terkip oluşturulmuştur. Bu yeni gazel türünün adı: GÜLİSTANdır.

2-Şematik yapısı hece ile yazılmış HAN DUVARLARI şiirinin ARUZ-HECE BULUŞMASInda şekillenmesidir diyebiliriz.
Yapısı şöyledir:

......................................(a) Aruzla yazılmış Gazel beyitleri
......................................(b)

......................................©
......................................(b)

......................................(d)
......................................(b)

.......................................(e)
.......................................(b)

.......................................(f)
.......................................(b)
............................Hece vezinli kıta veya kuple

Gülistan Vermeden Himmet(GÜLİSTAN)

Yanarken dertli bir mecnun; su, çölden savrulan rüzgâr
Bulunmaz her yürek sargın; sazından çalmayan bilmez.

Neyinden mey sunanlardan, figan kalkar boğar hasret
Kapanmaz başlanan gergef; gönülden bulmayan bilmez.

Bakın bir yol nasıl düşmüş, yiğit gönlün kelâmından
Kanar dağlarda bir Ferhat; yaşından dolmayan bilmez.

‘Umutlarla açılmış saracakken kollarım
Bir haberle kurudu birer birer dallarım
Hayallerle yaşarken kapandı hep yollarım
Şu gözlerim yollara dönüp dönüp bakıyor.’*

Hayallerden kopan düşler, şaşarken beklenen gelmez
Durulmaz sevda yalnızlık, zorundan kalmayan bilmez.

Akan yaşlar yağan çığlık, vurulmuş bağra har toplar
Kızıl kaynar da her volkan, derinden dalmayan bilmez.

‘Sensizlik bir sel gibi dinmez gözümden yaşlar
Benim dünyam yıkıldı başıma yağdı taşlar
Gönül yangın yerinde çevirmiş kor ateşler
Özlemin kor ateşi alev alev yakıyor.’*

Nasıl yakmaz ki aşk candan, kurulmuşsan yeter postu
Başından yükselir dağlar, gönüldür salmayan bilmez.

Varıp dergâha yaslarsın, helal dersin başım dünden
Duyan ceylansa ses vermez, kederden yılmayan bilmez.

‘Bilsem ki geleceksin etmem mi canı feda
Kimim var ki şurada senden başka dünyada
Yaşananlar bir düş mü kalsın desem rüyada
Hasretin öyle zor ki buram buram kokuyor.’*

‘İçimde bir sıkıntı terk edip de gitmiyor
Yalnızlık kâbus oldu artık resmin yetmiyor
Yırtık pırtık hayaller oda yama tutmuyor
Gel de dinsin gözlerim çisil çisil akıyor.’*

Bu kulvar tüm koşanlardan, bedel bekler kalem kesmez
Gülistan vermeden himmet, çekersin solmayan bilmez.

Osman Öcal
Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün)

TUĞRA

1-Aruz vezni veya Rübainin (ahreb-ahrem adı verilen) kalıplarıyla yazılır.

2-Dörtlük tarzında olup, şair dilerse bu türün beşlik şeklinde de şiirini oluşturabilir.

3-En önemli özelliği KAFİYE yapısıdır. Kafiye hem mısraın ORTASINDA ve hem de SONUNDA olacaktır.

Şu şekildedir:

....................(a) ....................(b)
....................(a) ....................(b)
..........................................Serbest
....................(a) ....................(b)

Saygılarımla.
Osman ÖCAL

Tuğra

Şen türkü YELİNDEN perçemler lale toplar
Ay düşse TELİNDEN can kaynar sine hoplar
Bir güfte duyursak gönlün kendine oynar
Her şarkı DİLİNDEN kansız bir kama saplar

(Mefûlü / mefâîlün / mefûlü / feûlün)

Osman Öcal

Tuğra

Dertlerle doluysa her düşün yara açar
Aşk Zühre yoluysa göz kanar, sine naçar
Bir başka yazarsa aşkı bir kara kalem
Gül sevda alıysa GÜLCE göklere uçar

Osman Öcal

Rübai ye özgü aruz vezni
mefûlü/mefâilün/mefâilü/faûl

ÜÇGÜL

1-Adından da anlaşılacağı gibi bentleri ÜÇER MISRA’dan meydana gelen bir nazım türüdür.

2-İki önemli özelliği bulunmaktadır. Bunlardan birisi üçer mısradan oluşması diğeri de kafiye yapısıdır. Kafiyeler mısra ortasında ve sonunda yer almaktadır.

3-Kafiyelerin şematik yapısı şöyledir:

1)
.............a............a
.............a............a
.............a............b

2)
............a.............b
............a.............b
............a.............C (Yahut da..............b..........C)

3)
...........a..............b
...........b..............c
...........c..............D

4)
a............................b
a............................b
b............................C

Örnekleri üstteki kafiye yapılarına göre daha da çoğaltmak mümkündür.

4-Genellikle, hece vezninin 77 kalıbı ile yazılmakla birlikte, şair dilerse aruz vezni ile de kaleme alabilir. Üçgül’ün aruzla yazılmış olanına ÜÇTUĞ adı verilir.

Yeni nazım türü ÜÇGÜL’ü şiirimize kazandıran Mehmet NACAR hocamıza teşekkür ediyoruz.

Arıyorum

Seni gurbet yollarında, kırda yaban güllerinde,
Şarkıların dillerinde, hayalimin kollarında,
Saniyenin sellerinde arıyorum arıyorum…

Yüreğime ateş düştü, ateşinle yanıp pişti,
Dumanlarım dağlar aştı, deli gönlüm sana koştu,
Bu ayrılık nasıl işti? Arıyorum arıyorum…

Mehmet Nacar

Sazım Kırmaz Cihangir (ÜÇTUĞ)

Dizilsin tuğlarım tez, duyun ses verdi tösler!
Davullar cengi sesler, yazanlar başlamışken;
Kuzenler taşlamışken, nazım durmaz cihangir.

Bugün manşette üçtuğ, bilen başlarda taçtır;
Kalem sonsuz ilaçtır, dilinden sevda damlar.
Kılıç kındaysa hamlar, sazım kırmaz cihangir.

Barış bohçamda saklım rumuz gönlümde aslan;
Bahar koynunda ıslan, çiçekler hamle yapsın.
Halef senden de kapsın, hazım yormaz cihangir.

Osman Öcal

Mefâîlün / feûlün / mefâîlün / feûlün

Özge

1-Divan edebiyatımız da az kullanılan MÜTESSA ve MUAŞŞER nazım türlerine mısra sayısı itibariyle benzeyen, en az 9, en fazla 10’ar mısradan meydana gelen tek bir bentlik nazım türüdür.

2- Genellikle, kafiye yapısı şematik olarak şöyledir:
-........ a
-........ b
-........ a
-........ b
-........ b
-........ a
-........ b
-........ b
-........ a
-........ b

2-Vezin, ölçü kısıtlaması yoktur. Şair dilerse hece veya aruz vezinlerinden dilediğini şiirinde kullanabilir. Önemli olan tek bent ve on mısralık yapısıdır.On mısralık bent yapısı sabit kalmak kaydı ile, bir şiir bütününde iki veya daha fazla bentlerde oluşturabilir.

3-Kafiyelerin dizilişini şair çaprazlama veya bir başka şekilde de yapabilir.

4-Hece ile yazılana ÖZGE, aruzla yazılana da ÖZGECAN denilir.

Yeni nazım türü ÖZGE’yi şiirimize kazandıran Refika DOĞAN’a teşekkür ediyoruz.

Bir Seni Bir De Gülü
- I -

Bir seni bir de gülü dalında koklamayı
Kırağılı yaprağım bahar gibi ıpıslak
Kızıl dudağındaki gülleri koklamayı
Güller miydi güllere dokunan ten mi ıslak
Sevgilim ah sevgilim dol geceme gece ak
Özlemiyle doluyum gül teni koklamayı
Ah bahtsızlar bahtsızı bu gönül sana tutsak
Çağırsan, bir gel desen, gelmez miyim koşarak?
Bir seni bir de gülü dalında koklamayı
Kırağılı yaprağım bahar gibi ıpıslak

- II -

Bir seni bir de gülü koynumda saklamayı
Her bahar bahar gibi yenilenip açarak
Gülüşünle yeşeren gülüşler saklamayı
Deste deste içimde yine sana saçarak
Sevgilim ah sevgilim Kollarında uçarak
Gül deseni mührünü bir ömür saklamayı
Nerdesin yâr mestinle doldum seni içerek
Bu bendeki kasırga beni bende biçerek
Bir seni bir de gülü koynumda saklamayı
Her bahar bahar gibi yenilenip açarak

Refika doğan

Nerde Dertsiz Ölmemiş(ÖZGECAN)

Dünya sarhoş dünya arsız, arkasından koş sürün;
Aşk sorunsuz gül dikensiz, nerde dertsiz ölmemiş.
Mevki kudret sevda sürgün, köşk sıcak zindan serin;
Zühre yanmış derde düşmüş, der mi Tahir bilmemiş.
Gün vurulmuş al yanaklar mor dudaklar gülmemiş;
Çölde kavruk sevdalar, volkanca yoğrulmuş derin;
Can çekişmiş tel duvaklar, yazgı hükmün silmemiş.
Ey be âşık! Hangi kalp var, ağrısından yelmemiş;
Leyla Mecnun Arzu Kamber, aynamız Ferhat Şirin;
Der mi bir can, zor ki söyler, ok sinemden delmemiş.

Osman Öcal

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
NAZIM TÜRÜ:YEDİVEREN
*

1- Beyitlerle yazılan cinaslarla, nakışlanan bir nazım türüdür.

2-Şematik yapısı şöyledir:

(a) ............................(b)
(a-cinas) ....................(b-cinas)

*

(C) .............................(d)
(c-cinas) ....................(d-cinas)

*

(e) .............................(f)
(e-cinas) ....................(f-cinas)

3-Hece vezni ile yazılan yediveren i şair dilerse aruz vezni ile de(77, 65 veya başka ölçülerle) yazabilir, cinasların tam cinas veya cinas-ı gayr-ı tam (tam olmayan cinas) dan teşekkül edip etmemesi şairin tercihine kalmıştır.

4-Edebiyatımıza Ekrem YALBUZ tarafından kazandırılmıştır.

Refika Doğan
Kayıt Tarihi : 12.10.2010 20:09:00
Refika Doğan